| Konu: | Başbakanlığın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21/7/2016 tarihli ve 1116 sayılı Kararı uyarınca ülke genelinde ilan edilen ve 11/10/2016 tarihli ve 1130 sayılı Kararı uyarınca devam etmekte olan olağanüstü hâlin, 19/1/2017 Perşembe günü saat 01.00'den geçerli olmak üzere üç ay süreyle uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/863) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 03.01.2017 |
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasimizin, milletimizin, vatanımızın hedef alındığı 15 Temmuz alçak darbe ve işgal girişiminin bir neticesi olarak OHAL kararının üç ay daha süreyle uzatılması hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ben siyasetin vatandaşlara ve rakiplerine karşı bir nezaket ve üslup olduğunu bilenlerdenim. Sayın Tanal biraz önceki konuşmasında mikser gibi dönerek sürekli, herhangi bir mesnede dayanmaksızın Hükûmeti, Hükûmet üyelerini hedef alan, sürekli iftiralar, çarpıtmalar... Sayın Tanal, FETÖ'den girip başka alanlardan çıkan bir üslupla, CHP'ye de bir faydasının olmadığını, bu üslubun milletin de gözünde bir kıymetinin olmadığını maalesef hâlâ bilmiyor. Eğer bu Parlamento çatısı altında bir FETÖ'cülük konuşuluyorsa ittifakla, burada FETÖ'cülüğü tek şüphe taşımayan belki Tanal çıkar. Onun için döne döne burada FETÖ'cülükle ilgili edebiyat parçalamanın bir mantığı yoktur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, üç gün önce İstanbul'da bir gece kulübünde hain ve alçak bir terör girişiminde hem vatandaşlarımızı hedef alan hem misafirlerimizi hedef alan bir terör saldırısı gerçekleşti. Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez'in ifadesiyle, biz terörün nereden geldiğine, mezhebine, meşrebine, ırkına, vatanına bakmadan, her türlüsünü hem lanetliyoruz hem de her türlüsüyle mutlak suretle mücadele etmeye devam edeceğimizi beyan ediyoruz. Orada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve misafirlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza acilen şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, olağanüstü hâl kararıyla ilgili üç aylık uzatma süresinin neden kaynaklandığını biraz önce Saygıdeğer Bakanım, daha önceki konuşmacılar anlattı. Ancak, olağanüstü hâl kararı daha önce devletin içerisine sızmışların, kurumların içerisine sızmışların, vatanına, milletine hizmet etmekten ziyade daha farklı odaklara hizmet edenlerin bu kurumlardan, devletin yapılarının içerisinden temizlenmesi için alınmış bir karardır. Milletimizi, vatandaşlarımızın günlük hayatını asla etkilemeyen bir karar ve uygulamadır. Dolayısıyla, eğer bu kararları almamış olsaydık, olağanüstü hâl kararı olmasaydı da mevcut duruma göre eğer bu temizliği yapacak olsaydık... Parlamentoda görüyoruz, bir maddeyi çıkarmak için günlerce burada mücadele ettiğimize her biriniz şahitsiniz. Dolayısıyla, bu mücadeleyi olağanüstü hâl kararlarını alarak vermeseydik bugün FETÖ'cü hainler devletten maaş alarak devletin kurumları içerisinde devam edecekti. Bu kararı almasaydık, devletin ve milletin aleyhine çalışan 55 gazete, 28 televizyon kanalı, 35 radyo, 18 dergi, 3 haber ajansı ve on binlerce hain devletin içerisinde bulunmaya devam edecekti. Bunların temizliğiyle ilgili, olağanüstü hâl kararlarıyla ilgili hızlı, kararlı, dinamik bir süreci yönetmek durumundayız ve bu sürecin, üç aylık sürecin uzamasıyla ilgili gelen teklifi değerlendiriyoruz hep birlikte.
Değerli arkadaşlar, maalesef muhalefet partisinden söz alan arkadaşlar, 2002 öncesinde sanki Türkiye güllük gülistanlıktı, terör yoktu, ekonomik sıkıntı yoktu, IMF diye bir problem yoktu, enflasyon diye bir sıkıntı yoktu...
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Evet yoktu, terör sıfırdı.
HALİS DALKILIÇ (Devamla) - ...gençlerimizin umudunun yitip gittiği, yarına dair umutlarımızın kalmadığı bir Türkiye değildi de; sanki güllük gülistanlık bir Türkiye'yi devraldık ve bugün gelen, olan, bölgede olan, ülkede olan olumsuz, alçak girişimlerin sebebini AK PARTİ kadroları olarak göstermek en basitiyle vicdansızlıktır, insafsızlıktır, adaletsizliktir. Dolayısıyla, bunu milletimiz biliyor. Milletimiz, sizin dediğinizi demiyor, gerçekler de bunu demiyor değerli arkadaşlar, gerçekler de onu demiyor.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Yahu, on dört yıldır iktidarda siz varsınız, on dört yıldır.
HALİS DALKILIÇ (Devamla) - Nereden mi biliyorum? Söyleyeyim o hâlde: 2002'den bugüne kadar her girdiğimiz seçimde, millet, bizim yaptığımız hizmetleri, Türkiye'yi nereden aldık, nereye getirdik, Türkiye'deki gelişmeleri biliyor.
