GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 4'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:35
Tarih:09.12.2016

CHP GRUBU ADINA İLHAN CİHANER (İstanbul) - Umarım hak ederim alkışları.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bütçenin etkilediği tüm yargı emekçilerini saygıyla selamlıyorum.

Sanırım, HSYK yaşadığımız sürecin en kritik kurumu. Yani, o kadar ki şu anda iktidarı gerçek gücüyle gerçekten kullanan asıl kurum HSYK desek yeridir. Eğer biz bu konuşmayı 2010 yılı öncesinde yapıyor olsaydık muhtemeldir ki HSYK'daki bakanın ve müsteşarın varlığının yargı bağımsızlığını, tarafsızlığını nasıl etkilediğini falan konuşuyor olacaktık ya da hâkim, savcıların HSYK'yı seçme haklarının bulunup bulunmadığını nasıl etkilediğini konuşacaktık. Ancak, Türkiye'de başka bir şeyler oldu, başka bir şeyler yaşandı. HSYK'nın bu yapısal, tarihsel ve geleneksel sorunlarıyla ilgili olarak sadece şunu söylemek istiyorum: Her ülkenin deneyimleri tarihsel biricikliğe sahiptir. Her ülke o tarihsel yaşanmışlıklar üzerine çözüm üretmek zorundadır. HSYK'nın bu hâliyle, mevcut yöntemle seçilmesi yönteminden süratle vazgeçilmesi gerekir. Aksi takdirde, yargı iktidarının bu şekilde kullanılması ülkeyi topyekûn bir yıkıma götürecektir.

Bugün sürekli dillendirildi, yargıya olan güvenin neredeyse tek rakamlara inmiş olması bunun zaten en büyük göstergelerinden biridir. Hele hele HSYK'nın evrensel yargıçlık kriterleri dışında etnisite, dünya görüşü ve siyasi görüş gibi kriterlere göre Adalet Bakanlığının da bileşenlerinden biri olduğu bir dernek tarafından yönetilmesi, oluşturulması ve tüm yargı sisteminin bunlar tarafından domine edilmesi sürdürülebilir bir durum değildir. Belki de 15 Temmuz öncesinde yaşanan hukuk cehennemi sürecinde kısa süreli olarak anlaşılabilir olarak görülse de sürdürülebilir bir yapı değildir. Nitekim, HSYK'nın Avrupa yargı kurulları ağındaki gözlemci statüsünün askıya alınmasının da tam da bu konuda uyarıcı bir ön işaret olarak ele alınması gerekir. Bu kısa sürede, yapısal ve geleneksel sorunları sadece HSYK üyelerinin seçilme yöntemine değinerek kapatmak istiyorum.

Bunun dışında, asıl önemli sorun, Türkiye'nin 15 Temmuz öncesinde yargıdaki Fetullahçı yapılanma tarafından yaşatılan hukuk cehennemi ve 15 Temmuz sonrasında, "Bununla mücadele ediliyor." iddiasıyla yaşananlar. 2014 HSYK seçimleri sonrasında oluşan HSYK, önceliği yargıdaki bu Fetullahçı yapılanmayla mücadeleye verdi. Bu, stratejik olarak doğru ve anlaşılabilir bir karardı. Ancak, hemen sonrasında, özellikle 15 Temmuz sonrasında ilan edilen olağanüstü hâl ve bu tarz bir mücadeleye -zorunlu olarak destek olması gereken- siyasi desteğin iktidar tarafından sunulmuş olmasının bir yan etkisi ya da doğrudan doğruya, AKP'nin bunu bir olağanüstü hâl fırsatçılığına çevirmesi nedeniyle son zamanlarda çok ciddi sorunlar yaşadık. Bu sorunların en büyüğü, yargının gündeminin, yargının pratiğinin doğrudan doğruya, iktidarın gündemiyle, pratiğiyle örtüşmüş olması. Bunun en çarpıcı örneği de yargı bileşenlerinin daha önceden iktidar tarafından hedef gösterilen kişilere, gruplara yönelik uygulamalarıdır. Birisi, biliyorsunuz, milletvekillerinin ve parti eş genel başkanlarının tutuklanması. Bu, daha önceden işaret edilmişti ve yargı bunu neredeyse bir emir telakki etti. Benzer şekilde, bazı gazeteci ve aydınların, düşünürlerin de tutuklanması bu çerçevede değerlendirilebilir. Bu hukuksuzluğa derhâl son verilmesi gerekir.

