| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 15.12.2016 |
HDP GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde, pazartesi gecesinde HDP İstanbul il binamıza, biliyorsunuz, bir operasyon düzenlendi. Duvarlara yazılar yazıldı, kitaplıklar, raflar, masalar ortalığa atıldı, kırıldı; bir enkaza dönüştürüldü ortalık ve orada yaptığımız basın açıklamasında ben bir konuşma yapmıştım. O konuşmamın, çarpıtılma değil tamamen saptırma bir şekilde, bir tarafını alarak, polemik yaparak, manşetlere çekerek şahsımı hedef gösteren, sanki örgüt adına "Hüda Kaya örgüt sözcüsü olarak, askere, polise şantaj yaptı." ifadeleriyle çok ağır, linç edici, hedef gösterici, satır başlarıyla manşetler atıldı, yorumlar yapıldı ve en son dün, TGRT kanalında Cem Küçük, yine şahsımı defalarca hedef göstererek "Bu kadına haddi bildirilmeli, bu kadına hemen cezası verilmeli. Nasıl askerimize, polisimize böyle laf eder?" diyerek konuşmamı da vermeden televizyondan, sadece kendi attıkları satır başını alıntılayarak ekranda göstererek -yiğitlerse keşke konuşmamı olduğu gibi verebilselerdi, yürekleri varsaydı fakat vermediler, iftira ve çarpıtmalarına devam ettiler ve bugün de bu gündem edilmeye devam edildi- her şekilde, çok ağır bir şekilde hakaret ve korkunç bir tehdit ifadeleriyle hâlâ bunlar bana gelmeye devam ediyor.
Ben, burada, tarihe geçmesi açısından, bütün vekillerimiz, sizler de şahit olmanız açısından orada yaptığım konuşmayı kelimesi kelimesine burada ifade ediyorum, tabii ki vaktim yettiğince. Sizler ne söylediysem bunu burada kendiniz vicdanlarınızda değerlendirebilirsiniz.
Basını selamlıyorum ve konuya giriyorum, diyorum ki: "HDP varoluşundan bugüne hatta HDP'den öncesinde hangi kurumsal adıyla var olduysa bu mücadeleyi verenler birlikte barış ve özgürlük içinde bir yaşamı talep etmişler ve bunun mücadelesini vermişlerdir. Bugün savaşın politikasına teslim olmuş bir yönetimle karşı karşıyayız. Gece gündüz, her saat, her saniye ekranlarda, meydanlarda, mitinglerde, kürsülerde bu halka aylardır nefret empoze ediliyor. Nefret ekiyorlar, nefret biçiyorlar ve utanmadan kalkıp bunun sorumlusu olarak HDP'yi gösteriyorlar; utanmadan kalkıp katliamların sorumlusu, ölenlerin, acılı insanların sorumlusu, hayatlarında sadece barışı isteyen, barıştan başka bir dertleri olmayan, 'Birlikte özgür olalım, eşit olalım, adalet içinde olalım.' diyen sevgiden ve güzellikten başka bir şeye hizmet etmemiş olan bizim yöneticilerimiz, bizim vekillerimiz, eş başkanlarımız ve halkımız sorumlu tutuluyor. Yok öyle yağma, bu acıların sorumlusu kimlerdir, kendileri de iyi biliyorlar. Bu kanın, katliamların, acılı insanların yüreğini yakanların, bütün bunların hesabını verecek olanlar savaş politikalarını bizlere dayatanlardır, savaş ve saray entrikalarıyla barışı hain ilan edenlerdir.
'Her şeye rağmen sevgi, kardeşlik, barış.' diyen bu insanları bu kandan sorumlu tutamayacaksınız. İmam Ali'nin sözünü bilirsiniz 'Kim ki barışa yanaşıyor, sen de ona yanaş.' Bir gün kendilerine 'mazlum' diyenler eğer siz gerçekten bu halkın huzurunu, bu ülkenin huzurunu ve barışını istiyorsanız yirmi dört saatte bunu gerçekleştirmenin önünde hiçbir engel yok. Gerçekten samimiyseniz, gerçekten acılı insanlar ölmesin istiyorsanız, hiçbir insanımız katledilmesin, annelerin, babaların, eşlerin, evlatların yüreğine ateş düşmesin, evlere tabutlar gelmesin, gençler de yaşlılar da asker de polis de, kimse katledilmesin diye gerçekten istiyorsanız, yirmi dört saatte bu ülkeyi birlikte cennete çevirebiliriz, barış cennetine çevirebiliriz.
Bir kez daha buradan haykırıyorum; vekillerimizin, başkanlarımızın, yöneticilerimizin, bütün halkımızın talebini buradan bir kez daha haykırıyorum: Gelin, ey bütün arkadaşlarımız, gelin, ey sevgili halkımız, ey HDP'li olmayanlar ama kan istemeyenler, 'Katliam istemiyoruz.' diyenler, büyük bir savaş hamlesiyle karşı karşıyayız; gelin, hep birlikte bu büyük savaş hamlesine karşı büyük bir barış hamlesi gerçekleştirelim, büyük bir barış hamlesi başlatalım. İnanın, inanın, er geç direnen barış kazanacaktır." şeklinde konuşmamı tamamladım ve bütün halkımızı, HDP'li olmayan bütün çevreleri de bir büyük barış hamlesine davet ettim.
Bu konuşmamın neresinde askeri, polisi hedef göstererek şantaj yapıyorum. Bunu, Türkiye halkının, kamuoyunun ve sizlerin huzurunda tarihe bir şahit olsun, kayıt olsun diye burada ifade ediyorum. Bunu, bakın, biraz önce konuşma yapan Değerli Vekilimiz Nimetullah Erdoğmuş bir cuma namazı kıldırdı diye ve o cuma namazında... Şu anda hapiste olan Sayın Eş Başkanımız Demirtaş da cuma namazına iştirak etmişti. Diyarbakır'da on binlerin katıldığı bir cuma namazıydı ve orada, eski bir müftü olan Değerli Vekilimiz Nimetullah Hoca Hudeybiye Antlaşması'nı anlattı. "Aleyhimize bile olsa yeter ki barışa teslim olalım, barışı birlikte güçlendirelim." diye o cemaate, ona dâhil olan cemaate ifadelerinden dolayı, şu anda buradan ayrıldı, on dakika geçmeden gözaltına alındı arkadaşlar. Biz böyle bir Türkiye'yi hak etmiyoruz, sizler de hak etmiyorsunuz, hiçbirimiz hak etmiyoruz.
Bakın, yürekten söylüyorum, 2017 yeni bir başlangıç olsun, halkımızın yüzü gülsün, linçlerden, nefret dilinden kurtulalım ve hep birlikte, yüzleri gülen, gelecekten endişesi olmayan, ölümlerden, korkulardan arınmış bir Türkiye bizim ellerimizde yeniden doğsun. Barış için dayanışalım değerli arkadaşlar.
Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.