GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:15.12.2016

MHP GRUBU ADINA AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, muhterem vatandaşlar; Milliyetçi Hareket Partisi adına Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 12'nci maddesi için söz almış bulunuyorum. Öncelikle, her işe hayır dualarıyla başladığımız gibi yeni bütçenin de Türk milletine hayırlı olması dileklerimi sunmak istiyorum.

Ülkemizin sosyal ve ekonomik yapısını kökten etkileyen bir bütçe görüşülürken Türk milletinin ve iş dünyasının yaşadığı ekonomik sorunları gözetmek ve bunları dile getirmek gibi yükümlülüklerimiz var. Ülkemizin 2002'den 2016'ya gelirken başına neler gelmiş, hep birlikte bir değerlendirme yapalım.

2002'de büyüme yüzde 6,2 imiş, 2015'te yüzde 4'e düşmüş, an itibarıyla yüzde 3,9; 2016 yılı üçüncü çeyrekte ise maalesef, yüzde 1,6 oranında küçüldük. Keşke şu meşhur müteahhitlerimize yaşattığınız büyüme oranlarının onda 1'ini Türk milletine kazandırsaydınız; onda 1'i bile bu millete yeterdi, hatta artardı bile.

Devam edelim; üretim sanayisi 2002 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 17,8'i iken bugün bu oran yüzde 7,7'ye düşmüş durumda.

"IMF'ye borcumuz bitti." diyorsunuz, hakkınız da var lakin neden, 2002 yılında 129 milyar dolar olan dış borcumuzun 2016 itibarıyla 421 milyar dolara yükseldiğini Türk milletinden saklıyorsunuz? 2002'de vatandaşımızın 4,3 milyar lira olan kredi borcu bulunuyordu, bugün sevgili vatandaşlarımızın borcu maalesef, tam 80,6 milyar TL.

Bakın, bu kredi kartı borçlarının üstünde çok durmamız lazım, ancak borcunu kredi kartından çekerek ödeyen vatandaşlarımızın Hükûmetin ilgi alanında olmadığını biliyoruz.

Sayın milletvekilleri, değerli vatandaşlarım; geriye dönüp baktığımızda, ülkemiz ve milletimiz için çok muazzam bir fırsatı elimizden kaçırdığımızı görebiliriz. Yoksa, bu dönemi fırsata çeviren, iki elin parmakları kadar müteahhitleri kastetmiyorum. Onlar, milletin kaynaklarını kendi keselerine koymaya devam ettiler. Onları iyi biliyoruz, onların hangi siyasi partiye etiketlendiğini de bu millet gayet iyi biliyor. Maalesef, muazzam bir dönemi kaybettiğimizi söylüyoruz. Küresel para arzının yükseldiği bir dönemde, gelişmekte olan ülkelere oluk oluk sermaye akmaya devam etmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi koalisyonu dönemi reformlarının da etkisiyle önünü gören yatırımcılar, çoğunlukla sıcak para ve finansal yatırım enstrümanlarını kullanarak ülkemize geldi. İşte, bu dönemde reel sektör yatırımcılarının önünün açılması gerekiyordu. Lakin, AKP ülke ekonomisini kısa dönemli yatırımlara ve rant çıkmazına soktu.

Özet geçersem, başlı başına bir propaganda imparatorluğu olan AKP Hükûmeti, 10 tane istihdam yaratmak yerine, köprüler, viyadükler ve AVM'ler yaptı.

Köyde, kentte kıraathanede insanlarla bir araya geldiğimizde soruyorum: "Şu viyadük güzel oldu değil mi?", "Duble yolları beğeniyorsunuz değil mi?" Çoğunlukla "İyi oldu." diye yanıtlar alıyorum ve akabinde şu soruyu soruyorum: "Hangisini tercih edersiniz? Bir yıl boyunca yapımında 40 kişinin çalıştığı bu köprüyü mü; yoksa bu mahalleden 20 kişinin çalışacağı bir fabrika mı daha iyi olurdu?" 36 yaşında üniversite mezunu oğlu olduğunu hatırlayan amcam başını öne eğiyor ve "Keşke istihdam yaratılsaydı iyi olurdu." diyor. Bu soruyu sorduğum her kişi istisnasız "istihdam" diye yanıt veriyor çünkü şu anda işsizlik oranı yüzde 11,3; gençlerimiz arasında yüzde 19,9. Eh, haklılar da. Bakın, Osman Gazi Köprüsü her gün Türk milletine zarar veriyor. Hedeflenen araç geçişini bir türlü yakalayamayan bu köprü, Türk milletine atılan en büyük kazıklardan biri olarak maalesef tarihe geçti. Antalya'nın Alanya Okurcalar'ında veya Aksu köylerinin kahvelerinde vatandaşlar kulaklarınızı çınlatıyor AKP'liler. İşsiz kalan her üniversite mezunu bilimsel metotlarla Hükûmetinizin yaptığı yanlışları artık köy kahvelerinde anlatmaya başladı. Her hanede işsiz gençlerimiz, insanlarımız var; her hanede geleceğinden endişe eden bir genç var.

