GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, son günlerdeki gelişmeler ve iç güvenliğe ilişkin gündem dışı açıklaması nedeniyle AK PARTİ Grubu adına konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:49
Tarih:03.01.2017

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Levent Bey'in konuşmaları en tazesi. Anayasa değişiklik teklifini terör dolayısıyla çekmemizi istiyor.

LEVENT GÖK (Ankara) - "Toplumu germeyin." diyorum Sayın Naci Bey.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Toptan çekmenizi istiyoruz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Levent Bey, siyasi tartışmalar medeni müzakere zemininde yürüdüğü sürece toplum bundan gerilmez.

LEVENT GÖK (Ankara) - Komisyonda neler yaşandığını biliyoruz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Bunları paranteze almayacağız, Türkiye'de bu siyasi tartışmalar, tez ve teklifler muhakkak olacak. Terör var diye "Onu konuşma, bunu konuşma, tartışma yapma." şeklinde teröre teslim olan bir siyaseti reddediyoruz, böyle bir şey yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Çarpıtıyorsunuz Naci Bey, Levent Bey'in söylerini çarpıtıyorsunuz Sayın Başkan ya da anlamamışsınız Levent Bey'in ne demek istediğini.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Hayır, Anayasa değişiklik teklifini de konuşuruz Engin Altay Bey'in, Levent Bey'in nazik ve zarif üslubuyla elbette. Böyle konuştuğumuz sürece toplum niye gerilsin?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, benim o üslubun dışında olduğumu mu kastediyorsunuz?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Hayır, Özgür Bey'in, aynı zamanda bütün arkadaşların katkılarıyla.

LEVENT GÖK (Ankara) - Bu anlam çıktı ama.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Böyle konuştuğumuz sürece toplum niye gerilsin? Niye bu işten başka anlamlar çıkarsın? Siz olmaması gerektiğini söyleyin, biz olması gerektiğini söyleyelim, HDP, MHP fikirlerini söylesin ve sonuçta, halkımız karar versin. "Her referandum, her Anayasa değişiklik teklifi milleti böler." diye bir yaklaşımı doğru bulmayız.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Bu rejim değişikliği Sayın Başkan, normal bir Anayasa değişikliği değil. Cumhuriyeti yıkmak istiyorsunuz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - İkincisi, evet, terörle Türkiye mücadele ediyor. Terörle mücadele etmede iktidar dâhil, muhalefet dâhil her kesimin üzerine düşen çok temel bir görev var: Teröre teslim olmamak, terörün gündemine teslim olmamak, katılıp kalmamak. "Terör var." diye oturduğun yerde "Aman onu konuşmayayım, yanlış anlaşılır; aman bunu konuşmayayım, yanlış anlaşılır." Hayır...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Nasıl çarpıtıyor ya.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Hayatımızı normal bir şekilde sürdüreceğiz. Bu Meclis çalışacak, insanlar fikirlerini söyleyecek, partiler programları doğrultusunda hareket edecekler ama her şeyi o meşru zeminlerin dili, üslubu, yaklaşımı içerisinde gerçekleştireceğiz.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - İnsanlar düşünmeye, konuşmaya korkar oldu.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Kıymetli arkadaşlar, başımız sağ olsun, bütün insanlığın başı sağ olsun çünkü terör, bir insanlık suçudur. İstanbul'da olması, bunun bir insanlık suçu olma vasfını ortadan kaldırmaz. Yapan kim olursa olsun, arkasındaki güç kim olursa olsun, bunlar katillerdir, canilerdir. Her aklı başında insan, her meşru zeminleri savunan insan terörü elinin tersiyle reddeder, ona karşı direnir, eliyle, diliyle, kalbiyle mücadele eder. Elbette, yine bütün bunlar meşru referanslar çerçevesinde...

Bu işler niye oluyor? 19'uncu Yüzyılda da vardı, geçmişte de vardı, modern zamanlarda da var. Esasen, terör, zayıfların bir siyaset silahı olarak öne çıkar, bunu unutmayalım. Terörü kullananlar zayıflardır, güçlü olanlar değildir. Peki, bunlar terör marifetiyle ne murat ederler? Aslında, hedefleri o kurbanlar değildir. O aşağılık katilin hedefi Reina'da eğlenen insanlar değildi, oradakiler değildi; oradakilerin korkusu, kanlı bedenleri üzerinden, onların görüntüsü üzerinden üzerinden bütün bir topluma kendi kanlı mesajını iletmek, zayıflığını telafi edici bir güçle sahada olmak istedi.

Terör, kendi eyleminden sonra arkadan gelecek toplumsal dalgaya bel bağlar. Ümit eder ki, o toplumun içinde insanlar birbirlerine düşsünler, birbirleriyle kavga etsinler, birbirlerini suçlasınlar -sosyal medyada örneğini görüyoruz ya- ama Allah'tan sadece maskeli balonun yaşandığı o yerde görüyoruz ve o hesapların büyük bir kısmının da sahte olduğunu buradan ifade etmeliyim. Nitekim, hukuken yapılan takibatlarda da bunlar çıkıyor.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Sizin trolleriniz onlar Sayın Başkan, AK troller.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Onları toplumun gerçek temsili olarak ben görmüyorum, hukuki takibatlar da bunu söylüyor.

