GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:15.12.2016

HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de 14'üncü madde üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Gündemimize, şu anda hâlâ cezaevinde olan Eş Genel Başkanımız Sayın Demirtaş'ın büyük zorluklardan sonra Meclis Başkanlığına ulaştırdığı soru önergesini açmak istiyorum.

Bu sorular tabii ki sadece Sayın Demirtaş'ın kendisi için değil, soru önergesini verdiği tarihte kendisiyle birlikte 10 milletvekilinin cezaevinde olduğunu fakat cevabın geldiği tarihte bu sayının 12'ye çıktığını da belirtmek isterim.

Soruları tekrar hatırlamak lazım.

1'inci soru: "Başkanlığını yaptığınız TBMM'nin 10 milletvekilinin herhangi bir Meclis kararı olmaksızın tutuklanmış olmaları hususunda herhangi bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?" Cevap yok.

2'nci soru: "10 milletvekilinin hâlen F tipi hücrelerde tek başına tecritte tutuluyor olmaları hakkında herhangi bir girişiminiz olacak mı?" Cevap yok.

Üçüncü soru: "Milletvekillerinin hâlihazırda dokunulmazlıkları devam ediyor olmasına rağmen bu soru önergesi dâhil bütün yazışmaların denetime tabi tutulmasını, Meclis İçtüzüğü ve Anayasa'ya uygun görüyor musunuz?" Cevap yok.

Dördüncü soru: "Meclisin saygınlığına bir saldırı olarak değerlendirebilecek bu uygulamaların HDP'li vekillere yapılıyor olması karşısında sessiz kalmanın parlamenter demokratik siyaseti ve Parlamentomuzu hiçleştirdiğini düşünüyor musunuz?" Cevap yok.

Beşinci soru: "Bizimle ilgili daha yargılamalar bile başlamadan kesin hüküm beyan ederek yargıyı tesir altına almaya çalışan Hükûmet sözcüleri, Başbakan ve Cumhurbaşkanı beyanlarına karşı Meclis Başkanı olarak Parlamentoya verilen adil yargılanma hakkını koruyacak tedbirler almayı düşünüyor musunuz?" Cevap yok.

Altıncı soru: "Başkanlığını yaptığınız Parlamentonun 10 üyesinin cezaevinde hangi koşullarda tutulduğunu ve ne tür uygulamalarla karşılaştıklarını yerinde incelemeyi düşünüyor musunuz?" Buna şöyle bir cevap verilmiş değerli milletvekilleri, cevabının bir bölümünde en azından: "Aziz milletimizin, millî iradenin temsilcileri olan milletvekilleri, hukukun üstünlüğünü, hukuk devletini, Anayasa'yı ve yasaları kabul ederek ve demokrasiyi tam manasıyla özümseyerek tek bayrak, tek vatan, tek devlet ve tek millet bilinciyle ülkemizi daha ileri noktalara taşıma gayreti içinde olmalı ve olmaya devam etmelidir."

Bunun bir yanıt olup olmadığını siz değerli milletvekili arkadaşlara bırakıyorum. Ama, biz de Sayın Meclis Başkanına şunu söylemek isteriz, gerçekten, biz milletvekilleri olarak, hepimiz adına söylüyorum, tabii ki, cezaevinde tutulan milletvekilleri ve eş başkanlarımız adına: Biz, Sayın Cumhurbaşkanının teklik hayalinin, gerçekten hayalinin uygulayıcıları olmak zorunda mıyız? Böyle bir zorunluluğumuz mu var? Bu cevapla "Siz bu teklik hayalinin uygulayıcılarısınız ve parti farkı gözetmeksizin hepiniz bu zorunluluktasınız." denilmek isteniyor, bizim bu zorunlulukta olmadığımızı ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii diyeceksiniz ki soru önergesinin cevabında ne var? İlk bölümde oldukça dolambaçlı bir yol seçilmiş sorulara yanıt vermemek için ve uzun bir cevap vermek zorunda hissetmişler ama çok hazin bir durum var, maalesef, bu cevabı bir hukukçu yazmış. Yani bunu anlamak için aslında hukukçu olmaya gerek yok ama maddelerle ve mahiyetiyle hukukçunun yazdığı çok açık.

Birinci paragrafta, Anayasa'nın 83'üncü maddesi zikrediliyor -aynen yazılıyor- ve sonra dokunulmazlıkların bir defaya mahsus olarak kaldırıldığı söyleniyor -şu satıra kadar- sonra Sayın Demirtaş'ın Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin 77 dosyasının olduğu ve ilgili makamlara gönderildiği dercediliyor.