Sayın Bakan, kıymetli milletvekilleri; kaybettiğimiz dönemden bahsettim. Küresel sıcak para kaynaklarını üretime ve AR-GE'ye ayıramayan AKP şimdi kalkmış vatandaşın yastık altındaki 200-300 dolarına göz dikiyor. Tamam, dolarlar Türk parasına çevrilsin ancak Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın AKP Hükûmeti yetkilileri; vatandaşa yaptığınız bu çağrının aynısını şu köprücü, kara yolcu müteahhitlere de yapın. "Vatanı seviyorsan elindeki doları bozdurursun." dedikten sonra kamu bankalarından kullandıkları kredilerle zengin olanlara "Şu elinizdeki dolarları bozdurun." diye çağrıda bulunsanıza! (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Niçin onlara sesiniz çıkmıyor? Nerede onlar? Eğer sizin sesiniz çıkmıyorsa biz buradan sesleniyoruz: Sizler de dolarınızı Türk parasına çevirin, görelim hep birlikte. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Size bir çağrımız daha var. Hadi, bugünden itibaren geçerli olacak şekilde köprü geçiş ücretlerini Türk parasına geçirelim ve hep Türk parası olarak kullanalım.

Vatandaş "ekonomi" dediğinizde ne anlıyor, biliyor musunuz? Kendi 4,5 lira öderken şu gemicik sahiplerinin 1,5 liraya aldığı mazotu biliyor. Akaryakıt pompasının başına geçen her araç sürücüsü AKP ekonomi yönetimini yâd ediyor, bilesiniz.

Muhterem Türk milleti, biliyorum, AKP Hükûmetinin her yanlış kararının bedelini siz ödüyorsunuz. Bugün, millî iş adamlarımız, ağır vergi ve ekonomi politikaları nedeniyle iş yapamaz hâle geldiler. Ülkemizde sermaye artık el değiştiriyor. Üretim ve imkânlar doğrultusunda gelişen sanayicimiz yerine, kazandığı ilk parayı İsviçre'ye kaçıran müteahhitler yer alıyor. Kırk yıldır üretim yapan, Anadolu'dan bir sanayicimiz uluslararası rekabete dayanamayarak fabrikasını kapatıyor. Sebebini sorduğumda verdiği yanıt şu: "Kendi ülkemde üretilen elektriği Iraklıdan daha pahalıya bana satan Hükûmet, bana 'Fabrikanı kapat.' diyor. Hükûmete göre ben makul bir iş adamı değilim." diyen yarım yüz yıllık bir sanayiciye bile "Acaba AVM inşaatına başlasam mı?" dedirttiniz. "Hiçbir millete hizmetkâr olmaz." dediğimiz Türk milletini üretimden aldınız ve küresel sermayeye hizmet çalışanı hâline getirdiniz.

2002 yılından beri Türk eğitim sistemini kevgire çevirdiniz. Bunu yaparken Türk milletini AVM'lerde tezgâhtar hâline getirmeyi amaçladınız ama başaramayacaksınız. AKP Hükûmetinin eğitim politikalarını hep birlikte kaç gündür tartışıyoruz. İşte, diyoruz ki öğrencilerimiz 64 ülke içerisinde bu PISA sonuçlarına göre matematikte 45'inci, okumada 37'nci, fende ise ancak 41'inci sıraya girebildi.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak altını çize çize söylüyoruz: Odaklanmanız gereken mesele eğitim, eğitim, yine eğitimdir. Ancak eğitimle katma değer üreten bir ekonomiye geçebilirsiniz. Yoksa, ülke olarak orta gelir tuzağında maalesef patinaj çekmeye devam edersiniz. Sonra siz ülke imajınız düzelsin diye Türk Hava Yollarının milyonlarca dolar zarar etmesine göz yumarsınız.

Şimdi, son olarak, biraz önce de baktım, Sayın Sağlık Bakanı -şu anda çıkmış ama- Maliye Bakanımızla birlikte sohbet ettiler. Buradan, her ikiniz de buradayken sizlere bir teklifim var Sayın Bakan. Bakın, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak Meclise bir kanun teklifi verdik. Bu kanun teklifinde... Sağlık çalışanlarımız bizi dinliyordur. Sağlıkta başarıya ulaşmak istiyorsanız sağlık çalışanlarımızın maaşlarında, emekli maaşlarında ve ikramiyelerinde bir düzeltme yapalım; onlara çalışırken vermiş olduğunuz döner sermayelerini emeklilik haklarına yansıtalım. Bakın, bu kanun teklifini birlikte değerlendirelim, uygun bulmadığınız yönleri birlikte istişare ederek, düzelterek sağlık çalışanlarımıza bir müjde verelim. Dört yıl boyunca sağlık çalışanlarımıza her 14 Martta "Müjde, yıpranma payı." dediniz ama bir türlü yıpranma payını çıkarmıyorsunuz. Gelin, hep birlikte bu yıpranma payını çıkaralım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - Son olarak size teklifim ise şu atanamayan 350 bin yardımcı sağlık personeline 2017'de bir kadro verin lütfen. Yani, 2017'de 20 bin kadro ilan etmeyin. Bakın, Sayın Bakan...

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yurdakul, süreniz dolmuştur.

AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - Son cümlelerim.

Bakın, Sayın Sağlık Bakanı dedi ki: "Yardımcı sağlık personelleri için ben de uğraşıyorum, ben de bunlara kadro istiyorum." Sayın Bakan benim arkadaşım. O zaman, benim size burada teklifim: Lütfen, şu yeni kurulacak şehir kamu hastanelerinde ve yaşam merkezlerinde şu yardımcı sağlık personeli gençlerimize bir kadro istihdamı yapalım, aynı atanamayan öğretmenler gibi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Onlar zaten kadrolu.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yurdakul.