| Konu: | Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 22.12.2016 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 341 sıra sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı'nın beşinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Türkiye maalesef kaotik bir süreçten geçmekte, Türk milleti felaket üstüne felaket yaşamaktadır. Türk devleti kolektif bir terör kuşatması altında, aziz milletimiz ise terörizmin hain saldırılarına karşı nefret ve öfke içindedir. Beşiktaş'ta vuku bulan menfur saldırının hüznü henüz çok yeniyken Kayseri'de ortaya çıkan teröristler milletimizi canevinden vurmuşlardır. Peşinden, Ankara'da Rusya Federasyonu Büyükelçisine düzenlenen suikast, Türkiye-Rusya ilişkilerini zedelemeye, Türkiye'yi karıştırmaya ve Orta Doğu'da oyun dışı bırakmaya dönüktür. Bu şartlarda teröre karşı mücadele tüm vatan sathında ve topyekûn olarak millî dayanışma ruhu ve fedakârlığıyla yerine getirilmelidir. Bu kapsamda, güvenlik güçlerimiz gerek kutsal vatan topraklarında gerekse sınır ötesinde terörün ürediği kaynakları tamamen kurutmak amacıyla olağanüstü bir kararlılık sergilemektedir. Sınır ötesinde süren askerî operasyonlarımız kuşku yok ki sadece millî güvenliğimizi sağlamaya dönüktür ancak Türk milleti varlığını ve egemenlik haklarını savunurken ne yazık ki ağır bedeller de ödemektedir. Dün Fırat Kalkanı Harekâtı'nın 120'nci gününde 16 vatan evladının şahadet haberi milletçe bir kez daha yüreğimizi dağlamıştır. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine, silah arkadaşlarına, aziz milletimize sabır ve başsağlığı, hâlen tedavi altında bulunan yaralı evlatlarımıza acil şifalar diliyorum. Karşımızda sadece eli kanlı hain teröristler yoktur, âdeta yedi düvel, bin yıllık kardeşlik hukukumuzu bozmak ve millî varlığımıza kastetmek için her yönden ülkemize saldırmaktadır. Türkiye'ye tuzak kurmak için her fırsatı değerlendirenlere koz vermemek için Türk milleti 7'den 70'e millî bir uyanışla kenetlenmeli ve hıyaneti el birliğiyle defetmelidir.
Terörün panzeri kuşkusuz, millî birlik, dayanışma ve kucaklaşma hâlini güçlendirmektir. Bu kapsamda, siyasi ve ideolojik farklılıklar ikinci plana atılarak ve suni anlaşmazlıklar geride bırakılarak Türk milletinin ortak miras ve emanetleri birlikte savunulmalıdır. Zira, ülkemiz, herkesin küçük siyasi hesapları bir tarafa bırakarak millî sorumluluk anlayışı içinde hareket etmesini zorunlu kılan bir dönemdedir. Tehdit ve risklerin sadece terör kaynaklı olmadığı da bir gerçektir ve bu süreçte yaşanan olayların ve küresel ekonomik darboğazın Türkiye ekonomisini daha da kırılgan hâle getirebileceği gözden uzak tutulmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarı sınai mülkiyete ilişkin mevzuatı bir araya toplamakta ve yenilemektedir. Bu yönüyle, kanun tasarısının Türk sanayisinin gelişmesine ve sanayicimizin rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlayacağını değerlendiriyoruz. Mal ve sermaye hareketlerindeki serbestleşme ile bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, üretimde kullanılan girdilerin uygun fiyat ve kalitede diğer ülkelerden de temin edilebilmesinin yolunu açmıştır. Başka bir ifadeyle, sanayi üretiminde maliyet boyutuyla birlikte ürün çeşitliliği, üründe iyileştirme ve teknolojik gelişmişlik gibi kalite boyutu rekabette başarılı olabilmenin ana unsurlarını oluşturmaktadır. Yenilik ve teknoloji altyapısı güçlü olmayan ve imalat sanayisine dayanmayan bir üretim yapısıyla ekonomik hedeflere ulaşılması artık mümkün değildir. Bu çerçevede, sermaye yoğun, katma değeri yüksek, teknolojiyi teşvik edebilen ve ihracata olan bağımlılığımızı azaltacak yeni sektör ve ürünlerin önemi giderek artmaktadır. Türkiye'nin bu ihtiyacı sınai ve fikrî mülkiyet hakkının etkin korunmasını gerektirmektedir.
