Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 29 |
Tarih: | 30.11.2016 |
MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, aslında bu akşam dile getirmek istediğim çok önemli konulardan birkaç tanesi fakültede çok atıl bir konu olarak anlatılan kayyum ve kanun hükmünde kararname konularıydı.
Ders kitaplarında sadece bir ders gibi işlenen ve sınavda verilmesi gereken bir konu olarak anlatılan kayyum meselesi günümüzün en popüler mesleği hâline geldi. Aslında meslek de dememek gerekiyor; biz, buna belediyelerimize, kendi emeklerimizle kazandığımız kurumlarımıza gasp yöntemiyle, atama yöntemiyle gelen memurlar dersek daha doğru olur.
Diğer konu da kanun hükmünde kararnameler meselesidir. Orada anlatılan şey sadece belli bir dönemki Türkiye, Türkiye siyaset tarihinde tarihe gömdüğünü öve öve anlattığı olağanüstü hâl ve kanun hükmünde kararnameler de hakeza, bir ders kitabında, sadece sınavda verilmesi gereken bir konuyken bugün gündemimizi sarsan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tüm gündemini alan ve aslında yaşamımızın bir parçası hâline gelen olağanüstü hâl sistemini tartışıyoruz. Bu sistemler tartışılırken bununla beraber, partimize yönelik olağanüstü gözaltılar, tutuklamalar, Genel Başkanımızın içinde olduğu, grup başkan vekilimizin içinde olduğu, 10'a yakın arkadaşımızın ve sayısız belediye eş başkanlarımızın, meclis üyelerimizin, parti çalışanlarımızın şu anda kendi faaliyetleri yerine hapishanelerde, cezaevlerinde olduğu gerçeğidir.
Kayyum atamak, zannedersem, AKP'nin çok rahat bulduğu, ucuz bir atama yöntemi olarak gördüğü bir sistem. Seçimde malum masraf yapılır, zaman ayrılır ama kayyumlar, bir gecede, sadece bir kararnameyle bir binaya atanan memurlar, gidip seçilmiş belediye eş başkanlarımızın koltuklarında bir gecede hem de bir pazar günü göreve başlıyorlar.
Seçim yerim Bitlis'te, bir günde hem Bitlis, daha öncesinde Ovakışla ve Norşin... Yani, 2 defa seçim hileleri yapılarak seçime zorla sokulan Norşin ilçemizde başarıyla, zaferle çıkan DBP belediyesi kendisine maalesef, az önce anlattığım bir kayyum yöntemiyle... Orada, belediye eş başkanımız ve meclis üyemiz tutuklanıp cezaevine gönderilmiştir. Hakeza, Halkların Demokratik Partisi il yönetiminde yer alan eş başkanımız, başkan yardımcılarımız maalesef, şu an cezaevinde. Yani, bir korku cumhuriyeti hâline gelen AKP Türkiye'sinde "olağanüstü hâl" adı altında ilan edilen, uygulanan, yapılan tek şey, kendisine muhalefet olarak gördüğü, iktidarına tehlike olarak gördüğü Halkların Demokratik Partisinin yandaşlarını, sevenlerini, partizanlarını ve çalışanlarını kendisine hedef almış durumdadır. Dolayısıyla, ideolojik bir alan olan millî eğitime dair çalışmalara ve bunun yanında yapılan tüm çalışmalara baktığımızda tek bir amaca hizmet etmektedir: Bu amaç, Türkiye'nin AKP iktidarına doğru yürüdüğü haksız, hukuksuz yolda bu taşları döşerken daha güçlenmek, iktidarı güçlendirmek, istediği sisteme, halkları, Türkiyeli halkları istediği kıvama getirmektir yani muhalefeti öldürmektir. Ama bizler, darbeler tarihinden gelen bizler ve dedelerimiz bunu çok iyi biliyoruz, Yusuf Ziya Paşalardan, Diyap Ağalardan, Orhan Doğanlardan, Leyla Zanalardan, Demirtaşlardan, Balukenlerden ve diğer tüm arkadaşlarımızdan çok iyi biliyoruz ki bu mücadele tutuklamalarla yok etmeyle, inkâr etmekle yok edilecek bir mücadele değildir çünkü yürütülen mücadele bir halkın gerçeğini, Türkiye'nin gerçeğini dile getiren, hak, hukuk, demokrasi ve barış adına verilen kutsal bir mücadeledir. Dolayısıyla, bunun için verilen bedeller de kutsaldır diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Irgat.