GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:52
Tarih:06.01.2017

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen grup önerisi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

2016 yılında yaşanan kâbus dolu günlerin sona ermesini, şehit haberlerinin artık gelmemesini, ülkemizin huzura kavuşmasını beklerken önce 1 Ocakta İstanbul Ortaköy'de bir eğlence mekânına yapılan terör saldırısı, ardından dün İzmir'de adliyeye yönelik hain saldırı girişimi hepimizi derin bir üzüntüye sevk etti. İzmir'deki hain saldırı kahraman Polisimiz Fethi Sekin'in müdahalesiyle önlenmiş ancak Fethi Sekin ve adliye görevlisi Musa Can çatışmalarda maalesef şehit olmuştur. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, milletimize başsağlığı diliyorum. Yaşadığımız bu acıların son bulmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.

Terörizm, varlığımıza, birliğimize ve bizi bir arada tutan ortak değerlere kastetmek, kardeşlik hukukumuzu bozmak ve ülkemizi bir kaos girdabına sokmak istemektedir. Yol açtığı acılar ve toplumun geleceğine yönelttiği tehditlerle birlikte terör, temel insan hakları değerlerine, demokrasiye ve hukukun üstünlüğü ilkesine de darbe indirmektedir. Türkiye, taşeron terör örgütleriyle çok cepheli bir şekilde mücadele etmektedir. Bu nedenle karşımızdaki ihanet yapılanmasıyla yapılan mücadele de ancak birlik ve beraberlik hukuku güçlendirilerek başarılı olunabilecektir.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, 15 Temmuz hain darbe girişimi, parti ayrımı gözetmeksizin bütün siyaset kurumlarına, Türk devletinin kuruluş esaslarına ve son tahlilde milletimizin tamamına yapılmıştır. Yıllarca Türk Silahlı Kuvvetlerine ve diğer kurumlara sirayet eden FETÖ'cü hainler, Türkiye'yi ateşe vermek, vatana ve millete kastetmek amacıyla Türk milletine silah doğrultmuş, Türk tarihinde nadir görülebilecek bir ihanete imza atmışlardır. Bu nedenle, 15 Temmuzdaki FETÖ'cü kalkışmaya karışan kim varsa ismi, unvanı, sıfatı ve mevkisi ne olursa olsun hesap vermeli ve bedelini ödemelidir. 15 Temmuzda yaşananlar hiçbir siyasi mülahazanın, vatanın ve milletin bekasının, birlik ve bütünlüğünün önünde ve üzerinde olmadığını herkese göstermiştir. O sebeple kimsenin 15 Temmuz yaşanmamış gibi davranmaya, bu meşum kalkışmayı görmezden gelmeye hakkı bulunmamaktadır.

Bu yaşananların ardından Türkiye'nin siyasi alanda yalnızlaştırılmasına, ekonomik alanda ise zorda kalmasına yönelik hamleler de birbiri peşi sıra gelmeye başlamıştır. Yaşanan bu olağan dışı gelişmeler sonucu Anayasa'nın 120'nci maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu 21 Temmuz 2016'dan itibaren ülkenin bütününde doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan etmiş, olağanüstü hâl kararı önce 19 Ekim 2016'dan itibaren doksan gün süreyle, daha sonrasında da 19 Ocak 2017'den itibaren üç ay daha uzatılmış, her üç karar da Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bilindiği gibi olağanüstü hâl uygulamasına ilişkin her üç karara da terörün kökü kazınana, FETÖ'yle hesaplaşma bitene kadar devletin elini güçlendirmek için destek verdik.

Alınan olağanüstü hâl kararı çerçevesinde bugüne kadar toplam 12 adet kanun hükmünde kararname çıkarıldı. Kararnamelerle FETÖ'yle mücadele kapsamında gerekli önlemlerin alınması öngörüldü. Bu kapsamda FETÖ'yle irtibatı ve iltisakı bulunan bazı eğitim ve sağlık kurumları, öğrenci yurtları, üniversite, vakıf, dernek ve sendikalar kapatılırken yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarıyla diğer kamu çalışanlarının kamu görevlerinden çıkarılmasına yönelik tedbirler uygulandı. Kanun hükmünde kararnamelerle bugüne kadar asker, hâkim, öğretim görevlisi ve memur olmak üzere 85.645 kamu görevlisi görevinden çıkarıldı. Tabii bu sayıya kamu kurumlarının kanun hükmünde kararnameler dışında yaptıkları çıkarmalar dâhil bulunmamaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri ve kamu kurumları içinde 15 Temmuz FETÖ darbe girişimine adı karışan, göz yuman veya görevinin sorumluluklarına riayet etmeyen kim varsa devlet kurumlarından ayıklanması yerindedir ve şarttır, bunda bir tereddüt yoktur. Bununla birlikte bu tespitlerin bir soruşturmaya dayanması ve soruşturma süreçleriyle somutlaştırılması gerekmektedir. Yeterli inceleme ve soruşturma yapılmadığı için boşu boşuna kimsenin itibar ve saygınlığıyla oynanmamalıdır. İtiraz mekanizmaları sağlıklı bir şekilde ve talepler ciddiye alınarak işletilmelidir. "Sonuçta olan yine garibana oldu." fikri kamuoyunda oluşmamalı, bu süreçte kazanılan halk desteği kaybedilmemeli, devlete olan inanç bu sebeple zedelenmemelidir. Haksız ve mesnetsiz yere açığa alınan veya ihraç edilenler daha fazla mağdur olmadan eski konumuna getirilmelidir. 15 Temmuzun elebaşları, siyasettekiler dâhil her kesimdeki ayağı, yurtta sulh konseyi üyeleri de bir an önce açığa çıkarılmalıdır. Aksi durum, FETÖ mücadelesinin istismarına ve sulandırılmasına yol açacak, savunma hakkını kısıtlayarak yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar, suçlunun suçsuzdan ayrılmasını imkânsızlaştıracak, gerçeği açığa çıkaramayacak ve terör örgütüyle mücadeleye zarar verecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi, hukukun üstünlüğüne inanan, demokrasi ve insan hakları gibi vazgeçilmez ilkeleri savunan bir siyaset çizgisinin takipçisidir. Bu anlayış çerçevesinde, bu süreçte adaletin gecikmeden tecelli etmesini ve adil yargılama hakkına titizlikle uyulmasını, hukukun, devletin vazgeçilmez bir gereği olarak görmekteyiz.

