GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:15.12.2016

SAADET BECEREKLİ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olağanüstü süreçlerden geçtiğimiz bir dönemdeyiz. Olağanüstü hâl ve kanun hükmünde kararnamelerle yönetiliyoruz ya da yönetilemiyoruz da diyebiliriz çünkü yönetilememenin ağır yüklerini hepimiz üzerimizde çok ciddi biçimde hissediyoruz.

"Allah'ın bir lütfu" olarak görülen 15 Temmuz darbe girişimi sonrası bu lütfun elbette olanakları kullanılacaktı ve öyle oldu. Bu olanakların gerekleri yerine getirilince de Türkiye içinden çıkılmaz bir hâl aldı yani OHAL içinde aslında içinden çıkılmaz bir hâl oldu. Hükûmet, yapmak istedikleri ve normal koşullarda asla yapamayacakları ne varsa adım adım hayata geçirmek için hızlı hareket etti. Amacına uygun parti devletini inşaya... Bu süreçte, olağanüstü hâle yaslanarak inşa edilmek istenen ve genişletilmiş yetkilerle donatılmış başkanlık sistemi için yol temizliği yapılmalıydı ve öyle yapıldı. Onun için, bu sisteme karşı duran, muhalefet yapan, eleştiren kim varsa tutuklandı ya da adli, idari soruşturma dahi yapılmadan, somut ve hukuki delil ileri sürülmeden binlerce insan tamamen Hükûmetin siyasi tasarrufuyla işinden uzaklaştırıldı, ihraç edildi. Tabii, bu arada tutuklananların, ihraç edilenlerin yeri hızla doldurulmaya başlandı, nitekim öyle oldu. Hâkim, savcı, rektör, vali, polis, bunların üst örgütlenmeleriyle benzeri yapılanmalarla devlet-parti bütünleşmesi neredeyse tamamlandı diyebiliriz. Ne yazık ki bu gelişmelerle birlikte hukuksuzluk bir kurala döndü. Bütün bu antidemokratik uygulamalar topluma demokrasi, hatta ileri demokrasi diye yedirilmeye çalışılıyor.

Bir de bugün Türkiye koşullarında söylenecek en tehlikeli şey nedir biliyor musunuz arkadaşlar? "Barış" sözcüğüdür. Korkunç bir taleptir barış istemek. Barış isteyen, sorunların barışçıl ve demokratik yollarla çözülmesini isteyen kim varsa neredeyse vatan haini ilan ediliyor. Olağanüstü hâl süreciyle Hükûmet ısrarla hukuku yok sayarak... Demokrasi derseniz hak getire, barış isteyenler susturuluyor, cezaevleri tıklım tıklım. Partimiz HDP'nin eş genel başkanları ve milletvekili arkadaşlarımız başta olmak üzere, gazeteciler, akademisyenler tutuklandı. Ne yazık ki bu süreç hâlâ devam ediyor, hızlı gözaltı ve tutuklama süreci olağanüstü bir biçimde gelişiyor.

Bütçeden açık görülüyor ki yine adil bir paylaşım yok; emekçi itilmiş bir köşeye kendi hâline, sermaye gözetilmiş, bu çok açık. Yani, hiçbir alanda olmadığı gibi, adil bir paylaşım yok. Savaş ve rant bütçesi gibi bir bütçe olduğunu söylemek çok mümkün. İş güvencesi derseniz yaşanan iş cinayetlerine bir bakmak gerekiyor.

"İnsan Hakları Haftası"ndayız ama insan hakları ihlalleri had safhada. Yalnız iç hukuk değil, uluslararası sözleşmelerden doğan hakları da hiçbir vatandaş ne yazık ki kullanamıyor, hatta dile bile getiremiyor. Örnek çok fazla bu alanda. Yalnızca il, ilçe örgütlerimize yapılan baskınlar, ayrım yapmadan gözaltına alınan yöneticilere şiddet, işkence uygulamaları, kırılıp âdeta yağmalanan il binaları, bunların hepsi çok açık hak ihlalidir.

Kadının adı yok, birey olmaktan kaynaklanan hiçbir hakkı bu bütçede gözetilmedi. Görüşmeler süresince kadınların toplumdaki durumlarını iyileştirecek tek bir söz, tek bir proje duydunuz mu? Biz duymadık açıkçası. Kadın yalnızca aile içine hapsediliyor ve kazanılmış hakları bile yok sayılıyor.

Öyle görünüyor ki uzun bir dönem sürecek olan olağanüstü hâl, kanun hükmünde kararnamelerle askıya alınan Anayasa, yok sayılan hukuk ve bunlardan doğan vatandaşlık hakları ve taleplerin yok sayılmasına karşı, toplumu bir arada tutan kurallar bütününün yok sayılması anlamına gelir ki aslında en tehlikelisi budur çünkü bu durum beraberinde bir daha onarılamayacak bir biçimde toplumsal bir çözülmeyi beraberinde getirir.

Her zaman övünürdük, Türkiye çok renkli mozaikler ülkesi diye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAADET BECEREKLİ (Devamla)- Ne yazık ki giderek görüyoruz ki bu çok renkli mozaik dağıtılıyor. Dağılan mozaikleri bir arada tutmak zorlaşabiliyor. Bizlere düşen, büyük bir sorumlulukla bu çok kültürlülüğü bir arada tutma zeminini yaratmaktır.

Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Becerekli.