GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:34
Tarih:08.12.2016

HDP GRUBU ADINA BESİME KONCA (Siirt) - Sayın Başkan, kürsüde söz hakkımı keserek ara vermenizin İç Tüzük'ün 66'ncı maddesine göre doğru olmadığını düşünüyorum.

Ben konuşmama başlarken, "Eş Genel Başkanımız burada olsaydı söz hakkını kullanacaktı ve konuşacaktı." diye açıklama da yaptım. Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş'a dair de bu değerlendirmeyi yaparak konuşmasını yayınladık.

Şimdi, mevcut yasamada dokunulmazlığı hâlen süren arkadaşlarımızdır, eş genel başkanlarımızdır ve milletvekili arkadaşlarımızdır. Buna rağmen, konuşmalarda da şunu dile getiren, "Aslında onların içerde olmaması gerekiyor." diyen, ama aynı zamanda bir dakikalık bütçeye dair konuşmasını, grup toplantımızda yaptığı konuşmayı dinlemeye tahammül etmeyen bir zihniyet kabul edilebilir bir zihniyet değil.

Biz, arkadaşlarımız burada bulunana kadar, burada yasama faaliyetlerini yürütene kadar arkadaşlarımızı gündemde tutacağız, sesiyle de olsa, fotoğraflarıyla da olsa arkadaşlarımız aramızda olacak, bu kürsülerde olacaklar. Bunu kabul etmek zorundasınız.

(Hatibin tablet bilgisayardan bir ses kaydı dinletmesi)

AHMET UZER (Gaziantep) - Var mı böyle bir şey ya!

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) - Böyle bir usul yok Sayın Başkan.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, yarın ben de bir film getireceğim, burada film izlettireceğim.

BAŞKAN - Sayın Konca, lütfen konuşmanıza devam ediniz efendim.

BESİME KONCA (Devamla) - Zaten bitiyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Konudan uzaklaşmıştır Sayın Başkan, İç Tüzük'e göre hareket etmesi lazım, bütçe hakkında konuşması gerekiyor.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Oturun yerinize ya!

BAŞKAN - Sayın Konca, lütfen konuşmanıza devam ediniz.

BESİME KONCA (Devamla) - Evet, Eş Başkanımızın konuşması bitti ve bu Parlamento demokratik olacaksa bunları dinlemek zorundadır.

Şimdi, ben Maden ve Tetkik Arama Genel Müdürlüğünün bütçesi hakkında söz hakkı aldım. 4 Aralık, Dünya Madenciler Günü'ydü ve 4 Aralıkta Siirt Şirvan'da gerçekleşen maden cinayetinde 16 kişi yaşamını yitirdi, 2 kişi hâlâ göçük altında, çıkarılmamış ve üstünden yirmi üç gün geçti.

Maden tetkik arama iş alanı, Türkiye'de en ağır çalışma koşulları olan iş koludur. Şirvan'da gerçekleşen iş cinayetlerini bu Hükûmet Allah'ın takdiri olarak değerlendirdi ve yağmura bağladı. Hiçbir iş alanı, hiçbir iş cinayeti, hiçbir kaza ne Allah'ın takdiridir ne de yağmurdan kaynaklıdır. Bu alanlardaki tedbirleri, bunun bağlı olduğu bakanlıklar almak zorundadır. Şirvan'da gerçekleşen işçi cinayetinde, maden işçi cinayetinde tedbir alınmadığı gibi, dört yıl önce Maraş'ın Afşin-Elbistan maden ocağında suçlu olanlara Şirvan'da yetki verildi ve görevlendirildiler. Orada da 9 kişi hâlâ göçük altındadır ve o iş ocağı o insanlara mezar olmuştur. Afşin-Elbistan göçüğünde yaşanan cinayetin geçen aylarda 21'inci mahkemesi görüldü, dört yıldır bu mahkeme devam ediyor ve hâlen netleşmiş, sorumlusunun kim olduğu açığa çıkarılmış değil ve oradan sorumlu olanlar Şirvan'da maden çalıştırıyor. İşte, onun için, eğer doğru bir bütçe oluşturacaksak bu yolsuzlukları, bu hukuksuzlukları, bu rantı tartışmak zorundayız dedik.

2002 Kasımından 2016 Kasımına kadar AKP hükûmetleri döneminde 18.287 insan iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş, 18.287. Bu iş cinayetlerinin, bu kadar işte katledilen insanların hesabını... O süreçlerde kim hükûmetse ya onurlu davranır istifa eder -hangi bakanlıklara, hangi yetkililere, müdürlüklere bağlıysa- ya da yargılanır, yargı karşısında bunun hesabını verir fakat bunların hiçbiri gerçekleşmemiştir. Biz bugün 15 Temmuz darbe girişiminde katledilen 260 kişiyi her gün anıyoruz ve her zaman anmalıyız. Bunun bir darbe, bunun bir cinayet olduğunu söylüyorsak... Hükûmetin denetiminde çalıştırılan hangi iş kolu, hangi emek kolu olursa olsun eğer bu Hükûmetin denetiminde insanlar can veriyorsa, insanlar cinayete kurban gidiyorsa bu Hükûmet o cinayetlerin sorumlusudur, o katliamların sorumlusudur, bunun hesabını vermek zorundadır.

Şimdi, Türkiye iş cinayetlerinde Avrupa'da 1'inci sıradadır, dünyada da 3'üncü sıradadır. Kaldı ki bunlar da farklı biçimlerde sivil toplum kurumlarının yaptığı istatistikler ve açıkladığı rakamlardır. Esnek çalışma koşulları, yine son çıkarılan kölelik yasası, yine kayıt dışı işçi çalıştırma durumunu da göz önünde bulundurursak bu rakamların, bu cinayetlerin ve uygun olmayan koşullarda çalışmanın ne kadar suç olduğu ve ne kadar yaygın olduğu çok daha fazla açığa çıkacak bir durumdur.

4 Aralık Dünya Madenciler Günü vesilesiyle katledilen bu 18.287 işçiyi de rahmetle, saygıyla anıyorum ve hâlen çıkarılmayan, göçük altında olan canların da bir an önce çıkarılması gerektiğini belirtiyoruz ve bu, Hükûmetin sorumluluğudur.

Biz bu on dört yıla da değinmeden, son on bir ayın içinde de 1.816 işçi -daha bir yıl olmamış- hayatını kaybetmiş ve bunların hiçbirinin failiyle ilgili bugüne kadar açığa çıkarılmış ya da mahkeme edilmiş, sorgulanmış, netleşmiş bir durum da söz konusu değil.

Onun için oluşturulan bütçelerin ranta gideceği, oluşturulan bütçelerin sermayeyi korumaya gideceği, oluşturulan bütçenin yer altını, yer üstünü, doğayı, coğrafyayı katletme bütçesi olduğu açıktır ve ortadır, daha Ermenek ortadadır, daha Soma ortadadır -belirttiğimiz gibi- daha Şirvan ortadadır, daha Elbistan, Afşin cinayeti ortadadır ve hiçbir yetkili bunlara dair sorumluluğunu, hesabını vermemiştir.

Siyaseten de AKP gerçekliğinin bütçelerle, ekonomilerle rakamlar açıklayarak ne kadar iyi siyaset yaptığı açığa çıkmayacaktır. Siz bu rakamları rant için açıklıyorsunuz, bu rakamları Türkiye'nin yükselmesi, büyümesi için yapmıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Konca, bir dakika ek süre veriyorum size.

BESİME KONCA (Devamla) - Başbakan Rusya'da açıkladı, dedi ki: "Ben uluslararası ilişkileri, sosyal bilimleri bilmem, ben yol yaparım, ben köprü yaparım, başka işler yaparım." Evet, AKP aslında bina yapmayı iyi bilir ama AKP şunu da bilsin: Binanın temeli sağlam değilse bina sağlam olmaz. AKP her gün deprem olduğunda sarsılacak ve yıkılacak bir parti kaygısı, korkusuyla yaşıyor. AKP'nin kuruluşu da çürüktür. Millî görüş gömleğini giyerken... Keşke zamanım olsaydı ESAM Türkiye konferansları, rahmetli merhum Erbakan'ın yaptığı ESAM Türkiye konferanslarının 3'üncüsünü de burada dinletebilseydim. AKP neyle açığa çıktı, nasıl parti oldu?

OKTAY ÇANAK (Ordu) - Ona millet karar veriyor, millet!

BESİME KONCA (Devamla) - Millî görüş gömleğini çıkarırken hangi gömleği giydi? Bir hocaya sırtını dönerken hangi hocaya sırtını dayadı?

ABDULKADİR YÜKSEL (Gaziantep) - Sen kendi gömleğine bak, kendi gömleğine!

BESİME KONCA (Devamla) - Hangi hocanın dualarıyla, paralarıyla, kadrolarıyla parti oldu? 7 Haziran darbesini nasıl gerçekleştirdiler?

HAMZA DAĞ (İzmir) - Size Erbakan'ı övdürdük ya o kürsüden, Erbakan'ı övüyorsunuz ya yeter bize bu, bu bize yeter!

BESİME KONCA (Devamla) - 1 Kasımda Davutoğlu Hükûmetini nasıl götürdü?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BESİME KONCA (Devamla) - 4 Kasımda nasıl siyasi bir darbe yaptı? Bunların hepsi sizin deprem gerçekliğinizdir, bir siyasi depremi siz de yaşayacaksınız. (HDP sıralarından alkışlar)