GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:30
Tarih:01.12.2016

LEZGİN BOTAN (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu yasa tasarısının 80'inci maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunmaktayım.

Sözlerime başlamadan önce, bu Meclis nasıl ki bütün vesayetlere, her türlü darbeciliğe karşı durmuşsa, aynı şekilde şu an tutuklu olan, rehin alınan eş başkanlarımız, milletvekillerimiz ve üyelerine sahip çıkması da bu Meclisin şeref ve namus borcudur.

Değerli arkadaşlar, eğitimle ilgili bir yasanın görüşüldüğü saatlerde Adana'nın Aladağ ilçesinde 11 kız öğrencimiz ve 1'i de memur 12 canımızı kaybettik. Buradan vefat edenlere rahmet, ailelerine sabır diliyorum.

Türkiye'de eğitim alanında sorunlara kalıcı çözümler üretebilecek evrensel standartlarda değişikliklerin yapılması gerekirken AKP iktidarları dâhil herkes kendi ideolojik beklentileri doğrultusunda eğitimi dizayn etmeye çalıştı. Özellikle AKP iktidarları döneminde eğitim sistemi âdeta bir yazboz tahtasına dönüştürüldü. Bunun sonucunda, nitelikli bir eğitim sistemi oluşturulamadığı gibi, çocuklarımızın da yaşamı ikide bir değiştirilen sistemlere ayak uydurma koşturmacasıyla geçti. Görüldüğü kadarıyla, bugün de çocuklarımıza güvenli barınak, kaliteli yaşam, geniş olanaklar sağlamak yerine, AKP siyasal kodlarına sadık kalarak eğitimle oynamaktadır. Bunun yanında, söz konusu yasa tasarısının düzenleniş biçimi ve içeriğine bakıldığında, öğrencilerin ihtiyaçlarının gözetilmediğini görüyoruz. Eğer gerçekten AKP iktidarları döneminde çocuklarımız önemsenmiş olsaydı ne Ensar vakaları olurdu ne de Aladağ yaşanırdı. Aynı şekilde, Türkiye Kürdistan'ında okul çağındaki Uğurlar, Ceylanlar, Berkinler katledilmezdi, Kürt çocuğu ana dilinde eğitimden yoksun bırakılarak bilişsel dünyası tahrip edilmezdi. AKP iktidarları en azından eğitim konusunda iflas bayrağını dalgalandırdığını kabul etmelidir. Ama öyle şişkin bir gurur ve dolgun bir ego var ki hatalarını bile ne görüyorlar ne de kabul edebiliyorlar. Bunun yerine, her konuda inancımızı suistimal eden siyasal bir argüman hâline getirdiler. Soma'da, Şirvan'da bile gerekli tedbirleri alamadıkları için istifa etmeleri gerekenler fıtrata sığındı. Cemaati besleyip, büyütüp özellikle de Kürtlerin başına bela edenler faturayı ödemek yerine garibanlara kestiler. Bu sebeple sormak zorundayız: Eğitim başta olmak üzere birçok devlet kurumunun dümenine cemaatçileri kim veya kimler yerleştirdi? Dümendekilerin, yandaşları için sınav sorularını çalmasından dolayı küçük yüzdelik dilimlerle atanamadığı için intihar eden öğretmen adayı gençlerden haberiniz var mı? Bu yetmemiş olmalı ki bugün de binbir emekle çalışıp atanan insanları işlerinden ettiniz. İnsanların hayatlarını darmadağın ettiniz. FETÖ metö dediniz ama sapla samanı karıştırdınız. Öyle ki EĞİTİM SEN, SES gibi muhalif, sol sendika üyelerini mağdur ettiniz. Sadece vicdan diyoruz. Eğer vicdanınız kış uykusundaysa lütfen vicdanlarınızı uyandırın.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğitimin odağında çocuklarımız, yarınlarımız var. Zannedersem bu konuda hepimiz hemfikiriz. Peki, ana dilde eğitim alamayan milyonlarca çocuk için de bir şeyler yapmayı düşünüyor musunuz Sayın Bakanım? Bugün burada yapılan düzenlemelerin yanında, kentleri yakılmış, yıkılmış; dil, kültür, siyasi açıdan kendisini buradan uzaklaşmış hisseden milyonlarca insan için bir şeyler yapmayı düşünüyor musunuz? Dışarıya kendi soydaşlarınız için söz konusu olduğunda "Asimilasyon bir insanlık suçudur." diyenler kendi Kürt vatandaşlarının ana dillerini yasaklayarak, ana dilde eğitimden yoksun bırakarak asimile etmenin de büyük bir insanlık suçu olduğunu düşünüyorlar mı?

Bu temenni ve duygularla hepinizi, Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)