GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:30
Tarih:01.12.2016

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepiniz bugünlerde ilginç bir olayı takip ediyorsunuz, gazeteler sık sık yazmaya başladılar. Türk Hava Yollarının 30 tane uçağı parklara çekilmiş ve bekliyor. Bir kısmı Antalya'da, bir kısmı Konya'da, bir kısmı Ankara'da, bir kısmı İstanbul'da. 30 tane uçak. Yalnızca kira bedeli -diğer giderleri, pilotu vesairesi hariç- aylık 30 milyon dolar. Niçin? Dünyanın herhangi bir yerinde savaş var, uluslararası alanda büyük bir ekonomik buhran var, dünyada seyahatler durdu, dünyanın ülkeleri birbirlerine gidip gelmiyorlar, insanlar yolculuk yapmıyorlar, bunun için mi hava yolu şirketleri uçaklarını uçurmuyor? Dünyada filosunu küçülten başka bir hava yolu şirketi var mı? Yok. Yazık, günah değil mi? 30 milyon dolar, her ay. Her ay. Ayrıca, diğer uçakların uçuş saatleri düşürüldü, onları da saymıyorum. Pistlerde bekleyen, kira parası olarak her ay 30 milyon dolar ödediğimiz uçaklar niye yerlerde? Soruyorum, niçin? Cevabı hepiniz biliyorsunuz. Bunun cevabını bile vermekten kaçınıyorsunuz?

"Eğitim" diyorsunuz ya hani "eğitim" diyorsunuz. Eğitim vicdanınızda yoksa, adalet vicdanınızda yoksa hiçbir yerde yoktur.

Bakın, o yönetim kurulu başkanı kim? Biliyorsunuz değil mi kim olduğunu? Nereden, kimin torpiliyle o hava yolunun başına atandığını bilmiyor musunuz? Biliyorsunuz. Kim getirdi bu İlker Aycı denilen adamı? Hayatında bir baltaya sap olamamış, uçağı havada görmüş, pistte görmüş, başka da hiçbir ilgisi olmayan bu adama koca Türk Hava Yollarını nasıl teslim ettiniz?

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Nereden biliyorsun?

HALUK PEKŞEN (Devamla) - Bu hangi vicdana sığıyor Allah aşkına, soruyorum ben. 1.500 kişi onun yüzünden işsiz kaldı, aç sersefil kaldı. Antalya'da oteller bomboş, İstanbul'da oteller bomboş. Yazık günah değil mi? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor buna?

Eğitim... Hani, liyakatli insanlar nerede? Hani bu havacılığa ömrünü vermiş insanlar? Yalnızca orada değil ki. Hangi sektör, nereye el attınız; ileri tahrip taburu gibisiniz maşallah, ülkenin hangi sektörüne, hangi konusuna el attıysanız, orada büyük kaybettik ve büyük çöktük. Bunların hiçbiri sağlıklı, vicdani ve insani değildir, bunların hiçbiri adil değildir, sürdürülebilir de değildir.

Bakın, Antalya'da otellerde, tatil köylerinde şu anda yapılan kontratlar yüzde 10, yüzde 10. Geçen yıl, 2016 yılında, 12 milyar dolar zararla kapattılar. Yazık günah, yazık! Oradaki otelci otelini kapalı tutuyor, Antalya'daki narenciyeci narenciyesini dalda çürütüyor, domates çürüyor, Niğde'de patates tarlada çürüyor. Niçin? Dünyada ne oldu da bu oteller boş kaldılar? Soruyorum. Siz değil misiniz bunları çözecek olan? Hükûmet siz değil misiniz? Niçin, Allah aşkına?

Bu soruların cevabını hepiniz biliyorsunuz. Bizim söylememize gerek yok. En az benim kadar siz de bu soruların cevabını çok iyi biliyorsunuz. Lütfen gereğini yapın bunların. Yazık, bu ülkeye yazık! Bu gidiş, gidiş değildir. Bu gidişten bir an önce geri dönmek için yapmanız gereken bir tek şey var: Vicdanınızı dinleyin. Adalet vicdanlarda yoksa hiçbir yerde yoktur. Yasalarda yazılan adalet değildir. Hukuk yasalarda yazılmakla olmaz, uygulamakla olur. Bunu uygulamazsanız hepimiz kaybediyoruz.

Bakın, güçlü olduğunuzu zannediyorsunuz ama sokaklarda değilsiniz, halkın arasında değilsiniz, seçmenlerinizin yanında değilsiniz. Çiftçinin yanına gidiyorsunuz, size yakınıyor; işçinin yanına gidiyorsunuz, işsiz kaldığından yakınıyor; banka kredi kartını alıyor, yanınıza geliyor, çocuğuna iş istiyor. Yoksul ailelerin çocukları ne iş yapıyor? Bakın, hepsi kapınızın önünde. Ya jandarma olmak için kapınızın önünde, ölümüne görev kabul ediyorlar ya polis olmak için kapınızın önünde, ölümüne görev üstlenmek istiyorlar ya da güvenlikçi olmak için. Ya başka iş var mı? Başka bir iş alanı var mı? Yazık günah değil mi? Bu ülkenin gençlerini ölüm tarlalarına sürdünüz, ülkeyi ölüm tarlası yaptınız, gençleri bu ölüm tarlalarına sürdünüz ve bundan ne yazık ki hâlâ bir ders çıkarmamakta ısrar ediyorsunuz. Bence evinize gittiğinizde, başınızı yastığa koyduğunuzda lütfen vicdanınızın sesini dinleyin. Ne söyleyeyim ben size? Vicdanınız varsa zaten söze gerek yoktur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)