Ülkemizde fikrî haklar sisteminin temelleri esasen 1800'lü yıllara dayanmaktadır. Çağdaş anlamda ilk düzenlemeler ise 5 Aralık 1951 tarihli 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 12 Mart 1965 tarihli Markalar Kanunu'dur. Türkiye, özellikle gümrük birliği ve Dünya Ticaret Örgütü üyeliğinden sonra yasal ve kurumsal atılımlar gerçekleştirerek yeterli olmasa da dünyadaki gelişmelere paralel bir gelişme göstermiştir. Fikrî haklar sisteminin yeterince gelişememesi ve beklenen sosyal ve ekonomik faydanın ortaya konulamaması ise fikrî hakların anlamının ve öneminin yeterince anlaşılamamış olması ve buna bağlı olarak kapsamlı bir strateji belgesinin üretilememesine bağlıdır. Diğer taraftan, fikrî haklara ilişkin politikaların belirlenmesinde ekonomi, sanayi, bilim ve teknoloji, kültür, eğitim, yatırım ve dış ticaret politikalarıyla bir eş güdüm sağlanması gerektiği hâlde bugüne değin bu bağın kurulamadığı ve konjonktürel değişimlerden bağımsız, ileriye dönük, uzun vadeli bir strateji ortaya konulamadığı görülmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde millî yenilik sistemi oluşturulması başta olmak üzere, AR-GE payının artırılacağı, bilginin ticarileştirileceği, yenilikçiliğin ve girişimciliğin kurumsallaştırılacağı, dünyada Türk markalı ve patentli ürünlerin yaygınlaştırılması suretiyle bilimsel ve teknolojik araştırmaların yenilikler ve buna bağlı olarak verilecek patentler aracılığıyla üretime ve toplumsal faydaya dönüşmesi sağlanacağı belirtilmiştir. Ayrıca, patent, ticari marka, endüstriyel tasarım ve telif haklarının korunması amacıyla fikrî mülkiyet hakları sisteminin etkinleştirileceği, AR-GE sonuçlarının sanayiye ve üretime aktarılabilmesi için teknoloji transfer merkezlerinin yaygınlaştırılacağı ve özel sektörün AR-GE ve teknoloji üretimi yatırımlarının destekleneceğine vurgu yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, sınai haklar sistemimizin temel kurumsal altyapısı 544 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle 1994'te kurulan Türk Patent Enstitüsüdür. Enstitü, kuruluşundan itibaren teknik ve fiziki açıdan hızlı bir gelişim göstermiş, gerçekleştirdiği başvuru, işlem miktarı ve etkinlik bakımından Avrupa'nın bu alandaki etkin kurumlarından biri olmuştur. Ancak, tescil başvurularının içerik açısından araştırılması ve incelenmesi konularında büyük ölçüde yurt dışı otoritelerine bağımlı durumda olunması sınai haklar sisteminin önemli bir altyapı sorunudur. Uzman ve teknik altyapı yetersizliği olmak üzere iki boyutu olan bu sorun nedeniyle inceleme gereken alanlarda maliyet yükselmektedir. Sınai hak konusu, ürünlerin yüksek kalite standartlarına uygun olması, Türk malı imajının ve dünya çapında tanınmış Türk markalarının yaratılması ekonominin uluslararası alanda rekabetini artıracaktır. Türk sanayisinin ihracata dönük, teknoloji yoğun, katma değeri yüksek, yerli kaynaklara dayalı, istihdam sağlayan, uluslararası rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir üretim yapısına sahip olarak Avrasya'nın ileri bir üretim merkezi olması hedeflenmesi gerekir. Orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payının artırılması, nispeten düşük teknolojili sektörlerde tasarım, markalaşma ve etkin pazarlama yoluyla katma değeri yüksek bir yapıya geçişin sağlanmasına gayret edilmelidir. İmalat sanayisinin ileri teknoloji üreten ve kullanabilen, azami düzeyde yerli kaynak kullanan ve etkin bir girdi tedariki sağlayan, uluslararası rekabet gücü kazanmış bir konuma ulaşması gerekmektedir. Bu amaçla girişimciliğin geliştirilmesi ve KOBİ'lerin yenilik, verimlilik, pazarlama, ortak iş yapma ve iş birliği istihdam artışına yönelik faaliyetleri desteklenmelidir. Tasarıda kurulması öngörülen fikrî mülkiyet akademisinin hiyerarşideki yeri ve konumuyla statüsü açıklığa kavuşturulmamıştır. Hem uygulamada imkân bakımından sıkıntıların ortaya çıkabileceği hem de görev, yetki geçişine, dolayısıyla çatışmasına sebep olacak düzenlemeler bulunmaktadır. Bu çerçevede akademiye ve akademi bünyesinde görev yapacağı belirtilen Türk Patent Enstitüsü Sınai Mülkiyet Hakları Eğitim Merkezine tahsis edilebilecek herhangi bir kadroya yer verilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, Türk sanayisinin yapısal sorunlarının çözümü için öncelikli olarak dünyadaki gelişmelere uygun, sanayiye sürdürülebilir uluslararası rekabet gücü...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL FARUK AKSU (Devamla) - ...kazandıracak politikaların kamu, özel sektör ve üniversite kesiminin iş birliğiyle etkin bir şekilde uygulanması zorunlu bulunmaktadır..
Bu düşünceyle kanunun ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.