GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İçinden geçilen süreçte Türkiye'nin durumuna ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:21.12.2016

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Kayseri ve El Bab'da yitirdiğimiz şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Aynı şekilde Rus Büyükelçisine, Sayın Karlov'a yapılan saldırıyı kınıyorum, ailesine ve Rus halkına da taziye dileklerimi iletiyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bahçekapılı bana İstanbul'un sorunlarıyla ilgili söz vermişti ama kendisinin affına sığınarak, içinden geçtiğimiz süreçte yaşadığımız acılar, karanlık günler ve önümüzü göremediğimiz bu süreçle ilgili ben de bir şeyler söylemek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, 7 Haziran 2015'ten bugüne 25'i aşkın bombalı saldırıda birçoğunuzun ismini dahi hatırlamadığı birçok insanımızı, yüzlerce insanımızı yitirdik. Bugün bu kürsüden kolayca telaffuz ettiğimiz ve her birini birer rakama indirgediğimiz bu insanlarımız birer sayı değil birer evlattı, eşti, anneydi, babaydı. 20 Temmuz 2015 günü Suruç'ta katiller Nazegül Boyraz'ı katletti. Nazegül Boyraz'ı katlederken Yasemin'i annesiz bıraktı.

10 Ekimde Ankara'da, hepinizin hafızasına gülüşlerini kazıyan Eren hayallerini kaybetti. Veysel'in avukat olma hayalleri katledildi. Yusuf'un, Zelal'in ve Fatoş'un kardeşsiz bırakılmasına sebep oldu.

Selin, Beşiktaş'taki hain saldırıda yalnızca 19 yaşındaki kardeşini değil, aynı zamanda en yakın arkadaşını yitirdi. Dört gün önce, daha Selin'in kardeşi için söylediği sözleri sindirmeye çalışırken bombalar bu sefer Kayseri'de patladı. Çarşı iznine çıkmıştı Samet, 21 yaşındaydı. Tıpkı diğer 13 gencimiz gibi gençliğinin baharındaydı. Ama, Sayın Başbakanın da dediği üzere, önlenemeyen, elden kaçırılan canlı bombalardan biri yalnızca Samet'i hayallerinden ve geleceğinden koparmadı, Hüseyin Özen'i de evlatsız bıraktı.

Değerli milletvekilleri, 7 Hazirandan bugüne birçok eve ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Daha da acısı ise, ne yazık ki artık ülkemizde ölümler normalleştiriliyor. 14 asker şehit oluyor; bu ülkeyi on dört yıldır yönetenler, katliamda hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi, havai fişek patlatılan açılışlarda boy göstermek için yarışıyor. Hadi, ülke yönetiminin sorumluluğundan ve ağırlığından bihaber olduğunuzu uzun zaman önce anladık ama yaşanan onca acıya rağmen hiç mi vicdanınız sızlamıyor, yitip giden canlara hiç mi acımıyorsunuz? Taş olsa çatlardı bunca acının sorumluluğundan. Bu ülkenin evlatları katlediliyor.

Dünyada neredeyse örneği olmayan bir şekilde, devletimizin koruması altında bir büyükelçi suikasta uğruyor ama bir Allah'ın kulu çıkıp da, "FETÖ'yle mücadele" adı altında binlerce kamu görevlisi ihraç edilirken, Mehmet amca sırf Bank Asyaya kira yatırdığı için görevinden uzaklaştırılırken, bu kişinin, bu teröristin FETÖ'yle bağlantısı bilinmesine rağmen neden hâlâ görevinin başında olduğuna bir açıklama getirmiyor.

Bugün iktidar partisi çıkmış, hiç utanmadan, diktatörlük anayasasını "istikrar anayasası, gençliğin anayasası" diye millete yutturmaya çalışıyor. Siz hangi istikrardan bahsediyorsunuz? Eğer ölümleri kastediyorsanız çok haklısınız. Bakın, o konuda kimse sizinle boy ölçüşemez. Ülkeyi kan gölüne çevirdiniz, 1 Kasımda tek başınıza iktidara geldiniz. Şimdi de bir kişinin hırsları için ülkeyi adım adım diktatörlüğe götürüyorsunuz. Tıpkı "400 vekili verin, bu iş huzurla çözülsün." diyerek millete şantaj yaptığınız günlerdeki gibi diyorsunuz ki "Terör bitecek, istikrar sürecek." Madem bitirecektiniz terörü, ülkeye huzuru, istikrarı getirecektiniz de on dört yıldır neden başaramadınız? Başkanlığı getirdiğinizde bugün yapamadığınız neyi yapacaksınız? Bugün çıkmış, "Bu anayasa gençlerin anayasası." diyorsunuz. Ben de size soruyorum: Bu anayasayla gençliğin hangi sorunu çözülecek; işsizliği mi, güvenlik sorunu mu, eğitim sorunu mu, barınma sorunu mu? Ben de buradan diyorum ki: Diktatörlük heveslerinize gençleri alet etmeye kalkmayın. Sizin kimin için Anayasa değişikliğine gittiğiniz apaçık ortadadır. Siz eğer gerçekten gençleri düşünüyor olsaydınız biz "Terör araştırılsın." dediğimizde ellerinizi "hayır"a kaldırmazdınız. Siz eğer gençleri gerçekten düşünüyor olsaydınız bugün Türkiye'deki gençlerin payına ölüm, işsizlik, endişe ve umutsuzluk düşmezdi. Siz eğer gerçekten gençleri düşünüyor olsaydınız daha 27 yaşındaki Ethem Sarısülük'ün yaşamına 10 bin lira değer biçen yargının taşlarını döşemezdiniz. Ama unutmayın ki ayarını bozduğunuz kantar emin olun yarın da sizi tartacak. (CHP sıralarından alkışlar)