Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 55 |
Tarih: | 11.01.2017 |
MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa teklifinin 3'üncü maddesi üzerinde önergemiz adına söz aldım. 3'üncü madde bu teklifin belki de en azından dışarıdan da en olumlu olarak görülen bir maddesi olarak değerlendirildiğinde, bunu, AKP iktidarının yıllardır popülist çalışmalarının bir örneği olarak değerlendirebiliriz diye düşünüyorum. Gerçekten buradan tartışmak gerekir. Teklifin bir bütününü bir kenara bırakarak sadece ve sadece bu maddeyi baz alarak biz olumlu bir düzenlemeymiş gibi ele alamayız. Teklifin tamamına baktığımızda burada birçok genç arkadaşı getirsek dahi... Ki buradan tüm genç arkadaşlardan özür dilerim, kendilerine dair değildir açıklamalarım, buradaki politikalar ve yapılmak istenen siyasi işlerle ilgilidir. Düşünün ki buraya getirdiğiniz sayısız genç arkadaşın işlevi ne olacak? Siz bir kere Meclisin yetkilerini, Meclisin itibarını bu kadar zedelerken 18'den 78'e, yaş ortalaması ne olursa olsun, hangi vekil bu Mecliste ne yapacak, nasıl siyaset üretecek? Lider sultasını geçtik, Cumhurbaşkanı sultasına geçtik, hatta onu da geçtik yasama, yürütme, yargıyı bir elde topladık; ayrıştırma yerine, güçlendirmek yerine tek bir başkana, bir diktatöre teslim ettik. Genç olsa ne olur, olmasa ne olur. 23 Nisanda koltuklara oturtulan çocukları hatırlatır bana bu düzenleme. Bir günlüğüne çocuklar orada bir imaj yaratma, bir mesaj verme adına nasıl oturtulursa bu Meclis de hiçbir çabası, hiçbir niteliği siyasete yansımayan işlevsiz bir Meclis olacaktır. Dolayısıyla, bu düzenleme, bizim açımızdan popülist, teklifin tamamı içerisinde değerlendirilen gereksiz bir düzenlemedir. Halkların Demokratik Partisi, Türkiye siyasetini bir ivmeye, bir noktaya taşımıştır; tarihinin en yüksek oranlı kadın temsiliyetini -yüzde 39'larda- burada temsil etmiştir. Hakeza bu Meclisin en genç vekilleri Halkların Demokratik Partisinde şu an siyaseten temsil hakkını kullanıyor. Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, bizler, bu düzenlemeler ile teklifin bir bütününü hep beraber değerlendirmemiz gerekiyor. Onun için teklifin bir bütünü halkların ve Türkiye'nin bütün kesimini kucaklayan, gençlerini de kadınlarını da tüm halklarını da kucaklayan tarihsel gerçekliğe uygun bir düzenleme değildir.
Yalçın Akdoğan burada bir konuşma yaptı bugün. Kendisi konuşma yaparken ben şunu da yapması gerektiğini düşünüyorum: Dolmabahçe mutabakatı yani birçok kesimin farklı şekilde dile getirdiği ama bu ülkenin en önemli sorunlarının da çözümünün odağını oluşturan bir ivmeyi, bir aşamayı kaydeden 28 Şubat 2015'e dair anılarını, görüşmelerini de burada paylaşması gerektiğini düşünüyorum. Dolmabahçe mutabakatı, bana 8 Şubat 1914'ü hatırlatır yani Ermeni meselesinin siyasal anlamda reformlarla çözülmesi sürecini, ardından gelen baskılarla, inkâr edilen süreci hatırlatır. Aynı iki tarih yani şubat aylarında yapılan bu müzakerelerin ve görüşmelerin ardından ne oldu biliyor musunuz? Büyük bir baskı, büyük bir intikam, büyük bir işsizlik, büyük bir cinayet süreci yaşandı. Şu anda da 28 Şubat sonrasını hatırlayın, en büyük tutuklamalara, en büyük isyanlara, en büyük uygulamalara, özellikle Sur'da, Cizre'de ve ardından gelen 15 Temmuz bahanesiyle ilan edilen OHAL uygulamalarına bakın. Oysa ki mutabakatın metni burada, önümde; her bir maddesi bırakın bu taslağı, Türkiye'nin yüz yıllık sorunlarına çözüm getirecek noktada. Demokratik siyaset tanımına ve içeriğine dair, demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanmasına dair...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MİZGİN IRGAT (Devamla) - Başkan, bir dakika süre istiyorum.
Sayın Başkan, siz dinlemiyorsunuz ama bir dakika süre istiyorum.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Başkan, pozitif ayrımcılık kadınlara.
BAŞKAN - Beş dakikalarda bir dakika süre vermiyorum, diğerlerinde de vermiyorum.
MİZGİN IRGAT (Devamla) - Herkese verdiniz.
BAŞKAN - Ama tamamlayın, vereceğim, pozitif ayrımcılık yapıyorum.
Buyurun, tamamlayın lütfen.
MİZGİN IRGAT (Devamla) - Teşekkür ederim.
Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvenceleri adına demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına dönük başlıklar, çözüm sürecinin sosyoekonomik boyutları, çözüm sürecinde demokrasi-güvenlik ilişkisinin kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması noktasında; kadın, kültür, ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri noktasında; kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi. Demokratik cumhuriyet bugün Türkiye'nin en büyük sorunu. Ortak vatan ve milletin demokratik ölçülerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması; bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa.
Dönemin başbakan yardımcısı ve İmralı heyetinin altına imzasını attığı tarihsel bir mutabakat metni.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MİZGİN IRGAT (Devamla) - Yani önümüzdeki sorunların çözümüne bizi götürecek en önemli çalışmalardan ve süreçlerden birini bugün inkâr ederek getirdiğiniz bu başkanlık sistemiyle bu süreci başarıyla sonuçlandıramayız.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Irgat, süreniz doldu.