GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:34
Tarih:08.12.2016

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA MİT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı bütçe görüşmeleri kapsamında Bor Enstitüsü ve MTA hakkında Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini sizlere aktarmak üzere söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 2017 yılı bütçesini tartıştığımız toplantılarımız, esasen, Hükûmetin gelecekle alakalı olarak, vatandaşlarımızın ekonomik ve sosyal durumlarının nasıl ve ne olacağına ilişkin hazırladığı sosyal sözleşmenin yasama tarafından tasdikine yöneliktir. Siyaset kurumunun böylesine önemli bir konuda inisiyatif alması hem sorumluluk ve hem de anayasal zorunluluktur. Hükûmetin getirdiği tasarılar içinde Meclisçe kabul edilmediği takdirde Hükûmetin düşmesine yol açan yegâne kanun tasarısı olan bütçe kanun tasarısı, Anayasa'mızda yasama organına verilen bütçe hakkının ifadesidir.

Değerli milletvekilleri, geleceği inşa edecek olan bütçe, esasen, siyasetin temel hedefi olan geleceğin tasarlanması ve bu tasarının hayata geçirilmesi için Hükûmetin görevlendirilmesidir. Siyasetin konusu, geleceği inşa etmektir. Gelecek tasavvuru, mutlaka birtakım kabul ve anlayışlara dayanmaktadır. İşte bu kabul ve anlayışlardaki rasyonel veya irrasyonel değerlendirmeler, siyasetin istikametini, tasarımın gerçekliliğini belirlemektedir. Siyaset bu manada topluma, tarihe, coğrafyaya ve dünyanın hâl ve gidişine uyma mecburiyetindedir.

İrrasyonel peşin hükümler, muhayyel cemiyet birimleri ve ütopyanın beslediği zihnî kayma ve karışıklıklar, sürüklendiği günübirlik söylemler, siyaset kurumunun iflası anlamına gelecektir. Bu durumun yol açtığı tahribatın maddi zararları bir tarafa, toplum hayatını atomize etmesi, zihnî yarılmalar ve varlık sebebinin dahi tartışılması kaçınılmaz sonuç olarak karşımıza çıkacaktır. Tehlikeli olarak gördüğümüz bu kabîl yapılanmaların, ortaklıkların, siyaset kurumunu etkisi altına aldığı acı bir şekilde tecrübe edilmiştir. Militan, silahlı kült yapılanmaların, devleti tamamen ele geçirmesi maksadıyla darbe yapmaya cesaret edebildiği bir siyasi atmosferi yaşamaktayız.

Değerli milletvekilleri, Türk tarihinin en önemli projelerinden birisi cumhuriyetin temeli olan millî egemenliğin, her ne isimle olursa olsun kült yapıların egemenliği hâline dönüştürülmesi asla kabul edilemez. Bu durum, tarihin, toplumun, coğrafyanın ve dünyanın hâl ve gidişinin belirlediği siyasetin rasyonel istikametinden uzaklaşmaktır. Son dönemlerde, Osmanlı Devleti'nin ve devamı olarak cumhuriyetin siyasi istikamet olarak belirlediği ve kabul ettiği milletleşme sürecini akamete uğratacaktır. Bu kabîl yapılanma ve ideolojik sapmalar, milletleşme sürecine olduğu kadar, devletleşme sürecine de zarar verecektir.

Değerli milletvekilleri, iç siyasi gelişmelerin cinnet devri geçirdiği çok yakın geçmişimiz ve hâlen yaşamakta olduğumuz siyasi gelişmeler, gelecek tasavvurumuzu temellendirdiğimiz beşerî sermayemizi beyhudeliğe itmektedir. Bir nesil, vatanından, milletinden, devletinden kopartılmış, başka mecraların aparatı olmuştur. Bu kaybın meydana getirdiği zararın ölçülmesi çok zordur. En büyük yatırımın insana yapılan yatırım olduğu tartışma götürmez bir gerçektir.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün üç yılda bir yayınladığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı Raporu'na göre, 64 ülke içerisinde Türkiye'nin matematikte 45'inci, okumada 37'nci ve bilim dalında ise 41'inci sırada yer alması, ülkemizin geleceği hakkında endişe yaratmaktadır. Tarihî ve tabii mecrasından uzak hülyaların beslediği bir kısım izahı güç düşünce sahiplerinin yönetimine terk edilen nesiller kaybedilmiştir. Siyasetin bir istikamet üzerine inşa edeceği geleceğin berhava edildiği, ne yazık ki bu raporla, acı bir şekilde, kafalara vururcasına ortaya konulmaktadır.

Değerli milletvekilleri, yalnız olmadığımız, başkalarıyla birlikte yaşadığımız dünya gerçekleriyle örtüşmeyen, yukarıdaki anlayışlardan beslenen dış politika öncelikleri yanlış ve yanıltıcıdır. Bu öncelikler, dünya ölçeğinde idealize edilmiş hayalci yapılanmaların reel politikle çatışmasının etkileri altında uygulamaya konulmaktadır. Tahayyül ve etkileşimlerin çatışmasından doğan dış politik tercihlerin doğurduğu yalpalama ve savrulmalar palyatif çözümleri dayatmaktadır.

Uluslararası ilişkilerde istikrar ve güven, bir ülkenin millî güvenlik sorunudur. Dış politikanın millî güç kaynaklarına dayanılarak oluşturulması, bölgemizde ve dünyada güven ve istikrarın tesisinde temel argümandır. Millî güç kaynaklarına dayanan dış politikanın öngörülebilir prensiplere sahip olması, güven ve istikrarın kurumsallaşmasıdır. Bugün finans sektöründeki aşırı dalgalanmalarda ülkemizin emsallerine nazaran negatif ayrışması, siyaset kurumuna içte ve dışta güvensizliğin sonucudur.

Milletin mukadderatını alakadar eden konularda rey sahibi olanların, müsebbibi oldukları sonuçlar hakkında etik endişeler ekseninde hareket ederek milletin önünü açması "Emaneti ehline tevdi ediniz." ilahi emrinin salih bir neticesi olacaktır. Vehimlerden ve hayallerden uzak, yaşadığımız reel hayatın gerçekliğinin, siyaset kurumunun yegâne zemini olduğu anlayışı, determinist netice olan istikametimizin tahakkukunda göz ardı edemeyeceğimiz realitedir. Millî güç kaynaklarımızın esas alındığı bir siyaset, kapsayıcı, evrensel ve millî ahlaki çerçeve oluşturacaktır. Nitekim, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin "Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim." şeklinde ifade ettiği insanlığa yönelik mesajı asla reel politiği ihmal etmemektedir.

Değerli Milletvekilleri, millî güç kaynaklarımızın önemli bir ayağı, genel anlamıyla madenlerimizdir, bulunduğumuz coğrafyanın sağladığı imkânlardır. Yer altı kaynaklarımızdan bor, stratejik öneme sahip madenlerden biridir. Bor üzerinde uzun yıllardır değerlendirmeler, tartışmalar yapılmaktadır. Türkiye'de ve dünyada bor ürün ve teknolojilerinin geniş bir şekilde kullanımını, yeni bor ürünlerinin üretimini ve geliştirilmesini temin ederek bu alanlarda kullanıcıların artırılması için gerekli bilimsel ortamı sağlamak, bor ve ürünlerini kullanan veya bu alanda araştırma yapan kamu ve özel sektörle iş birliği yaparak bilimsel araştırmaları yapmak, yaptırmak, koordine etmek ve bu araştırmalara katkı sağlamak amacıyla 4865 sayılı Kanun'la Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü kurulmuştur.

Türkiye'de uzun yıllardan beri borun bu stratejik önemine en üst makamlarca dikkat çekilmesine rağmen bu konuda araştırma yapmak üzere kurulan Enstitünün bütçesi, konunun yeterince önemsenmediği izlenimini vermektedir, keza bütçenin Komisyon görüşmelerinde bir iki cümle ile geçiştirilmesi, ne kadar önem verildiğine dair karinedir. Konuya gereken önemin verilmesi gerekmektedir. Enstitünün bütçe imkânları artırılmalıdır. Çok mütevazı bütçeyle çalışmalar yürüten ancak kendisinden çok şeyler beklenen Enstitünün Hükûmetçe her açıdan teşvik edilmesi, desteklenmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, yer altı kaynaklarımızın rezerv tespiti, geleceğin planlanmasında önemlidir. Ülkemizde bu görev, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Devletimiz, yer altı kaynaklarımızın tespit ve işletilmesinin önemini 1935 yılında kavramış ve MTA'yı kurmuştur. Yer altı kaynaklarımızın yeni teknolojik imkânlar da kullanılarak görünür rezerv hâline getirilmesi için MTA'nın çalışmaları Hükûmetçe teşvik edilmelidir. MTA son dönemlerde gereken önemden yoksun bırakılmıştır. Kuruluş amacına uygun olarak MTA, denizler dâhil, bütün yurdumuzu karış karış inceleme alanı olarak alıp daha önce yapılmış bulunan çalışmaları da acilen güncellemesi gerekmektedir.

2015-2019 Stratejik Planı, 2015 yılı gerçekleşmeleri ile sonraki yıllar hedefleri neredeyse aynen korunarak hazırlanmıştır. MTA, gelişen teknoloji, yeni ihtiyaçlar, yeni kaynaklar dikkate alınarak, yeniden organize edilerek süratle, daha aktif çalışma imkânına kavuşturulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, 2017 bütçesinin vatanımıza, milletimize hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)