| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 11.12.2016 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben arkadaşımın sorusunu sorayım Sayın Bakana: 9 Mart 2016 tarihinden bu yana Sur'da tek bir silah patlamadığı hâlde sokağa çıkma yasağı neden hâlâ devam ediyor, orada neden insanların mağduriyeti her geçen gün, hem de kış şartlarında katbekat katlanıyor? Buna gerçekten yanıt vermenizi istiyoruz. Şu anda Sur'da ikamet eden yüz binlerce insan evlerine gidip orada yaşamayı bekliyor. Bu soruyu Diyarbakır Vekilimiz adına ve HDP adına ben sormak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten bugün sataşma olmaması, alkış olmaması üzerine güne başlamıştık ama maalesef, akşama doğru, yine o uzlaşma zemini kayboldu. Bunu üzüntüyle karşıladığımızı ifade etmek istiyorum. Daha ben kürsüye yürürken iktidar partisi sıralarından "Utanmadan konuşuyorlar." şeklinde en az iki kişinin sesini duydum. İsim veremeyeceğim ama duyduğum için bunu paylaşmak istiyorum. Bizim utanacağımız hiçbir şey yok, bizim alnımız açık, başımız dik -siz de kafanızı sallayın- şu anda meydana gelen ölümlerden, can kayıplarından öncelikle iktidar partisi sorumludur.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Bu dünyanın altı da var, altı! Öyle söylemekle, "Alnım ak." demekle olmuyor, tamam mı? Alnınız ak olamaz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - 40 bin polisle huzur operasyonları yapıp Türkiye'nin her yanında bu operasyonları devam ettiren iktidar partisi hâlâ bu patlamaları engelleyemiyorsa, onların -yani bütün milletvekillerine söylemiyorum, "Utanmıyor." diyen milletvekiline söylüyorum- bunun sorumluluğunu önce kendi üstünde taşıması lazım. Biz muhalefet partisiyiz ve yanlışları söylemek bizim görevimizdir, iktidarı eleştirmektir, doğru yola getirmektir. Ama siz sorumluluk makamındasınız, bunu asla unutmayın.
Değerli arkadaşlar, dışarıdaki hayat ve yaşam Meclisteki gibi devam etmiyor, gerçekten hiçbir yerde böyle devam etmiyor. Biz, burada sayın bakanları bir haftadan fazladır bütçe görüşmelerinde dinliyoruz. Dinleyince, emin olun, sıklıkla şu duyguya kapılıyorum, sıklıkla: Ya, biz başka bir şey mi yaşıyoruz, halüsinasyon mu görüyoruz? Ben Sur'a gidiyorum, sokağa çıkmak yasak mesela; gidiyorum Diyarbakır'da üç adımda bir güvenlik kontrolüne takılıyorum; buraya geliyorum, bütün bakanlar güllük gülistanlık bir Türkiye çiziyor. Ya, vazgeçelim bundan. Gerçeklerle yüzleşmeden asla biz çözüm üretemeyiz. Siyasetin görevi çözüm üretmektir.
Demin bir sayın milletvekili dedi ki: "Oradaki fotoğrafları bırakamazsınız -gerçi kendi grubu da güldü ama ben yine de söyleyeyim- yardım ve yataklık ediyorsunuz." O değerli milletvekili şu andaburada yok. Dün de Sayın İçişleri Bakanı Soylu "Onlar, kendileri gitmeyince -milletvekilleri- devlet, erk olarak gücünü gösterecekti; tabii ki bu olacaktı." diyerek bir sürü tehditle birlikte bu cümleleri sarf etti. O tehditleri gerçekten çok talihsiz buluyoruz. O tehditlere o düzeyde yanıt vermeyi zül kabul ederim.
SALİH CORA (Trabzon) - Senin de bu konuşman talihsiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bir İçişleri Bakanı bir gruba dönerek tehditte bulunuyorsa acizliğin dip noktasındadır.
SALİH CORA (Trabzon) - Laf attınız, sataştınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Onun görevi, bu ülkede huzuru tesis etmektir; onun görevi, milletvekilliği tutuklamalarına "Biz yaptık." demek değildir.
SALİH CORA (Trabzon) -Yargı tutukladı, yargı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Çünkü aynı şekilde Meclis Başkanı da bu kürsüden sanki başsavcıymış gibi, cezaevi müdürüymüş gibi çıkıp Sayın Demirtaş'a yönelik iddiaları...
SALİH CORA (Trabzon) - Bağımsız yargı tutukladı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...altını çizerek söylüyorum, iddiaları okuma gafletinde bulundu.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Siz niye üzerinize alınıyorsunuz? Terörle mücadeleyi anlattı Sayın Bakan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Gelin, hepimiz kendi görevimizi yapalım. Başsavcılar, eğer yüreğiniz yetiyorsa yargıdan elinizi çekin, yargı üzerindeki vesayeti kaldırın. Çünkü, yargı, şu anda bizim üzerimizde vesayet kuruyor; yargı, şu anda Meclis üzerinde vesayet kuruyor. Bu, Türkiye'nin utancıdır. Bir partinin Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ -demin avukatıyla görüştüm- Türkiye Büyük Millet Meclisinin odasının faks numarasını vermek istiyor soru önergeleri için. Not verilmiyor, kâğıt verilmiyor, koluna yazmak istiyor, koluna. "Ben gidip önergeleri faksa yazacağım." diyor değerli arkadaşlar, koluna yazı yazmasına izin verilmiyor, belgesi burada. SEGBİS'te avukat gidiyor, kapıda saatlerce bekliyor, SEGBİS'te avukatın girmesine izin verilmiyor, tek başına tutuluyor. Bunu "ağlamak" diye nitelendirdi, hiç kimse bizim ağladığımızı görmeyecek. Bunu merak etmeyin, biz ağlamayız. Biz demokratik bir yaşam için mücadele ediyoruz.
SALİH CORA (Trabzon) - Daha çok hesap vereceksiniz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Biz, halkın taleplerini ve düşüncelerini bu Meclise getirmek için seçildik.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - O şehitler halk değil mi, şehitlerin annesi halk değil mi? Onlar için de savunun, onlar için de savunun artık.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bu nedenle hepimizin, hepinizin görevi bu demokratik yaşama sahip çıkmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Oradan aralıksız sataşmak da değildir. Birbirimizi dinlemezsek hiçbir şey anlamayız.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.