GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:30
Tarih:01.12.2016

AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madde, toplantı yapım biçimiyle ilgili, sanal ortamda da yeni teknolojiyle toplantı yapabilmeyle ilgili. Dolayısıyla, çok daha can yakıcı bir tabloyla karşı karşıyayız.

Onun üzerine birkaç şeyi ben de paylaşmak istiyorum ama öncesinde, biraz önce konuşan arkadaşımıza, milletvekillerinin görüşmesiyle ilgili, milletvekillerinin milletvekilleriyle görüşmesiyle ilgili iktidar partisi sıralarından terörle mücadele dolayısıyla görüşmenin engellendiği şeklinde bir seslenişte bulunuldu. Yani bu ifadeyi kim kullandı bilmiyorum ama en azından aranızdaki hukukçu milletvekillerine sorarsanız terörle mücadele dâhil hiçbir şekilde, değil milletvekili herhangi bir kişinin tek başına, tutuklu ya da hükümlü olarak tutulmasının doğru olmadığını, hukuki olmadığını, bunun işkence sayıldığını, kötü muamele sayıldığını ve Türkiye'nin bu nedenle çok sayıda ceza yediğini görürsünüz. Dolayısıyla, öyle, ayılana gazoz bayılana limon, her şeyi terörle mücadeleye falan bağlamayın, çok açık suç işliyorsunuz. Şu anda milletvekillerinin kendi rızalarına rağmen tek kişilik yerlerde tutulmaları sonra Türkiye'nin başını ağrıtacak.

Değerli arkadaşlar, ben Adana'daki yangınla ilgili birkaç şeyi paylaşmak istiyorum: Öncelikle, Şûra Suresi'ni siz de çok iyi biliyorsunuz ama bir kez daha hepimiz hatırlayalım, deniyor ki 30'uncu ayetinde: "Başınıza bir musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir." Şüphesiz, teknik olarak çok şey var konuşulacak yani ilçede itfaiye imkânının olmamasını konuşurken, büyükşehirle ilgili düzenlemeler yapılırken, ilçelerde büyükşehirin hangi imkânları bulunacak, uzak ilçelere büyükşehir nasıl hizmet yetiştirecek böyle acil durumlarda, bütün bunları tartışmak gerekiyordu. Öngörülü olmak tam da budur. Yerinden hizmet, hizmeti yerelde karşılama gibi ilkeleri yok saydığınızda ya da işte alarm sistemiyle ilgili, Elektrik Mühendisleri Odası açıklama yaptı, dedi ki: "Biz, o zaman alarm sistemleriyle ilgili yönetmelik çıkarken, yangınla ilgili yönetmelik çıkarken uyardık ama yönetmeliği yapanlar dediler ki: 'Genç adamlar, yurtlardan atlar çıkarlar.' Dolayısıyla da alarm sistemine gerek yok."

Şimdi, bu tip düzenlemeler yapılırken istişare etmezseniz, ehline sormazsanız, uzmanına danışarak, onların uyarılarını dikkate alarak düzenleme yapmazsanız bunun bedelini ne yazık ki masum insanlar hak etmedikleri hâlde ödemek zorunda kalırlar.

Değerli arkadaşlar, bu konuda asla muhatap -bunun altını özellikle çizmek isterim- cemaatler, tarikatlar değildir. Siyasetin işi cemaatlerin, tarikatların ne yaptığını konuşmak değildir; siyasetin işi, devletin ne yapmadığını konuşmaktır, devletin yapması gerektiği hâlde yapmadığını konuşmaktır, Anayasa'da yükümlülüğü bulunduğu hâlde yerine getirmediği görevlerini konuşmaktır, denetimi ne kadar ciddi yapıp yapmadığını konuşmaktır. Dolayısıyla, burada, bırakın devletin yapmadıklarını konuşmayı, bununla yüzleşmeyi, neredeyse tersi bir tabloyla karşı karşıyayız.

Bir bakan olay yerine gece gidiyor ve diyor ki: "Kapı kilitli değildi." Şimdi, kapı kilitli ya da değildi cümlesinden ne anlaşılır? Kapıda bir asma kilit anlaşılmaz herhâlde. Kapı açık ve çıkılabilir miydi, çıkılamaz durumda mıydı? Sonra anlaşıldı ki, evet, kapıda kilit yokmuş ama kapının kolu da yokmuş zaten, dolayısıyla dışarı çıkma imkânı yokmuş, kapıda kilit olup olmamasının da bu durumda hiçbir önemi yokmuş ama bu bir sehven söylenmiş söz müdür, bakan yanıltılmış mıdır ya da bir başka ihtimal, bakan, suçluları, sorumluları koruyan bir yargılama sürecini, soruşturma sürecini etkileyecek bir açıklamada mı bulunmuştur bilerek ya da bilmeyerek?

Dolayısıyla, bütün bunlar yüzleşilmesi gereken şeyler ama ben, izninizle, bu dar süreyi bitirirken... EĞİTİM-BİR-SEN'in bir İstanbul yöneticisinin çok güzel bir uyarısı var, bir yazısı var, diyor ki: "Bazılarını hiçbir makam kesmiyor, hangi makamı önüne koysanız bir yükseğine talip olmak istiyor, her gün yeni bir makam önerseniz ona bile 'Hayır' demiyor, dünyanın tüm makamlarına talip oluyor. Az tamah çok ziyan getirir. Hırsın azı çok ziyan getirdiğine göre çoğu kim bilir başımıza ne getirir? Ülkeyi yönetenlere, devleti yönetenlere duyurulur." diye ifade ediyor ve biz de ne yazık ki bunun bedelini, bu yaşadığımız hırsın bedelini insanlarımızı, çocuklarımızı kaybederek ödüyoruz.

Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)