| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 01.12.2016 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, yine, bir birleşimde, oturumda, Türkiye'de içinde bulunduğumuz ortamı, tarihsel süreci ve gerçekten Türkiye nereye doğru gidiyor, bu dışarıda yaşanan olaylar ne kadar Meclise yansıyor ve Mecliste, biz hangi koşullarda, hangi perspektifle ve hangi algıyla çalışıyoruz, bunu gerçekten güçlü bir şekilde tartışmaya ihtiyacımız var.
Sonuçta, yasama organı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın temsil edildiği bir organ olarak, demokrasilerde en önemli organ olarak faaliyetlerini sürdürüyor. OHAL KHK'leriyle ülke yönetilirken, hukuk dışı uygulamalar almış başını giderken, biz, burada, Parlamentoda, iktidar partisinin getirdiği, iktidar partisinin hazırladığı, iktidar partisinin karar verdiği ve kendi çoğunluk gücüne dayanarak buradan geçirdiği bir parlamenter faaliyet yürütüyoruz; muhalefet olarak konuşuyoruz, Meclis İçtüzüğü'nün elverdiğince düşüncelerimizi, önerilerimizi, Türkiye'nin bu karanlık girdaptan çıkması için, gerçekten, bütün samimiyetimizle, içtenliğimizle bir öneri her gün, her gün sunuyoruz, ama dün de ifade etmiştim, şu ana kadar hiçbir önerimiz kabul edilmedi.
Değerli arkadaşlar, size çok önemli birkaç belge göstereceğim. Şu anda, biliyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri, parlamenterleri, partimizin eş genel başkanları hâlâ cezaevlerindeler, rehin tutulmaya devam ediyorlar. Bu, Parlamentonun eksik olmasıdır, meşruiyetinin tartışılır olmasıdır, buradaki oylamanın sonuçlarının kesinlikle hukuka, yasaya, Anayasa'ya uygun olmaması demektir; burada yapılacak Anayasa tartışmalarının, gidilecekse referandum kararının hukuken sakat olmasıdır, butlanla malul olması demektir çünkü halk iradesi bölünemez, halk ikiye ayrılamaz, ayrımcılık yapılamaz.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ Kandıra Cezaevinde, Sayın Demirtaş da Edirne Cezaevinde. İkisi de tek kişilik hücrelerde, odalarda, "hücre"yi düzeltiyorum, tecrit altında tutuluyorlar. Bu öyle bir tecrit ki avukatla görüşmeleri bile kayıt altına alınıyor. Bu, Diyarbakır Sulh Ceza Hâkimliğinin ve Cumhuriyet Başsavcılığının kararı değerli arkadaşlar. Burada ne yazıyor biliyor musunuz? "29779 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan ve hâlen yürürlükte bulunan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 6/4 maddesi uyarınca şüphelinin -Demirtaş'ın yani- avukatlarıyla görüşmesi sırasında toplum ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirilmesi, bunlara emir ve talimat verilmesi, yorumlarıyla gizli, açık ya da şifreli mesajlar iletilmesi ihtimalinin bulunduğu kanaatine varıldığından görüşmelerinin teknik cihazla, sesli veya görüntülü olarak kaydedilmesine, tutukluyla avukatının yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görevlinin hazır bulundurulmasına, tutuklunun avukatına veya avukatın tutukluya verdiği belge veya belge örneklerine dosyalar ve arasındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara el konulmasına..." karar verilmiş değerli arkadaşlar. Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hâkimliği, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunun talebiyle bunu karar altına almış ve şu anda Eş Genel Başkanımızın avukatlarıyla yaptıkları bütün görüşmeler, içeride görevli marifetiyle ve ses kaydı alınmak suretiyle, kamera kaydıyla tespit edilmek suretiyle izlenmektedir. Tabii ki şunu parantez içinde belirteyim: Bu kararı ne Kurtca Eker isimli cumhuriyet savcısı ne de Salih Zeki Bilgin isimli hâkim vermemiştir. Bu kararı merkezî akıl, merkezî irade vermiştir. Bu kararı, kesinlikle dokunulmazlıkların kaldırılmasının kampanyasının yürütülmesinden başlayarak bugüne değin, yakalama, gözaltı, bütün hukuk dışı işlemlerin yürütülmesi, merkezî bir planlamayla yürürlüğe konulmuş ve hâlâ devam ettirilmektedir.
Bir de başka bir şey var değerli arkadaşlar. Şu da ileride torunlarımızın, çocuklarımızın utanç duyacağı, başlarını kaldıramayacakları bir resimdir: Bu, Sayın Demirtaş'ın grup toplantısında okunmak üzere avukatlara verdiği ve idare tarafından el konulan konuşma metnidir değerli arkadaşlar. Bu çarpılar, sansürlenen bölümlerdir. Değerli arkadaşlar, bu çarpı, her şeyden önce hadsizliktir. Bu sansür hiç kimsenin haddine değildir. Bu çarpı barışa vurulmuştur, bu çarpı demokrasiye vurulmuştur, bu çarpı eşit ve özgür yaşam iradesine ve utkusuna vurulmuştur, bu çarpı hukuka vurulmuştur değerli arkadaşlar, bu çarpı herhangi bir sansür ifadesi değildir, olamaz. Sözünü ettiğimiz kişi, bizimle aynı koşullarda olan ve hâlâ milletvekilliği dokunulmazlığı devam eden Sayın Demirtaş'ın el yazısı belgesine, iradesine, partisine gönderdiği konuşma metnine vurulmuştur. Bu çarpı Türkiye'nin aydınlık geleceğine vurulmuştur. Gelin, bu çarpıları silmek için hep birlikte mücadele edelim.
Değerli arkadaşlar, gerçekten, bunları anlatırken de, yaşayınca da, izleyince de bütün Türkiye adına, Türkiye'de yaşayan 78 milyon adına büyük bir kaygı duyduğumuzu da ifade etmek istiyorum. Şu anda biz demokrasicilik oynarken, burada özgürce konuşurken, yarın, buradaki konuşmamızdan dolayı, savcılara verilen talimat gereğince fezlekeler hazırlanıyor. Şu anda içeride tutulan arkadaşlarımızın, Eş Genel Başkanlarımızın maruz kaldığı uygulama tam da budur. Daha önce de söylemiştim, hakkımızda açılan davalar ve metinlerin hepsini bu Parlamentonun önüne getireceğiz çünkü bu, Türkiye'nin demokrasiyle yönetilmediğinin resmidir.
Şu anda milletvekilleri içerideyken ve içeride olması yetmezmiş gibi, hukuk dışılığı yetmezmiş gibi tecritte tutulmaları, aynı milletvekillerinin hiçbir şekilde görüştürülmemeleri, avukatla görüşmelerinin kayıt altına alınıp izlenmesi, 2 genel başkanın yazılarının gruplarına iletilmemesi, sansürlenmesi kelimenin tam anlamıyla bir fecaattir. Biz bununla mücadele etmek zorundayız. Bu görev sadece bizim değildir, bu görev hepimizindir. Hepimiz aynı halktan, aynı yurttaş topluluğundan değerli arkadaşlar oy aldık.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Bu metinde Sayın Demirtaş terör örgütü lideri olarak tanımlanmıştır. Sayın Demirtaş'a terörist demek, Türkiye'de asgari 15 milyon insana terörist demektir. Kendisine terörist yaftası yapıştıranların ağababalarıdır terörist. Sayın Demirtaş'a hiç kimse terörist nitelemesi yapamaz, yaptırmayız, bu hadsizliğe asla izin vermeyeceğiz diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)