GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:37
Tarih:11.12.2016

CHP GRUBU ADINA GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) -Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Dün akşam İstanbul'daki patlamada şehit olan vatandaşlarımıza, şehit olan polislerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum, terörü lanetliyorum, ulusumuzun başı sağ olsun diyorum.

Bir ülke düşünün değerli milletvekilleri, ekonomi çöküyor; ülkenin her yerinde bombalar patlıyor, dağ gibi yiğitlerimiz şehit oluyor; hemen hemen her kurumda yolsuzluk, rüşvet almış başını gidiyor; ülkenin her yerinde halk tedirgin; bazı kentleri hiç koruyamamışız, vilayetleri olduğu gibi taşımışız; gençlik umutsuz, insanlarımız işsiz; kadınlarımız, çocuklarımız sapıklardan korunamıyor ve Hükûmetimiz sürekli kandırılıyor.

Yine, bir heves peşindesiniz, tekrar uyaralım, birileri sizi kandırıyor olabilir. Evde birileri huzursuzluk çıkarıyor diye, karı koca kavgası var diye evin yıkıldığı nerede görülmüş? Meclise, parlamenter sisteme sahip çıkacağız, sahip çıkmalıyız, siz de sahip çıkmalısınız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesinde biz kent kimliğinin korunmasını, nitelikli yapı stokunun olmasını, teknolojinin insanın hizmetinde olmasını, karbon salımı sıfır yapıların olmasını, gri suyun arıtılarak kullanılmasını, insanın ve komşuluk ilişkilerinin gözetildiğini, engellilerin, çocukların sağlıkla yaşayabileceği bir vizyonun ve bir kent anlayışının olmasını beklerdik ama ne mümkün! Bir torba yasayla bir gece Meclisten bir düzenleme geçirdiniz, ünlü 80'inci madde, hatırlıyor musunuz; onunla ne geldi ülkemize biliyor musunuz? Hazine arazilerini yandaş firmalara bedelsiz peşkeş çekebiliyorsunuz. Çevre etki değerlendirme raporu -ÇED raporu- aramıyorsunuz. Doğayı daha rahat talan etsinler diye gümrük vergisinden, stopaj vergisinden, sigorta primlerinden muaflar; üstüne üstlük bir de enerji desteği sağlıyorsunuz.

Ormanlar, meralar, kıyılar, tarım alanları, tarihî ve kültür varlıklarının bulunduğu alanlar proje bazlı yatırım alanları olabiliyor. Doğayı metalaştıran, sermayeye talanın önünü açan bu yasalardan bir an önce vazgeçiniz. Bazı firmalara kişiye özel, ayrıcalıklı imar planı yapıldı; düşünün, İstanbul'u düşünün, Ankara'yı düşünün, bir yerde 5 katlı bina var, yanında 55 katlı bina var.

Kuzey Ormanlarının yok edildiği, insanların nefes alamadığı, siyanürle altın aramalarının yapıldığı, üçüncü köprü bağlantı yolarının tamamının inşaata açıldığı, ormanın üzerine üçüncü havaalanının yapıldığı ülkemizde; termik santraller, nükleer enerji santralleri bir an önce son bulmalıdır. Su ve çevre sorunları çözülmelidir.

Ülkemizin işçisinin, emeklisinin, öğretmeninin, öğrencisinin, esnafının, ev kadınının ve asgari ücretlisinin ekonomik sorunları vardır; görüyoruz ki siz bu sorunları doğal, tarihî değerleri satarak aşmayı düşünüyorsunuz. Peki, soruyoruz: Ya satacak bir şey kalmazsa, o zaman ne yapacaksınız?

Son beş yılda "tahsis" adı altında 130 bin futbol sahası kadar orman alanı kaybedilmiştir. Son on yılda 400 bin maden ruhsatı verilmiştir, yazık ki Türkiye'nin bir çevre politikası yoktur. Bugün kestiği ağaçların yerine fidan dikerek yaptığı kıyımı legalleştirmeye çalışan zihniyet, bir ağacın yarattığı habitattan habersizdir.

Rantı yüksek olan şehir merkezlerini TOKİ eliyle yandaş firmalara vermekte, bazen de kamulaştırma, acele kamulaştırma yapmaktadır. Mesela, Gaziosmanpaşa'da kentsel dönüşümde vatandaş davayı kazandı, Bakanlık yasayı değiştirdi, sonra da sunum yaptı hiç utanmadan, dedi ki: "Gaziosmanpaşa'daki kentsel dönüşümün önündeki yasal engeli kaldırdık." Bu, en basit tabiriyle ayıptır.

