Konu: | Diyarbakır Suriçi Koruma Amaçlı İmar Planı değişikliğine ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 54 |
Tarih: | 10.01.2017 |
ZİYA PİR (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu an hukuksuzca tutuklu bulunan çok değerli eş genel başkanlarım, değerli milletvekili arkadaşlarım, belediye eş başkanları ve diğer siyasi tutuklular; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Orta Doğu'da ve ülkemizde AKP Hükûmetinin şiddeti gittikçe tırmandırdığı günlerden geçiyoruz. Uygarlıkların birikim alanları olan kentler, çatışmanın, yıkımın ve ayrışmanın özneleri hâline gelmiştir. Diyarbakır'ın tarihî kent dokusu olan Suriçi yerleşmesi de bu yıkıcı deneyimi ne yazık ki yaşayan mekânlarımızdandır. Geçtiğimiz sene "Sur'u Toledo yapacağız." söylemi, bugün yerini Suriçi Koruma Amaçlı Plan'da yapılan değişiklikle "Sur'u sevgiyle yükseltiyoruz."a bırakmıştır. Bu planlama çalışmaları kapsamında alanın tarihî, kültürel ve sosyolojik dokusunun göz ardı edilerek yükseltildiği iddia edilmektedir ve bu yaklaşım, hem orada yaşayan halkta hem de bu konuya itiraz etmeye hazırlanan Diyarbakır Şehir Plancıları Odası gibi mesleki kuruluşlarda ciddi endişeler yaratmaktadır. Çünkü AKP döneminde yükseltmenin ne manaya geldiğini hepimiz çok iyi bilmekteyiz.
Dünya Mirası Listesi'ne 2015 senesinde kabul edilmiş olan Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri'yle ayrılmaz bir bütünün parçası olan Suriçi'nin aslına uygun ve Diyarbakır Belediyesinin Diyarbakır halkıyla birlikte 2012 yılında kararlaştırdığı biçimde restore edileceği Hükûmet tarafından defalarca ifade edilmiştir. Ama ne hikmetse 28 Aralık yani bundan yaklaşık iki hafta önce o imar planı değiştirilmiş ve acil kamulaştırmada yaptıkları gibi bir şeyleri kaçırıyorcasına yeni plan sadece on beş günlüğüne askıya çıkmıştır. Nasıl olsa yılbaşı, iki hafta içinde kimse itiraz edemez... Halkın isteklerini hiçe sayarak, tarihî dokuyu hiçe sayarak, tescilli yapıları görmezden gelerek bu planı geçirmek istiyorlar.
Değerli arkadaşlar, 1850-1870 yılları arasında 3. Napolyon'un bir şehir plancısı vardı Haussmann isminde. Bu arkadaşın görevi, halka karşı halkı bastırmak için şehirlerin yeniden planlanmasıydı. İnsanları, kentleri hiçe sayarak, salt güvenlikçi, askerî konseptler uygulardı. Bu şehir plancısı daha sonra Mussolini tarafından Roma'da ve Almanya'da Hitler tarafından kopyalanmıştı. Sizleri de tebrik ediyorum, Hükûmetten kimse yok ama iletirsiniz, onlar da o faşizan uygulamaları Sur'da kopyalamakla tarihte yerlerini almak üzereler. Çünkü Suriçi'nde altı devasa karakol inşa ediyorlar, bu karakolların da bağlantı yollarını oldukça geniş, tankların topların oradan geçeceği şekilde inşa ediyorlar ve utanmadan, sıkılmadan gerekçede şu ifadeleri kullanıyorlar: "Toplumsal olayların kontrol altına alınması ve kontrol altında tutulması konusu önemlidir. Bu kamusal ihtiyaç sebebiyle Suriçi'nin stratejik noktalarına emniyet birimleri yani karakollar konumlanacaktır. Koruma amaçlı imar planı değişikliğinde üç ana başlık" diyor. Birini geçin. İkincisi, bu karakollarla ilgili değişiklikler. İkincisi, onlar arasındaki yollardır. Yani önceliğiniz karakollar ve onların arasındaki yollardır. Kentte hiçbir zaman barışın gelmeyeceğini ve sürekli çatışma olacağını varsayarak oluşturulan yeni alanlarda dünya kültür mirasının nasıl yaşayacağı sorusuna cevap veremiyorsunuz. Bu, İstanbul'da Ayasofya ile Sultanahmet'in arasına devasa karakol yapmak gibi bir şeydir. Bu durum genel şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına aykırıdır ve burada yapılmak istenen, Kürtler ve kürdistanla ilgili düşüncelerinizi göstermektedir.
Bu planlama kadim bir kent dokusuna zarar verecektir. Bu yüzden bu uygulamaları durdurmak ve orada yaşayan halkla birlikte, düzeltilmesini sağlamak yani 2012 planına uymak en doğrusu olacaktır deyip, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)