GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:51
Tarih:05.01.2017

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına görüşülmekte olan 446 sıra sayılı Emekli Sandığı Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 11'inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, toplumsal bir çok farklı alanı ilgilendiren hususların torba yasalarla geçirilmeye çalışılmasının bir örneğini daha bu yasada görmek mümkündür.

Tabii bu tasarı, geneli itibarıyla ekonomik alandaki sıkıntıları da net bir biçimde gözler önüne sermektedir. İktidarın hazırladığı torbalar her seferinde sermeyenin heybesini doldurduğu için bu torbalardan da ekonomik iyileşmenin çıkmasını beklemek doğru değildir. Yaşanan her ekonomik sıkıntı dolaylı olarak halkın sırtına yüklenmektedir, bu maddede de bunu görmek mümkündür.

Hatırlarsanız, Soma katliamı sonrasında yapılan düzenlemeyle, maden işçilerine ödenen asgari ücretin alt sınırı mevcut asgari ücretten daha yüksek bir biçimde düzenlenmişti. Bu maddeyle mevcut asgari ücret ile maden işçilerine verilen ücret arasındaki farkın tamamının kamu tarafından ödenmesi düzenlenmektedir. Oysaki kamuya ait madenleri 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu çerçevesinde özel şirketlerin işlettiği göz önünde bulundurulduğunda, maden işçilerine ödenen ücretin, özel şirketlerin kârını gözetmek adına, kamuya yani halka ödettirilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Mevcut 6552 sayılı Kanun'un ek 9'uncu maddesi kapsamında ödenecek farkın madenleri işleten özel şirketler tarafından karşılanması gerekmektedir. Emekçinin, işçinin, milletin alın terini, birikimlerini bu şekilde hiçleştirmeye ve yok etmeye kimsenin hakkı yoktur. Zaten halka verilen paralar ÖTV, KDV, vergiler, cezalar, yol ücretleri, köprü ücretleri gibi birçok yönden misliyle geri alınıyor; bari bırakın da bu kadarını da özel şirketler karşılasın. Haksız yere elit bir kesim, imtiyazlı bir kesim oluşturmak doğru değildir. Hâlihazırda işleyen sistemde zaten zenginler birikimlerine her gün yeni kazanımlar ekliyor. Olan yine yoksullara, garibanlara, fakirlere oluyor.

BİRLEŞİK METAL-İŞ Sendikası, Sınıf Araştırmaları Merkezinin geçtiğimiz günlerde bir çalışmasını yayınladı. Çalışmaya göre, ülkemizde 8,53 olarak açıklanan yıllık enflasyonun yevmiyeli çalışanlara yüzde 9,35 olarak gerçekleştiği, bu oranlara göre açlık sınırındaki yıllık artışın 78 lira artarak 1.602 lira, yoksulluk sınırındaki artışın da yıllık 246 lira artarak 5.066 lira olduğu belirtildi. Asgari ücret ise bugün 1.404 lira. İktidar, sermaye sahiplerinin kazanmalarıyla o kadar meşgul ki yok olan orta sınıfın, ezilen emekçi ve işçi kesiminin sorunlarını görmüyor veya görmek istemiyor.

Değerli milletvekilleri, Parlamentonun, bu Meclisin ana görevleri sadece sermaye sahiplerinin haklarını korumak değil, mazlumun, garibanın, haksızlığa uğramışların, toplumun dışlanmış ve ötekileştirilmiş kesimlerinin de haklarını korumaktır. Herkesin ve her kesimin yaşam hakkını, insanlık onurunu ve Anayasa'dan gelen haklarını korumak bir sevap değil, bir zorunluluktur fakat bırakın insanların anayasal haklarını korumayı, yaşam hakkını dahi koruyamayan bir iktidar ve yönetim anlayışı mevcuttur. İstanbul'da, Ankara'da, Diyarbakır'da, Suruç'ta bombalar patlarken, her gün yeni bir katliam haberi okunurken, ülkenin doğusunda insanlar evine dönemiyor, batısında evinden çıkmaya korkuyorken, linç kültürü her gün biraz daha sıradanlaşıyor, toplumsal tansiyon ve kutuplaşma bu kadar gözle görülür bir hâl alıyor.

Soma'da, Şırnak'ta, Şirvan'da madenlerde can veren emekçilerin hesapları sorulamamışken sermayeyi destekleyecek torba yasalar hazırlamak ve bunu ekonomik kazanım olarak göstermek doğru değildir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gaydalı.