Konu: | Sözde sivil cuma namazına ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 43 |
Tarih: | 20.12.2016 |
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Meclisimizin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanımın girizgâhtaki açılış konuşmasının tünele kadarki bölümüne ben de aynen, kendi duygularımla, düşüncelerimle katıldığımı belirtmek istiyorum. Ondan sonraki bölüm ise belki biraz daha ayrı bir şeyde mütalaa edilebilir.
Değerli arkadaşlar, hepinizin malumu baş döndürücü ve iç-dış dinamiklerin âdeta kıskacında bir savrulmayı hep birlikte yaşıyoruz. Bu ateşe bir kova su, bir avuç su hep birlikte dökelim derken, maalesef sönen ocaklar ve ateşin düştüğü, yine ayrı ayrı ocaklar oluyor. Bizim bu süreç içerisinde -bombaların patlaması, doların patlaması, suikastların patlaması vesaire- bunun devamı sonucunda kaygılarımız gittikçe artıyor. En büyük kaygımız da bu ülkenin bir iç savaşa doğru zorla sürüklenmesidir.
Biz parti olarak öncelikle şunu söylüyoruz ve her zaman da söylemeye devam ediyoruz: Bu konuda, bunu önleme konusunda üzerimize düşecek sorumluluk, görev neyse, biz her zaman, bu sorumluluğu yerine getirmek üzere hazırız demek istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, hakkında söz aldığım konu, cuma günü cuma namazını, Diyarbakır'da, Sayın Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın da iştirak ettiği bir alanda kılmamız ve benim de bizzat onu kıldırmam hasebiyle hakkımda açılan bir davayla ilgili. Sizinle birkaç hususu paylaşmak istiyorum.
Kıldığımız namaz cuma namazı. Bunun sözde olması, özde olması insanı, kulu, beşeri ilgilendirecek bir konu değil. Bu bir ibadettir, bu kutsaldır ve bunun kararını Yaradan verir. Cumamızın sözde olması veya özde olması konusu asla ve asla tartışma konusu olmamalıdır. Kaldı ki bu nasıl bir muhayyiledir ki niyaz, yakarış ve o hutbe içerisinde söylenen cümleler, ayetikerimeler getirilip bir terör propagandası olarak bir davaya dönüştürülüyor, bunu da izanlarınıza sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bu "sözde" kelimesine aslında biz yabancı değiliz; işte, "sözde Kürt sorunu"nu kullanırsınız, başka türlü birtakım tanımlamaların önüne getirirsiniz. Bu normal, bunu tartışırsınız, kabul edilir, reddedilir ama bunu getirip "sözde sivil cuma namazı" şeklinde tanımlamak açıkça abestir, abesle iştigaldir ve bu tamamen dine karşı, inanca karşı, ibadete karşı yapılan bir yanlış ve saygısızlıktır.
Bakınız, Emeviler döneminde, hepiniz çok iyi bilirsiniz, aslında camilerde, özellikle de cuma namazında o kadar büyük baskılar ve tazyikler uygulanıyor ki bugün hepimizin cuma namazına giderken hutbede en son hatibin okuyup minberden indiği ayetikerime olan "Allahuteala adaleti emreder, Allahuteala ihsanı emreder." ayetikerimesini Ömer Bin Abdülaziz Emevilerin o uygulamalarına karşı getirip cumaya, namaza müdahale edilmemesi noktasında koydu ve o şekilde o günden bugüne kadar süregelen, devam eden bir cuma anlayışı ve ibadeti var.
Son olarak, değerli arkadaşlar, bizim, eğer bu yangına karşı partimizin üzerine düşecek her türlü sorumlulukta, ülkeyle ilgili, gelecekle ilgili, ortak geleceğin kaygılarıyla ilgili... Bizim partimizi derdest ederek, bizim binalarımızı gidip polis tarafından boşalttırarak, aramalar yaptırarak bu şekilde muameleler yapmaktansa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - ...buyurunuz, geliniz, oturalım, konuşalım ve üzerimize düşeni yapalım diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğmuş.