| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 15.12.2016 |
CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Ben de sözlerime terör kurbanlarını saygıyla anarak başlıyorum, Allah rahmet eylesin.
Değerli arkadaşlarım, bütçe yapma, bu beğenmediğimiz 1982 Anayasası'nda bile Türkiye Büyük Millet Meclisinin en önemli görevi olarak geçer. Birçok maddede, bütçenin ne anlama geldiği, nasıl yapılacağı anlatılır.
Değerli arkadaşlarım, bütçe, bütçe hakkı gerçekten önemli, ciddi bir mücadele sonucunda elde edilmiştir ve demokrasinin vazgeçilmezidir. Millet egemenliği esas, bütçe hakkının hakkıyla kullanılmasıyla tescil edilebilir. Ama, maalesef Türkiye'de bir göstermelik demokrasi var. Biraz evvel konuşan arkadaşımız "çelik çomak" dedi, Sayın Başkanımız da "Bakan gazel okuyacak." dedi. İşte, biz bütçe hakkını böyle kullanıyoruz, ondan sonra da diyoruz ki: "Bu parlamenter sistemle olmaz."
Değerli arkadaşlarım, insanlık tarihi aslında bir hak, hukuk mücadelesidir. Habil ve Kabil'den bu yana böyledir bu iş. İşte, bütçelerle beraber, bütçe hakkıyla beraber bu hak, hukuk mücadelesi kayıt altına alınmıştır, hukukla tescil edilmeye çalışılmıştır, Anayasa'mız da bunu kayıt altına almıştır. Ama, maalesef biz bunları gereği gibi kullanmıyoruz.
Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim ben, orada görüyorum. Biz, hele hele kesin hesapları, hiç konuşmadan, tartışmadan, ne anlama geldiğini bilmeden geçiriyoruz. Bu Meclis ayrıca bir kesin hesap komisyonu kurmadan hiçbir şekilde bütçe hakkını, milletin hakkını kullanamayacağız.
Değerli arkadaşlarım, siz birtakım şikâyetlerle geldiniz, "vesayet sistemi" dediniz, haktan, hukuktan, adaletten söz ettiniz ama sistemi ele geçirdikten sonra bu sistemi tepe tepe kullanıyorsunuz; hiçbir şikâyetiniz de yok, bütün kurumlarını tepe tepe kullanıyorsunuz. Şimdi de diyorsunuz ki: "Bu parlamenter sistem, olmuyor, işlemiyor; biz başkanlık sistemine geçeceğiz." Bu parlamenter sistem niye işlemiyor değerli arkadaşlarım? Bu parlamenter sistem 12 Eylül Anayasası'yla, darbe hukukuyla sakatlandığından dolayı işlemiyor. Bunları düzelteceğiniz yerde, bundan daha sakat bir şeyi getiriyorsunuz.
Burhan Hoca karşımda oturuyor, Sayın Burhan Kuzu; başkanlık sistemi deyip de başka bir şey demiyor. Nasıl bir başkanlık sistemi getiriyorsunuz siz? Getirdiğiniz başkanlık sistemi şu: Cumhurbaşkanı parti başkanı olacak, parti milletvekillerinin listesini yazacak, aynı anda seçim yapacağız; sonra geleceğiz, yüksek yargının yarısını Cumhurbaşkanı atayacak, diğer yarısını Cumhurbaşkanının atadığı Meclis atayacak; ondan sonra yürütme, yasama, yargı diyeceğiz. Böyle bir şey yok, böyle bir şey yok yani.
Değerli arkadaşlarım, aslında -arkadaşlarımız konuştu, söyledi- hiçbir şey yolunda gitmiyor. Gerçekten, ekonomi yolunda gitmiyor, bunu bütçe çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. Bundan önce böyle panik hâlinde alınan palyatif tedbirlerle filan bunları gördük. Ciddi problemler var. Demokrasi sakat, olmuyor. Hak ve özgürlükler konusunda elli tane şey söylendi, ben tekrarlamayayım. Hiçbir şey yolunda gitmiyor, bunu siz de biliyorsunuz ve herkes biliyor ama en önemlisi, toplumsal barış çok ciddi bir şekilde zedelendi. Cumhuriyet tarihinde toplumsal barışın bu kadar bozulduğu, insanların bu kadar kutuplaştığı, birbirlerine düşmanlaştığı başka bir dönem olmamıştır.
Değerli arkadaşlarım, eğer biz toplumsal barışı tesis etmezsek, ister başkanlık sistemi ister parlamenter sistem olsun, hiçbir yere gidemeyiz. Muhalefetiyle iktidarıyla, değişik kimlikler, mezhepler, yaşam tarzları ne olursa olsun herkesin kendisini içinde bulacağı bir siyasal sistem inşa etmekle ancak toplumsal barışı kurabiliriz ama öyle bir şey yok maalesef. Toplumun ruhsal yapısı ciddi bir şekilde bozuk, bozdunuz. Ondan sonra diyorsunuz ki: "Üst akıl var." Yok öyle bir şey arkadaşlar. Üst akıl diye esrarengiz bir sorumlu aramayın. Bu ülkeyi on beş seneden beri siz yönetiyorsunuz arkadaşlar. Üst akıl kim? Her zaman vardı; Amerika var, Avrupa var, Rusya var, İran var, Körfez var, krallıklar var, Sisi'si var, Esad'ı var, diktatörler, körfez kralları; bunların hepsi vardı. Terör örgütleri de var; PKK'sı var, IŞİD'i var; bunların hepsi var. Peki, biz neredeyiz? Bizim aklımız yok mu? Niye sorumluluğu müphem, esrarengiz bir güce havale ediyoruz değerli arkadaşlarım? Esas sorun bunlar değil, esas sorun biziz, sizsiniz değerli arkadaşlarım. On beş seneden beri bu ülkeyi kim yönetiyorsa esas sorun bu. Şimdi üst akılla milleti yeniden yeniden kandırıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, sizin temel sorununuz hırslarınıza yenilmenizdir. Sizde bir güç zehirlenmesi var arkadaşlar. Evet, ama altında da bir korku var. Üzerinde durduğumuz zemin ayağımızın altından kayacak korkusu var, sadece güç zehirlenmesi değil. Bu, güç zehirlenmesini tetikliyor.
Başka bir şey daha var, ciddi bir problem, demokrasi anlayışınız. Siz bir çoğunluk fetişizmine esir oldunuz arkadaşlar. Osman arkada, şimdiye kadar niye bağırmadı "Yüzde 49, yüzde 49." diye, anlamıyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Beni mi çağırıyorsunuz? Sataşma var.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Evet, yüzde 49 aldınız ve bu ülkeyi yönetiyorsunuz. Buna hiç kimsenin bir itirazı yok ama demokrasi, çoğunluk demek değildir arkadaşlar. Demokrasi, esasen, az olanın hakkının, hukukunun korunduğu, söz hakkının korunduğu rejimin adıdır değerli arkadaşlar ama siz ikiye ayırdınız milleti, yüzde 49 bir yana, yüzde 51 bir yana. "72 milyon tek millet" diyorsunuz ama bu milleti tekleştirdiniz değerli arkadaşlarım. Herkesi susturarak, muhalif olan herkesi susturarak bir yere gidemezsiniz. Sizin Genel Sekreteriniz çıktı, "Bu memleketin, bu ülkenin ulusal güvenlik sorunudur Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı, Ana Muhalefet Partisinin Başkanı." dedi; utandım. Sizin bir başka milletvekiliniz çıktı, Cumhuriyet Halk Partisini terör örgütleri listesinde saydı. Utanın arkadaşlar ve ne yaptığınızı düşünün.
