GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 674 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/760) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:19
Tarih:10.11.2016

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, YÖK ve devletimiz 2010 yılında bir sistem başlatmış. Nedir bu sistem? "Öğretim Üyesi Yerleştirme Programı" diye bir program başlatıyor. Buradaki amaç şu: Az gelişmiş üniversitelerimiz var, buralarda yüksek lisans ve doktora programlarında akademisyenimiz yok. Buraya akademisyen yetiştirmek amacıyla gelişmiş üniversitelerde yüksek lisans ve doktora yapılıyor ve bu kapsamda da şu anda 13.790 kişi var. Yani bu insanlar orada eğitime başlattırılmış, devlet bir şeyi taahhüt etmiş, bir sistem kurmuş. Şimdi, bu 674 Sayılı KHK'yla bir anda devlet, daha doğrusu Hükûmet diyor ki "Ben bundan vazgeçtim." Yani, insanlar bir yola çıkıyor, buna ilişkin emek veriyorlar ve hemen "Bundan vazgeçtim." deniliyor. İşte, biz burada verdiğimiz önergeyle bu vazgeçmenin önüne geçmek istiyoruz, yani bu 13.790 kişinin mağdur olmasını engellemeye çalışıyoruz.

Bir defa, her şeyden önce arkadaşlar, devlet işinde öngörülebilirlik olur. Yani bir sistemi başlatıyorsunuz, insanlar yola çıkıyor, ondan sonra "Ben bunu değiştirdim." diyorsunuz. 14 bin tane genç, eğitimli genci mağdur ediyoruz bu yaptığımız işle. Dolayısıyla bunu yapmamamız lazım.

Şimdi bunlar FETÖ kapsamında, FETÖ'yle mücadele kapsamında bir kanun hükmünde kararname çerçevesinde yapılıyor. O zaman akla şu geliyor: Bu insanlar FETÖ'cü mü? Peki, bunlar nasıl sisteme alınmış, ona bakalım. Bu 13.790 genç, merkezî sınavla, son derece objektif bir sınavla ve 3 aşamalı sınavla alınmış arkadaşlar. Bunların hepsinin FETÖ'cü olma imkânı, olabilir mi böyle bir şey? Bunun olması mümkün değil. Burada yapılmak istenen şeyde, o zaman akla başka bir şey geliyor: Bu sistemden vazgeçilmeye çalışılıyor. Yani, objektif kıstaslarla alınmış insanlara biz üniversitede yer vermeyelim; subjektif, keyfî olarak üniversitelere eleman alalım. Bu kabul edilebilir bir şey değil, böyle devlet yönetimi olmaz. Dolayısıyla, burada yapılması gereken şey: Bundan bir an önce vazgeçilmesi lazım ve bu gençlerin ümidinin kırılmaması lazım, bu gençlerin devlete olan güveninin zedelenmemesi lazım. Eğitimde yapmamız gereken şey, sürekli böyle sistem değiştirmek değil, eğitimdeki kalite problemini aşmamız lazım. Ama, bu yapılan şekilde eğitimdeki kalite probleminin aşılma imkânı yoktur.

Az önce KPSS konusunda keyfîlik yapıldığını, var olan sistemin bozulduğunu ifade ettim. Şimdi burada da yine aynı şeyi yapmaya çalışıyoruz. Daha kötüsü ne olacak? Bu 14 bin genç FETÖ'cü olarak damgalanacak. Yani, bu insanları sadece kısa dönemde işlerinden etmiyoruz, bunların hayatını söndürüyoruz. Böyle bir şey yapmaya kimsenin hakkı yok. Onun için, bir an evvel bu sıkıntıdan, bu yanlış işten dönmemiz lazım.

Bir yandan diyoruz ki: "Üniversitelerde eğitim görevlisi açığı var." Bakın, yeni kurulan illerde, özellikle yeni üniversitelerde hiç akademisyenin olmadığı, hatta belki doktora bile yapmamış hocaları, akademisyenleri görmeden öğrenciler mezun oluyor. Yani, hem "Bu kadar açığımız var, bu kadar sıkıntımız var." diyoruz hem de bu var olan potansiyeli eritiyoruz ve bunları tahrip ediyoruz. Bunun böyle yapılması hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir.

Burada keyfîlik var arkadaşlar, bunu görmemiz lazım ve bu keyfîlikten vazgeçilmesi lazım. Ben Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunu buradan ikaz ediyorum: Lütfen, bu maddeyi bu şekilde geçirmeyelim. Bizim önergemize, lütfen, sizden istirham ediyorum, destek verin de bu yanlışın önünde duralım. Yani, bu gençleri hayata küstürmeyelim, bu gençleri devlete küstürmeyelim. İnsanların hayatıyla oynamanın bir anlamı yok. Bunları almayacağız, ondan sonra ne yapacağız? Sonradan herkesin keyfine göre, hiçbir objektif kurala bağlı olmaksızın akademisyen alacağız. Bu kabul edilebilir bir şey mi? Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Bu yanlıştan dönülmesinin ben son derece hayati olduğunu düşünüyorum.

Dediğim gibi, eğitimdeki kalite sorununa odaklanmamız lazım. Kaliteyi daha fazla düşürücü hâl ve hareketlerden de tutumlardan da kaçınmamız lazım.

Ben bunları ifade etmek istedim.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Usta.