Buna karşın, yargının, özellikle ceza yargısının zorunlu olarak soruşturması gereken, örneğin, Babek Zencani'nin "Türkiye'de 8,5 milyar dolar rüşvet dağıttım." şeklindeki açıklamasının bugüne kadar yargı tarafından ciddiye alınıp soruşturma konusu edilmemiş olması da bu iktidar ile yargının gündeminin bir şekilde örtüştüğünün çok net bir göstergesidir. Bugüne kadar açığa alınan hâkim, savcı, ihraç edilen hâkim, savcı 4 bine yaklaştı. Bu açığa alınmalar ve ihraçlardaki kriterlerin en önemli sorunlu tarafı, genellikle 2014 seçimleri sırasındaki tutumların belirleyici olmuş olması.

Bunun dışında, idari tedbirler ile kriminal tedbirlerin yani ihraç, açığa alma gibi tedbirler ile tutuklama, el koyma gibi tedbirlerin birbirlerinden ayırt edilmemiş olması da çok büyük haksızlıklara, hukuksuzluklara yol açabiliyor.

Gene, bu süreçte yargının üzerindeki yükün azaltılması tartışılıyorken -belki de yük getirecek ama- olmazsa olmaz bir durum da Fetullahçı yapılanmanın yargı pratiği sırasında yaşanan haksızlıkları giderecek bir komisyonun mutlaka hayata geçirilmesi gerekir. Popüler davalarda seslerini duyuranlar bu telafi mekanizmasıyla bu haklarını elde edebiliyorken seslerini duyuramayan yurttaşların bu haksızlıklara hâlâ maruz kaldıkları bir gerçektir. Gene, Fetullahçı yargı sürecinin yaşattığı birtakım gölge düşmüş olguların da bir an önce açıklığa kavuşturulması gerekir, işte, Suruç'taki polis memurlarının katledilmesi, Paris cinayetleri gibi. Bunların en önemlisi de genel siyasi yaklaşıma olan etkilerinin de değerlendirilmesi gerekir.

Ben buradan bir dönem büyük bir onurla taşıdığım eski bir Cumhuriyet Savcısı sıfatımla bir çağrı yapmak istiyorum. Hâkimlerin, savcıların cesaretle hareket etmeleri gerekir. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İLHAN CİHANER (Devamla) - Özellikle olağanüstü hâl dönemlerinde hâkimlerin, savcıların pratiği insanların onuru demektir, yaşam hakkı demektir, insanların vicdanı demektir. Eğer, cesaret sadece büyük isimlerin tutuklanmasına indirgenirse buradan tam tersi, bir haksızlık, hukuksuzluk ortaya çıkar. Unutmayalım ki Türkiye'yi 15 Temmuza getiren süreçte asıl sorun yargının yapması gereken referans rolünü yerine getirememesinden kaynaklanmıştır, bugün de benzer bir süreç yaşıyoruz.

Sürem doldu ama çok önemli gördüğüm bir sorunu buradan Bakana hatırlatmak istiyorum.

Sayın Bakan, Ankara'da Müjgan Ekin, kırk sekiz gündür kendisinden haber alınamıyor, Diyarbakır'da da Taşkın Yasak isimli bir yurttaşımız, bir haftadır kendisinden haber alınamıyor. Gözaltında olmadıkları yolunda bilgi verdi Emniyet mensupları ve yargı mensupları. Bu yurttaşlarımızın akıbetinin bir an önce bulunması için sizi de göreve davet ediyorum.

Teşekkür ederim, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Cihaner.