Anadolu'ya gidin, insanlarla oturun, konuşun, terörün ümit ettiği o toplumsal fay hatlarını çalıştırma, insanların birbirine hasım olma durumunu Anadolu'da göremezsiniz. Ne mezhep esaslı ne din esaslı ne etnik temel esaslı bir çatışma, bir gerilim, bir kavga hâlini olağan şartlarda görmezsiniz. Ama bu tür eylemler aslında toplumdaki esasen var olan ve medeni bir şekilde bir arada yaşamanın yol ve yöntemlerini tarih içerisinde zamanla öğrenmiş olan bu halkı birbirine karşı kışkırtmak ister, birileri de bu provokasyon marifetiyle netice alacağını ümit ederek buraları kaşımak ister.

Şimdi, işin terör marifetiyle provokasyon tarafı olduğunu biliyoruz ama diğer yandan da bu provokasyon ümidini sanki uygun bir toplumsal atmosfer varmış gibi onlara verecek tartışmalardan, değerlendirmelerden, yaklaşımlardan uzak kalmak teröre verilecek bir başka cevaptır.

Bu yılbaşı meselesi... Reina katliamı sebebiyle bir yılbaşı tartışmasıdır gidiyor. Bizim toplumumuzda geçmişten beri buna ilişkin inanılmaz bir tartışma vardır. Ben hatırlıyorum, 1980'li yıllarda televizyonda gece on iki olduğunda, işte, affedersiniz, bir dansöz çıkacak mı çıkmayacak mı tartışması günlerce sürmüştü, insanlar bunun üzerine inanılmaz bir şekilde tartışmalar yapmışlardı. Şimdi, bunların varlığını bir kere olağan kabul etmek lazım. İnsanlar tartışabilir, bunun üzerine konuşabilir ama bunları konuşurken ve tartışırken farklı kanaatte olan, farklı yaklaşımlara sahip insanları aşağılayan, onları hakir gören, onlara karşı öfke ve nefret dilini kullanan insanlar varsa, çevreler varsa arıza buradadır; bunlara karşı uyarı yapmak, bunlara had bildirmek, bunların, tam da teröristlerin ümit ettiği o toplumsal fay hatlarını çalıştırıcı bir rolü üstlendiğine işaret etmek hepimizin görevi. Kim adına olursa olsun, ne adına olursa olsun eğer teröristlere bu şekilde ümit veren çevreler, bu toplumsal fay hatlarını çalıştırabilecekleri duygusunu onlara veren tartışmaları öfkeli bir şekilde sürdüren çevreler var ise -ki zaman zaman bunun örneklerini görüyoruz- bunları reddetmek, bunlara had bildirmek kesinlikle herkesin görevi.

Kıymetli arkadaşlar, biz büyük bir imparatorluk geleneğinden geliyoruz, bir ulus devlet kurduk, uzun yıllara sari bir kültür oluşturduk. Geçmişten beri baktığımızda, modernliğe ilişkin, muhafazakârlığa ilişkin, milliyete ilişkin birçok tartışmalar yaptığımızı görürüz; bunun siyasi, entelektüel temsilleri vardır ama bu tartışmalar sonuçta bu ülkenin ortak kader ve gelecek istikametindeki varlığına akan tartışmalardır. Ben Türk halkına baktığımda, Türkiye'deki siyasete baktığımda, meşru mecralardaki temsilcilerine baktığımda terörün ümit ettiği provokasyonun olacağı bir ortam görmüyorum.

İktidar elbette görevini yapacaktır, terörü önleme doğrultusunda güvenlik, istihbarat vesaire onları yerine getirecektir ama emin olun mesele sadece iktidarla bitmez. Hepimiz yeri geldiğinde bu iktidar mevzularına ilişkin atıflarda bulunuyoruz, buna ilişkin çalışma yapan o meşhur Foucault, iktidarın tek bir yerde toplanmadığını, aslında çok farklı yerlerde iktidarların bulunduğunu söyler. CHP'de de bir iktidar vardır, HDP'de de bir iktidar vardır, MHP'de de bir iktidar vardır, toplumsal kurumlar da, dernekler de, vakıflar da, bunların hepsi belli ölçeklerde toplumsal ve politik iktidarları temsil eden yerlerdir. Dolayısıyla, her iktidar odağının, mutlak surette, teröre karşı mücadele verilirken, toplum adına, toplumun kardeşliği ve barışı adına söyleyeceği sözler olmalı, teröristlere fırsat ve imkân verecek, "Evet, biz zayıfız ama bu kanlı eylemi yaptığımızda insanları birbirlerine düşürebiliriz." ümidini verecek her tür açıklamadan, yaklaşımdan, birer iktidar merkezi olarak kaçınmaları son derece önemlidir. Teröre karşı safların ortak olması, siyasetin teröre karşı ortak bir safta durması, emin olun teröre verilen en güzel cevaptır ve o zayıf kaynaklı, eylemi marifetiyle güç kazanmaya çalışan terör, halkın ortaklığını, siyasetin ortaklığını gördüğünde, bu tür eylemlerin para etmeyeceğine ilişkin bir akletmeyle davranacaktır.

Bu bir cevaptır, iktidar cevabını verecektir, diplomasi marifetiyle cevaplar verilecektir, ama halkın ortaklığı ve hep beraber teröre karşı dikilmesi de bir cevaptır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum, tamamlayınız.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Sayın Başkanım, ben, sosyal medyada olsun başka yerlerde olsun, tahrikçilik yapan, provokasyona sebep olacak değerlendirmelerde bulunan, insanları birbirlerine kışkırtan her kim varsa -halkın büyük bir çoğunluğu kesinlikle bunları yapmıyor, biliyoruz, siyasetin meşru mecralarında bunlar yapılmıyor ama- bunları yapan her kimse, bunlara karşı hukuku, savcıları göreve çağırıyorum, milletimizin birliği ve geleceği için savcılar göreve diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bostancı.