Bu arada, Sayın Meclis Başkanına şuradan hatırlatmak istiyorum: Sayın Demirtaş'ın 77 dosyası yok, 102 dosyası var. Çünkü öyle bir acele ettiler ki, talimatlar yerine o kadar hızlı ulaştı ki... Bugün izlediğimiz Ankara 35. Asliye Ceza Mahkemesi dava dosyası bir "tweet" sebebiyle açılmıştı ve bu "tweet"in fezleke tarihi 20 Mayıstı değerli milletvekilleri, abartmıyorum, 20 Mayıs 2015'te o fezleke gelmiş, o kadar acele etmişler ki Meclis Başkanının dağarcığında bile "77" diye kalmış, sonradan bir sürü dosya, işte 30'a yakın dosya da eklenmiş; bunu da biz belirtelim.

Yine, Adalet Bakanlığının ne zaman tutukladığını yazmış ve -şu paragrafta da- tutukluluğun yargı erkine ait bir karar olduğunun, buna müdahale edilemeyeceğinin, Anayasa'daki kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü prensipleri karşısında bu konuda hiçbir tasarrufta bulunulamayacağının malumumuz olduğunu, yani Sayın Demirtaş'a cevaben söylüyor, böyle bir cevap vermiş. Ve dediğim paragraftan sonra son paragraf yani Sayın Meclis Başkanı gerçekten hoş bir cevap da vermiş -son cümleler arkadaşlar- "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı olarak, soru önergenizde -aslında tek yanıt bu- belirttiğiniz hususlarda yasaların verdiği yetki ve imkânlar dâhilinde elimizden gelen gayreti ve hassasiyeti göstermekte olduğumuzu ve göstereceğimizi tekrar belirtiriz." diyor ama tek yanıt olduğunu aslında cevap olarak önemle ve özenle belirtmek istiyorum.

Vallahi, uygulamaları görünce... Tek kişilik hücre, avukat denetimi altında görüşüyor, ses kaydı alınıyor, hastaneye gidemiyor yeterince -dün götürüldü ilk kez- soru önergelerine sansür uygulanıyor, Meclise konuşma gönderemiyor. Eğer Meclis Başkanlığının hassasiyeti buysa aman ha hassasiyet göstermesin, her şey bari yasalar çerçevesinde yürüsün, hiç değilse birkaç kişiyle birlikte kalsın, yazdığı mektuplar normal bir vatandaş gibi incelensin demek geliyor içimden çünkü bu hassasiyetin tersten gösterildiğini, çok özel bir hukukla, orada -tırnak içinde- hukuksuzlukla tutulduğunu bu kürsüden defalarca ifade ettik. Bu söylediklerim sadece Eş Başkanımız Sayın Demirtaş'la ilgili değil, şu anda cezaevinde tutulan bütün milletvekili arkadaşlarım içindir bu beyanımız.

Yine, değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, dün değil önceki gün Sayın Meclis Başkanı grup başkan vekillerini acil toplantıya çağırdı. Neymiş? Biz böyle küçücük de olsa, binde bir, "Acaba tutuklu milletvekilleriyle ilgili bir gelişme mi olacak?" diye kamuoyunda böyle küçük bir hareket oluştu ama niye biliyor musunuz? Cezaevlerinde tutulan kendi Parlamentosunun, Başkanı olduğu Parlamento üyelerinin fotoğrafları kaldırılsın diye toplantıya çağırmış ama kendi üyeleri gözaltına alınırken, tutuklanırken sessizliğini büyük bir kararlılıkla devam ettiren bir Meclis Başkanıyla maalesef yürüyoruz.

Şimdi, gerçekten, verdiği cevaba istinaden biz de soruyoruz Sayın Meclis Başkanına: Hiç merak etmiyor musunuz? Bu Başkanlığını yaptığınız kurumun üyelerinin şu anda cezaevinde tutulduğu koşulları niye merak etmiyorsunuz? Niye ziyarete gitmiyorsunuz? Şunu da söylemek isterim: Siz, bir apartman yöneticisi olsanız, Meclis Başkanı olmasanız, bir komşunuzun başına bir şey gelse gerçekten "geçmiş olsun" demeye gitmez misiniz? Gidersiniz. Hadi onu da bıraktık, komşunuza "geçmiş olsun" demeye gitmediniz, peki ailesini, eşini, babasını, annesini arayıp bir "geçmiş olsun" deme zahmetinde bulunmaz mısınız? Sayın Meclis Başkanına soruyorum bunu. Bunun Anadolu'nun örf ve âdetlerinde yeri var mı bizim geleneklerimizde? Hiçbir yeri yok. Ve yerinde incelemeyi düşünmüyor belli ki. Burada yani cidden Sayın Meclis Başkanının... Daha önceki Meclis Başkanlarımız en azından sözlü olarak bu durumun Türkiye'ye, Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmadığını söylüyorlardı, bunu aşmaya çalıştıklarını söylüyorlardı. Yapamasalar bile bu konuda bir gayret vardı ama şu anda bu cevapla gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarı bir kez daha zedelenmiştir. Ve hepimiz milletvekilleri olarak bu tabloya itiraz etmezsek hiç kimse bundan azade değil. Hangi sırada olursa olsun bütün milletvekilleri bu uygulamalara maruz kalabilir ama biz hepsinin hak ihlallerini takip edeceğimize söz veriyoruz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Danış Beştaş.