| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 10.12.2016 |
CHP GRUBU ADINA ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün doksan dört yıllık cumhuriyet tarihimizin değiştirilmesi için resmen Meclise, Anayasa Komisyonuna önerge geliyor. Bugün AKP, CHP, MHP, HDP; bütün bu siyasi partileri bir kenara bırakalım. Bugün bu rejim değişikliğiyle ilgili kimin karar verdiğine bakalım: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. On dört yıl önce iktidara geldiğinde PKK teröründen bir yıl içinde sadece 3 şehit verilmişti; 2016, PKK teröründen 750 şehit verildi bir yıl içinde. Onun emriyle çözüm sürecine gittik Türkiye'de. Onun emriyle kaymakamlar, valiler kazılan hendekleri, tünelleri görmezden geldiler. Onun emriyle askerler kışlalara kapatıldı, teröristlere dokunulmadı. Onun emriyle Habur Sınır Kapısı'nda, hâkim ve savcıların gözü önünde PKK'lı teröristler davul zurna eşliğinde Türkiye'ye sokuldular. Şimdi, o teröristler evlatlarımızı şehit ediyorlar.
Aynı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan PKK'yla savaşan Genelkurmay Başkanımızı, Fetullah'la mücadele eden askerlerimizi, yazarları, gazetecileri, öğrencileri, yurtsever insanlarımızı cemaatin savcılarına teslim etti; Silivri'de müebbet hapse mahkûm etti. Erdoğan, o günün meşhur savcısı Zekeriya Öz'ün arkasındaydı; şimdi, peşine düştü. O süreçte mahkûm ettirdiği generallerin yerine cemaatin generallerini getirdi. En kanlı darbe girişiminin zeminini kendisi yarattı. Bu yüzden 250 kişiyi şehit verdik. Kentlerde bombalar patladı, bir buçuk yılda 17 canlı bomba nedeniyle 300 şehit verdik.
Suriye terörünü kim kendi elleriyle ülkemize çekti? Bodrum'da ağırlanan "kardeş Esad", daha sonra "terörist Esed" oldu. Bir yıl önce "Ey Putin!" diye kafa tuttuğu Rusya liderinden daha sonra özür diledi. Suriye sınırından düşürülen Rus uçağı için "Emri ben verdim." diye efelendi, daha sonra yıl dönümünde 3 askerimiz şehit düştüğünde ağzını bıçak dahi açmadı. El Nusra terörist örgütü, Putin rica edince terörist örgütü olmadı ama tüm dünyanın gözü önünde o terör örgütüne, El Nusra'ya hamilik ettiğini tüm dünya Türkiye'den, onun ağzından öğrendi.
Davos'ta "..."(x) dedi, Mavi Marmara için "Hesap soracağım." dedi; daha sonra yine hiçbir şey olmamış gibi İsrail'in ayağına gitti. Mavi Marmara'da ölen insanlarımız karşılığında 20 milyon liralık lütuf parasını kabul etti. Karşısında ağlayan, feryat eden ailelerin karşısına geçip "Bana mı sordunuz da gittiniz?" dedi. Ne Gazze'de ambargo kalktı ne kendisi Gazze'ye gidebildi.
Orta Doğu'da dostumuz kalmadı. Avrupa'da Avusturya düşman, Almanya düşman, Hollanda düşman, Yunanistan düşman, bütün Avrupa Birliği düşman. Biz sözde NATO üyesiydik, şimdi Şanghay'a yani Rusya'nın emrine girmeye çalışıyoruz.
Dünyada itibarımız kalmadı; PKK'nın itibarı var, PYD'nin itibarı var, peşmergenin itibarı var, YPG'nin itibarı var, Esad'ın bile itibarı var ama Türkiye'nin itibarı yok. Türkiye'nin elinde avucunda hiçbir şey kalmadı.
İktidara geldiği günden bu yana on dört yıl içinde PETKİM'i, TÜPRAŞ'ı, TEKEL'i, SEKA'yı, Sümer Holding'i, ETİ Holding'i, şeker fabrikalarını, kamu bankalarını, termik santralleri, akarsu santrallerini, madenleri ve limanlarımızın hepsini sattı. Devletin borcu 240 milyar liradan 680 milyar liraya çıktı. Dolar 1,5 liradan 3,5 liraya çıktı. Sıra vatandaşın yastığının altındaki dolara geldi. Herkes "Yatak odalarındaki, ayakkabı kutularındaki doların hesabı sorulacak." derken milleti yastığın altındaki dolara mahkûm etti.
Bugün yaşadığımız siyasi bunalımın, ekonomik bunalımın, toplumsal bunalımın, istikrarsızlığın acılarının sorumlusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. (CHP sıralarından alkışlar) Kendisi bin odalı sarayında otururken millete sesleniyor: "Yalnızım, beni başkan yapın." diyor. Ülkede yüzlerce şehidimiz varken, Suriye batağına saplanmışken, Avrupa'da ve dünyada itibarımız bitmişken, işsizlik, yoksulluk almış başını gidiyorken o bin odalı sarayında "Ben yalnızım, beni başkan yapın." diyor. Doksan dört yıllık cumhuriyet tarihini değiştirmek istiyor.
Şimdi, soruyorum: Ülkemin güzel insanları, değerli milletvekilleri; Irak'ta Saddam sarayına böyle tutunmuştu, Libya'da Kaddafi böyle tutunmuştu. Bir gün dünyanın emperyalist ülkeleri, ABD gibi, tıpkı Orta Doğu'da yaptıkları gibi Türkiye'ye demokrasi getirmek için, bu ülkeyi dörde beşe bölmek için o kaçak saraya girerlerse ve Türkiye'ye girerlerse ve Suriyeli vatandaşlar gibi bizler de Akdeniz'in karanlık sularında kendimize vatan aramaya başlarsak yazık değil mi Türkiye'ye, yazık değil mi çocuklarımıza, yazık değil mi cumhuriyete?
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)