GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 22 Aralık 1914 Sarıkamış Harekâtının 102'nci yıl dönümüne ve Sarıkamış şehitlerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:21.12.2016

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi en içten saygılarımla selamlıyorum.

Evet, yarın 22 Aralık, bu tarih bize 22 Aralık 1914'ü hatırlatıyor. Tarihte halkları, toplulukları bir arada tutan, milletleştiren ve milletlerin birliğine, dirliğine vesile kılan en önemli ortak paydalardan biri de tarih bilincidir, tarihten gelen ortaklıktır. İşte, büyük Türk milletinin geçirdiği bütün badirelere, kirli oyunlara ve senaryolara rağmen birliğini, dirliğini bozmadan tek vücut olmasının en önemli nedenlerinden biri büyük zaferler, destanlar ve trajedilerde ortaya koydukları kader birliğidir. Yakın tarihimize baktığımızda gerçekten büyük bir trajedi olarak tarihe not düşen bir olay Sarıkamış Harekâtı'dır. Allahuekber Dağları'nda vuku bulan bu harekâttan birazcık bahsetmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, 93 Harbi sonrası Gümrü'nün savaş tazminatı olarak verilmesi ve akabinde yapılan Berlin Anlaşması gereği Kars, Ardahan, Sarıkamış, Artvin'in Ruslara bırakılmasından sonra Osmanlı son bir hamle yaparak bu elimizden çıkardığımız toprakları geri almaya çalışmıştır. Dönemin Genelkurmay Başkan Vekili Enver Paşa, stratejik bir karar alarak, Rusların akamete uğradığı, büyük bir rahatlama içerisinde olduğu bir dönemde kurmaylarıyla bu harekâtın planını gerçekleştirir ve uygulamaya dönüştürür. Sarıkamış Harekâtı'nda, aslında, gerek Rus belgelerinde gerek Türk belgelerinde ve Genelkurmayımızın belgelerinde de belirtildiği gibi öyle 90 binli rakamlar falan yoktur; bu, büyük bir askerî plandır, projedir, iki tarafın da büyük kayıpları olmuştur. Plan şudur: 9, 10, 11'inci Kolordularla beraber 3'üncü Ordumuzun, özellikle iklim şartlarını da dikkate alarak, Şenkaya üzerinden, Bardız üzerinden Oltu'ya, Oltu'dan da hemen Sarıkamış'a yönelmesi planlanmıştır. Ama Hafız Hakkı Paşa, 10'uncu Kolordu Komutanımız, Oltu'ya girdikten sonra, çok kısa zamanda Oltu'yu ele geçirince, büyük bir sevince, büyük bir zafer sarhoşluğuna kapılıp "Buraya kadar gelmişken -planı, projeyi değil- ben Ardahan'a kadar gideyim, daha sonra Sarıkamış'a döneyim." deyince tabii işler değişiyor. Hâlbuki, Oltu'dan sonra Sarıkamış'a yönelinseydi dar bir koridorla, iklim şartlarının çok fazla etkisinde kalmadan, bu zaferle taçlanabilirdi ama Ardahan'a gidip Ardahan üzerinden dönmeyi deneyince, maalesef, bu bize ağır bir bedel ödettirdi. Niye? Çünkü Allahuekber Dağları'nı aşmak zorunda kaldı. Kapalı bir vadiden geçmek yerine, açık, yüksek ve engebeli bir dağdan, kış şartları ağır olan bir dağdan geçmeyi tercih edince, bu büyük kayıplara neden oldu.

Değerli milletvekilleri, bu, söylenildiği gibi bir kayıp değil. Orada, Türk ordusu, gerçekten, üzerine düşen bütün askerî manevralarını yapmış, büyük kahramanlık örneği göstermiştir. Rus belgelerinde de geçer; 30-35 bin civarında bizim kaybımız var, 25-30 bin civarında Rus ordusunun kaybı var. Bunun içinde, efendim, savaşarak, büyük bir çoğunluk zaten savaşarak... Bu ecdadımıza bu haksızlığı yapmayalım; "Efendim, silahlarını çekmeden, kurşun atmadan, uykudan uyanamadan gittiler..." Hayır, onlar, birer Mehmetçik, efendim, birer savaşçı olarak, kanlarının son damlasına kadar savaşarak orada şehit düştüler. Elbette ki şartlardan dolayı etkilenen askerlerimiz de oldu, ama bu iki taraftan da oldu; hem Rus tarafından hem bizim tarafımızdan. Dolayısıyla, bugün, bize düşen, efendim, onların ruhaniyetlerini incitmeden... Bugün de şehitlerimizi veriyoruz, aynı şekilde o gün de vermiştik ama Çanakkale ve Sarıkamış olmasaydı, bugün, Fırat Kalkanı Harekâtı dâhil Türkiye'nin içeride ve dışarıdaki terörle mücadelesindeki o kararlı, iri, diri ve birlikte olan, beraberlik ruhuyla hareket eden bir yapı olmazdı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMİL AYDIN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu harekâtı akamete uğratan bir başka şey de yine, efendim, Daşkov, Genel Komutan, Rus Komutanını "Artık, Türkler burayı aldılar, biz çekilelim." dedikten sonra, bölgenin komutanlığını yapan Yudeniç adlı Bölge Komutanının, o bölgede yaşayan gayrimüslimlerden aldıkları birtakım tüyolarla "Hayır efendim, Türkler Sarıkamış'ta, Allahuekber'de zorlanıyorlar, geri dönün." demesiyle geri dönülerek gerçekten bir mağlubiyet onlar açısından önemli bir zafere dönüşmüştür ama bu bizim için büyük bir istiklal mücadelesidir, bugün onları rahmetle anıyoruz.

Saygılar sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)