Konu: | Kürt dil kurumlarının kapatıldığı iddialarına ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 51 |
Tarih: | 05.01.2017 |
KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef, İstanbul Kürt Enstitüsü de, Enstîtuya Kurdî ya Stenbole de kapatılmaktan nasibini aldı, kapısına kilit vuruldu. İstanbul Kürt Enstitüsünün kapısına kilit vurmak aslında Kürt'ün ağzına ve diline kilit vurmaktır. Bu kilit hepimizin ağzına vurulmuştur. Çünkü, kurulduğu 1992 yılından beri sadece Kürt dili ve edebiyatıyla ilgili araştırmalar yapmakta, kurslar düzenlemekte, eğitim materyali hazırlamakta ve el yazması Kürt klasiklerini gün ışığına çıkararak sevenleriyle ve okuyucularıyla buluşturmaktaydı. Melaye Cizirî, Fekiye Teyran, Ahmedi Hani, Şeyh Abdurrahmani Aktepe ve daha nice Kürt tasavvuf büyüklerinin eserleri bu enstitü sayesinde okurlar ve sevenleriyle buluşmuştur. Dolayısıyla, enstitünün kapısına vurulan kilit bu büyük zatların ağzına da, diline de vurulmuştur.
UNESCO tarafından, kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekilen Zazacayı yaşatmak için bu enstitü elinden geleni yapmış ve yapmaktadır. Bu bağlamda, Zazacayla ilgili, gramer ve edebiyatıyla ilgili eserler ciddi manada ortaya konulmuştur ve konulmaktadır. Yani, devletin ve Hükûmetin yapamadığını veya yapmak istemediğini bu enstitü yapmış ve yapmaktadır.
Bakın, Zarok TV'yi kapatma hatasından dönüldü ve herkes bu olumlu dönüşten memnun oldu, bunun için de teşekkür etmekten geri kalmadı. Bu enstitüyü kapatmak da en az Zarok TV'yi kapatmak kadar vahim bir hatadır. Bu hatadan dönmek bir erdemdir ve eğer erdemden biraz kırıntı kalmışsa lütfen bunu gösterin. Bu hatadan dönülmesi için ziyaret maratonuna başlayacağım. Kültür Bakanımız, Millî Eğitim Bakanımız, gerekirse Başbakanımız ve Sayın Naci Bostancı -karşımda duruyor, ona da hitap ediyorum- ne gerekirse yapacağım, lütfen yardımcı olsunlar.
Herkes gider Mersin'e ama maalesef, biz gidiyoruz tersine veya siz gidiyorsunuz tersine. Bakın, bu enstitüyle ilgili bir iki anekdotu size aktarayım ve böylece, nereden nereye, Mersin'den tersine nasıl geldiğinizi gözden geçirin. Rahmetli Demirel Cumhurbaşkanıyken Avrupa Birliğinin kuruluş yıl dönümü için düzenlenen resepsiyonda bulunanlar arasında bu enstitünün yetkilileri de vardı yani enstitü resmen davet edilmişti ve bu davete icabet edilmişti. Bu enstitünün çıkardığı Türkçe-Kürtçe Sözlük dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'e ve Sayın Bülent Arınç'a hediye edilmişti ve bu zatlar bu hediyeyi memnuniyetle kabul etmişlerdi. Soyadlarını değiştiren vatandaşların yeni Kürtçe soyadlarının anlamlarını tespit etmede ve diğer resmî çevirilerde devlet ve Hükûmet bu enstitüden resmî bir muhatap olarak yararlanmıştır. O zaman enstitü ne idiyse şimdi de aynısıdır, böyledir.
Ve yine, bakın, Saddam bile bunu yapmadı. Saddam bir taraftan peşmerge güçleriyle savaşıyordu, yakıyordu, yıkıyordu ama bir taraftan da Kürt yazarların çıkardıkları "Korî Zanyarî Kurdî" yani Kürt Bilim Akademisi dergisinin Bağdat'ta basılıp yayımlanmasına resmen onay veriyordu, bunu onaylıyordu. Dolayısıyla, Saddam bile gidiyordu Mersin'e ama siz gidiyorsunuz tersine.
Dediğim gibi, Sayın Naci Bostancı karşımda, bir akademisyendir. Bu hatadan dönülmesi için gerekirse onu da yanıma alacağım ve muhatapları ziyaret edeceğim. Sayın Bostancı'dan da, varsa biraz himmet cebinde, onu da bekliyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.