Maalesef, Orta Doğu'yu tahkim edenler, Orta Doğu'yu planlayanlar önce adını tanımlayıp daha sonra Orta Doğu'da büyük planlar yapanlar, mezhep çatışmalarıyla, ırk çatışmalarıyla Orta Doğu'yu kan gölüne çevirenlerin Türkiye'yle ilgili de bir hesapları vardı. Türkiye'yle ilgili 15 Temmuzda başlayan ve daha önce de devam eden, 15 Temmuz sonrasında da devam eden bir süreci beraber yaşıyoruz. Onun için değerli arkadaşlar, bölgeyi tahkim edenlerin, bugün, Türkiye'ye biçtikleri, Türkiye'ye reva gördükleri iddialarından vazgeçtiklerini mi düşünüyorsunuz? Bugün, DEAŞ, PKK, PYD, FETÖ, YPG, bunların her birinin aynı merkezden idare edildiğiyle ilgili, bunların hepsinin aynı merkezden kurulduğuyla ilgili bir şüpheniz var mı? 15 Temmuzda sadece AK PARTİ kadroları hedef alınmadı, CHP de hedefteydi, MHP de hedefteydi, HDP de hedefteydi, topyekûn milletin evlatları hedefteydi. O hâlde, ne değişti? Bugün, mücadele devam ediyor. Güvenlik güçlerimiz, canlarını dişlerine takarak mücadele ederken onların motivasyonlarını artıracak söylemler, siyasetler üretmemiz gerekirken, o mücadeleyi verenlerin motivasyonlarını düşürecek söylemlerden kaçınmamız bizim sorumluluğumuzda değil mi? Maalesef, sosyal medya aracılığıyla siyasi parti yöneticileri, kanaat önderleri, Türkiye'de, bölgede işlenmek istenen tehlikenin boyutlarını fark etmiyorlar herhâlde ki hâlâ sorumsuzlukla birçok çağrılara, birçok manipülasyonlara devam ediyorlar.
Değerli arkadaşlar, terörün her türlüsüyle mücadele edeceğimizi her vesileyle Cumhurbaşkanımız söylüyor, Başbakanımız söylüyor, bakanlarımız söylüyor, AK PARTİ kadroları söylüyor, diyoruz ki: Gelin, bu mücadeleyi omuz omuza verelim. Bizim siyasi farklılıklarımız olabilir, farklı düşüncelerimiz olabilir, bunları tartışalım. Ama vatan söz konusuysa burada ucuz iç siyaset malzemesi yapılamaz. Gelin, beraberce yürüyelim. Ülkemizin, vatanımızın, insanlarımızın can güvenliği, mal güvenliği sağlandığında bu ülkede konuşacağımız, kendi iç tartışmalarımızı devam ettireceğimiz bir zemini mutlaka bulacağız. Ama terörün ülkemizi hedef aldığı, kuşatma altında tuttuğu bu dönemde maalesef bu sorumsuzluk devam ediyor. Bakıyorsunuz, bazı "Twitter" hesaplarından milleti sokağa çağıranlar, efendim, öbür tarafta farklı bir şekilde birlik, beraberlik mesajını sadece "Biz Hükûmete destek vereceğiz." diyerek söylemde bırakanlar acımasız ve insafsızca Hükûmeti ve bu mücadeleyi yürütenleri eleştirmeye devam ediyor.
Değerli arkadaşlar, bu mücadele devam edecek. Milletin bize yüklediği bir sorumluluk var. OHAL de bu sorumluluğun içerisinde, terörle mücadele de bu sorumluluğun içerisinde, biz bu yürüyüşe devam edeceğiz. Bu toprakların evlatlarının birbirleriyle olan kavgaları asla bu toprakların hesabı değildir. Bizim kavgalarımız ısmarlanmış kavgalardır. Bizim birbirimize bakışımızı dışarıdan tahkim ettiklerini bilmemiz gerekiyor. Lütfen, uyanalım, birleşelim, güçlerimizi birleştirelim; Orta Doğu'yu, ülkemizi kan gölüne çevirmek isteyen emperyalizmle mücadelemizi birleştirelim. Bunu yaparsak bu milletten aldığımız sorumluluğun hakkını vermiş oluruz. Yapmazsak, kısır siyasi çekişmelerle her vesileyle iktidara -bırakın eleştirmeyi- hakareti bir siyaset zanneden anlayışla siyaset üretmenin bu millete de bir faydası yok, maalesef muhalefet partilerine de bir faydası yok.
Onun için, değerli arkadaşlar, şimdi, "Türkiye'nin büyük medeniyet yürüyüşü" dedik, bu yürüyüşü öyle veya böyle devam ettireceğiz. Milletimiz müsterih olsun. Geri adım atmak mı? Asla. Yola çıktık, ayağa kalktık bir defa, daha geri dönüş haramdır, çünkü milletimiz bizden büyük yürüyüşü tamamlamamızı bekliyor. Bölgesinde güç olan, bölgesinde küresel güç olan, söz sahibi olan, kendi iç barışını sağlamış, vatandaşlarını kucaklaştırmış ve 2023 hedeflerine yürüyen bir Türkiye, Türkiye'de yaşayan her bir vatandaşımızın, kardeşimizin hedefi olmalı. Bunu beraberce başarmalıyız. Bu vatan söz konusu olduğunda, vatan tehdidi söz konusu olduğunda, içeride kavganın, gürültünün ve çatışmanın bir anlamı yoktur.
Değerli arkadaşlar, kardeşlik sözde kalmamalı, beraberlik içerisinde, önümüzde Türkiye'nin büyük hedeflere yürüyeceği günlere beraberce yelken açacağız inşallah. Her şeye rağmen Türkiye'nin tecrübesi tüm bu oyunları bozacak. Bu konuda milletimizin duası var, desteği var, Parlamentosu var. Allah'ın izniyle "Durmak yok, yola devam." diyeceğiz ve yürümeye devam edeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dalkılıç.