Altı aydır devam eden olağanüstü hâl uygulaması sırasında vatandaşlarımızın karşılaştığı sorunlar ve taşıdıkları bazı kaygılara işaret etmek istiyorum. Bunların başında adaletin tesisine ilişkin endişeler gelmektedir; bunları, hak arama özgürlüğünün kısıtlanması, kamu görevlilerinin somut bulgulara dayanmadan görevine son verilmesi, savunma hakkının göz ardı edilmesi, asılsız ihbar ve şikâyetlere dayalı işlem yapılması, yapılan hataların düzeltilmesinde geç kalınması, alt düzeydeki görevlilerle uğraşılırken üst düzey görevliler ve siyasetçiler hakkında bir işlem yapılmaması, OHAL kapsamına girmediği hâlde kanun hükmünde kararnamelerle farklı konularda da düzenleme yapılması, kripto olarak görevlerine devam eden FETÖ'cülerin kasıtlı, yanlış yönlendirmesiyle oluşan mağduriyetler olarak ifade edebiliriz. Kuşkusuz, hiçbirimiz, şunları görmezden gelemeyiz: Her gün anneler, babalar ve eşlerden binlerce telefon ve mesaj alıyoruz. Bunların tamamının kasıtlı ve samimiyetten uzak olduğunu düşünemeyiz. Askerî öğrenciler, er ve erbaşlar, uzman erbaşlar ve birçok alt rütbeli asker "tatbikat", "teröre müdahale" ve benzeri emirlerle nereye gittiklerini ve neye hizmet ettiklerini bilmeden o gece dışarı çıkarılmışlardır.

Yine, kamu kurumlarında çalışanlardan asılsız ihbar ve şikâyetlere dayalı olarak şüphe üzerine ihraç edilenler bulunmaktadır.

Öte yandan, olağanüstü hâl ilanı sonrasında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin yer yer olağanüstü hâl ilanını gerektiren konular dışındaki hususları da düzenlediği görülmektedir. ÖYP kapsamında alınan araştırma görevlilerinin bir soruşturma yapmadan tamamının görevlerine son verilmesi bu anlamda anlaşılabilir değildir.

Artık, bütün bunlarla ilgili soruşturmaların yapılmış, ilgililerin durumlarının net olarak ortaya çıkmış olması, bu doğrultuda, suçsuz olan varsa mağduriyetlerinin bir an evvel giderilmesi gerekmektedir; zira bu insanların maaşına, evine, arabasına, her şeyine tedbir konulmaktadır. Şayet bu, bir yanlışlığa dayalı olarak yapılmışsa sonradan denilecek olan "pardon" bu mağduriyeti telafi edemeyecektir.

Olağanüstü hâl, kuşkusuz şartların gerektirdiği durumlarda başvurulması gereken anayasal bir kurumdur. Bununla birlikte uygulamanın hukuk esas alınarak, adalet anlayışını egemen kılarak ve haklıyla haksızı, suçluyla suçsuzu birbirinden ayıracak adil bir yönetim anlayışı ortaya koyarak sürdürülmesi zorunludur; bu hâlde vatandaşlarımızda oluşan soru işaretleri giderilmiş, topyekûn bir mücadele anlayışı hâkim kılınmış olacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi, her gelişmeyi devlet ve millet yararına, hak, hukuk ve adalet adına titizlikle izleyip doğru gördüklerini desteklerken yanlış bulduklarını da eleştirmeyi sürdürecektir.

FETÖ kalkışması ve artçı terör saldırıları millî birlik ve kardeşliğimiz üzerinde telafisi ve tamiri zaman alacak yıkım ve yaralar açmıştır. Kuşkusuz, devletin temel işlevi, çatısı altında yaşayanların güvenliğini sağlaması, anarşi ortamına fırsat vermemesidir. Bununla birlikte hukukun üstünlüğüne riayet ve demokrasinin kılavuzluğuna bağlılık şu sıralar en çok gözetilmesi ve dikkat edilmesi gereken bir husustur.

Bu düşüncelerle hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)