TOKİ'yle ilgili bir önerimiz var. TOKİ bu kadar çok konut yapıyor, en azından yaptığı konutun yüzde 10'u kadar yurt yapsın; okul öncesi eğitim için, bütün çocuklarımız için, engelliler için binalar yapsın. Sizin ayakkabı kutularınız gibi kutu kutu binalar yapmasın; ekolojik, çevreye duyarlı, insanların gelecek ihtiyacını da karşılayan binalar yapsın; nefes alınabilen fiziksel çevreler yaratsın. Diyorsanız ki "TOKİ bu işi yapamıyor." TOKİ Başkanı evinde otursun, maaşını 3 katına çıkaralım, yeter ki kentlerimiz daha fazla katledilmesin.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet kimdir? Hükûmet nedir? Yeşile, doğaya sahip çıkan mıdır, talan eden midir? Yeşil Yol projeleriyle yaylalarımızı yok eden midir, milletin faydasını düşünen midir? Yoksa, çocukları cemaat yurtlarında tecavüze, yanarak ölüme mahkûm eden midir? Kimdir, nedir hükûmet? Aynı gün 6 milyon liraya Aladağ'da müftülük binası açtınız, çocuklara yurt binası açmadınız. İki cihanda iki elimiz yakanızdadır bilesiniz. Bu bütçeleri niye yapıyorsunuz, kim için yapıyorsunuz, bu Hükûmet niye var?

İstanbul'da ve Türkiye'de yapılan bu yağmaların hepsinin karşısındayız. "Enerji ihtiyacımız var." söylemi altında insanlarımızı kanserden öldürmenizin karşısındayız. Fransa'da Çevre Bakanı açıklama yapıyor, "1.000 kilometre yol yapacağım önümüzdeki dönemde, 'fotovoltaik' piller döşeyeceğim, bu da enerji ihtiyacımızı karşılayacak." diyor. Bizim Sayın Çevre Bakanımız açıklama yapıyor, diyor ki: "Put yapmışsınız çevreyi! Sermayenin önünü açacağım, sahiller de bize ait zaten 100 metreye kadar, orada da yapılaşmaya izin vereceğim." İşte farkımız bu.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, çocuk tecavüzlerini konuşuyoruz, ölen çocukları konuşuyoruz, yanan çocukları konuşuyoruz; çocuklarla ilgili bilimi, sanatı konuşabiliyor muyuz? 23 milyon çocuk var ülkemizde, 2 metrekare oyun oynayacakları yeri yok çocuklarımızın. Piyasa değerinin işgali altında insani ilişkilerinden ve vicdanından koparılmış bir anlayışa karşı mahallelerimiz, anılarımız, yaşam alanlarımız, elimizden alınmaya çalışılan tüm kamusal alanlarımız için, Haydarpaşa için, Haliç için, Gezi Parkı için, Yunanistan işgalindeki on sekiz adamız için, kültürel değerlerimiz için, ormanlarımız, su havzalarımız, tarım arazilerimiz ve bostanlarımız için, üç ağaç için, yok edilmeye çalışılan mahallelerimiz için, konut hakkı, komşuluk hakkı için, yaşam hakkı için, her inançtan her ideolojiden, her siyasi görüşten insanlarımızı bu anlayışın karşısında olmaya davet ediyoruz. Tüketim ve tüketicilik değerlerini önceleyen kocaman bir alışveriş merkezine dönüştürülmüş bir ekonomi anlayışıyla hazırlanan bu bütçeye elbette "Hayır." diyoruz.

Hangisini sayayım? Katlettiğiniz doğamız, tarihimiz ve kültürümüz ortada. "Ecdat yadigârı" söylemiyle otorite ve rant sevdası için tarih ve kültür düşmanlığı tam da böyle yapılıyor. Yarın sorarlar adama, şairin de dediği gibi "İnsan olan vatanını satar mı?/ Suyun içip ekmeğini yediniz./ Dünyada vatandan aziz şey var mı?/ Beyler bu vatana nasıl kıydınız?/ Günü gelir çarh düzüne çevrilir,/ Günü gelir hesabınız görülür./ Günü gelir sualiniz sorulur./ Beyler bu vatana nasıl kıydınız?"

Biz yaşanabilir bir Türkiye mümkün diyoruz, bu yaşamı var etmek için hayatımızı ortaya koyuyoruz, sizi de davet ediyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.