Bir kere durup, o üst akıl, onu bunu ararken bir kere "Biz ne yanlış yaptık, nerede yanlış yaptık?" diye sormayacak mısınız değerli arkadaşlar? Evet, buradan başkanlık da çıkabilir ama bir milleti böldükten sonra, bir halkı ikiye bölüp birbirine kışkırttıktan sonra buradan çıkacak başkanlıktan kime ne hayır gelecek değerli arkadaşlar? Bu değil, yapılan iş bu değil.
Bakın, size milleti tanımlayayım, siz yanlış tanımlıyorsunuz. Tek kimliğin üzerine dayalı, tek yaşam tarzı üzerine dayalı bir millet yok, olmaz. Bu, demokrasi değildir; insani de değildir bu, dinî de değildir. Peygamber Efendimiz Medine'de böyle bir millet kurmadı değerli arkadaşlarım. Peygamber Efendimiz, Medine'de ontolojik, ırka dayalı, mezhebe dayalı, dine dayalı bir devlet kurmadı; ahlaka dayalı, hakkaniyete dayalı bir millet oluşturdu. (CHP sıralarından alkışlar) Doğrusu budur değerli arkadaşlarım, siz bunu maalesef yapmıyorsunuz.
Bir milleti bağlayacak olan, yurttaşları birbirine bağlayacak olan şey vatan ve anayasadır, vatan ve toplumsal sözleşmedir. Vatan da sadece toprak parçasından falan ibaret değildir. Evet "önce vatan" diyoruz, "önce Türkiye" diyoruz ama sadece bir toprak parçası olduğundan dolayı değil, insanın özgürlüğünün ve onurunun garanti edildiği bir yer olduğu için biz vatanı kutsuyoruz, "önce vatan" diyoruz değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Ama bütün insanların, insanın derken bütün insanların, iktidarıyla muhalefetiyle, A kimliğiyle B kimliğiyle, şu din bu din, fark etmez, yaşam tarzı ne olursa olsun herkes. Ama demokrasilerde netice itibarıyla son söz, karar parmakla alınır ve bunu da seçilmiş çoğunluk yapar. Ama bu seçilmiş çoğunluk ülkeyi hukuk içinde yönetir. Az olanların muhalefet yapma hakkını tanır. Siz tanımıyorsunuz değerli arkadaşlar, "biziz" diyorsunuz. "Millet böyle karar..." Böyle bir millet yok arkadaşlar, yanılıyorsunuz. Böyle bir millet yok, böyle bir millet olmaz. Bu anlayış netice itibarıyla totaliterizme gider, otoriterizme gider, faşizme gider değerli arkadaşlarım.
Bakın, seçeceğiniz tek adam, yargıyı, yasamayı, yürütmeyi havale edeceğiniz tek adam melaike değildir, insandır. Böyle bir şey olmaz değerli arkadaşlarım. Bütün insanlar denetlenecek. Din de bunu emreder, "uyarın" der "uyarın", "iyiliği hatırlatın" der çünkü insanlar unutur değerli arkadaşlarım. Sizin lideriniz böyle normal bir insan değil mi? Başka bir şey mi değerli arkadaşlarım? Ben Sayın Genel Başkanımızın böyle bir sistemde başkan, cumhurbaşkanı olmasını istemem değerli arkadaşlar. Yanlış yapıyorsunuz (CHP sıralarından alkışlar).
Bakın, Türkiye hepimizin evidir, Türkiye hepimizin yurdudur, hepimizin namusudur, bunu unutmayalım.
Bir şey daha hatırlayın. Bakın, siz İslamcı bir partisiniz ya da geçmişi öylesiniz, gömleği falan çıkardınız.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Muhafazakâr demokrat.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Ama kaybettiniz. Size bir öneride bulunayım. Biraz Tunus'a bakın...
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Sen kendine bak önce!
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - ...Gannuşi'ye bir bakın, inceleyin, ondan sonra demokrasinin ne olduğunu, muhafazakâr, dindar bir ekibin nasıl demokrasi örneği olduğunu görün.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.