GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:29
Tarih:30.11.2016

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, dün Aladağ'da yaşanan yurt yangınında hayatını kaybedenlere rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Bundan tam bir yıl önce Kulp'ta Kur'an kursunda böyle bir yangın olmuştu, 6 tane çocuğumuz yaşamını yitirmişti ve oluş biçimi de buna çok benzer bir hikâye; kapıları plastik, çok derme çatma bir yer, müftülüğe bağlı bir Kur'an kursu, izinsiz, ruhsatsız, hiçbir denetime tabi olmamış, yapılması gereken hiçbir yasal düzenleme yapılmamış, lalettayin bir şey. Orada yangın çıktıktan sonra çocuklar kendini çıkarmaya, kurtarmaya çalışırken, 6 tanesi kapının plastik olması sebebiyle kendini kurtaramadı, 3 çocuk çıkabildi, 3 çocuk da yaralandı ve yaralıların durumu da iyi değildi.

O dönem Başbakan Davutoğlu'ydu ve kendisine bir soru önergesi vermiştik, demiştik ki: "Bu yangın nasıl oldu? Bu çocuklar orada izinli mi kalıyorlar? O çocukların yaşları orada kalmalarına uygun mudur?" Ki, değil. "Bu çocuklar için herhangi bir planınız var mı? Bununla ilgili bir tutuklama var mı? Yaptığınız bir araştırma var mı?" Hiçbir cevap alamadık, zaten onun da Başbakanlık ömrü yetmediği için yerine yeni Başbakan geldi.

Şimdi aynı şey Adana'da da oldu. İşin ilginç tarafı, sekiz yıl önce Konya'da da böyle bir şey olmuştu, Konya'da o zaman da tam 18 öğrenci yaşamını yitirmişti ve 18 öğrencinin yaşamını yitirdiği, sekiz yıl önce olan bir olayda bir kişi dahi tutuklanmadı, bir insan hakkında soruşturma açılmadı ve ne yazık ki bu, kendini tekrar eden facialar ve katliamlara dönüştü.

Ve şimdi de Adana'da da bu aynı şeyi yaşıyoruz, yayın yasağı var. Gariptir, Adana'da da aynı gün, dün Diyanet İşleri Başkanı 6 milyon 639 bin liralık bir müftülük binası açıyor ve bunu açarken de gerçekten insanın vicdanını, ahlakını çok rahatsız eden bir şey... Siz yoksul ve yoksun öğrencileri tarikatlara ve cemaatlere mahkûm ederek, onların bütün her şeyini onların üzerine atarak kendinizi kurtaramazsınız ve onlara yapmış olduğunuz, vermiş olduğunuz bütün sorumluluklardan dolayı sorumlusunuz. Bugün o çocukları, yoksul çocukları tarikatlara, cemaatlere mahkûm eden zihniyet o çocukların katilidir ve bu katil olan zihniyete karşı sessiz kalan, yorum yapmayan, hatta bir yerde sessizce onaylayanlar da bu suçun ortağıdır. Eğer bugün Adana'daki olaya Kulp'taki gibi, Konya'daki gibi bakılırsa -ki nitekim öyle bakılacak, basın yasağı getirildi- toplumun huzursuzluğu oluşmasın, toplumun iç barışı bozulmasın diye böyle absürt, mantık dışı yasaklamalarla, kendince bu işin oradaki sorumlularını saklamayı, aklamayı, hatta ve hatta belki ileride de onları ödüllendirmeyi hep birlikte izleyeceğiz.

Umarım ve dilerim ki bugünkü Başbakan -eğer ömrü yeterse Başbakanlığa- bu sorularıma cevap verir çünkü kendisine de aynı soruları soruyorum.

Sorularımdan biri şu; bir: Bugün yangın çıkan kız öğrenci yurdu kimindir? İki: Bu yurtların imar denetimini kim yapmaktadır? Öğrenci yurtlarındaki denetimsizliğin ve sorumsuz davranışların nedenleri nelerdir? Bu yangının sorumluları kimlerdir? Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği'ne göre sadece lise ve üniversite öğrencileri için özel yurt açılabilir. Adana'da katledilen çocuklar 11-14 yaşları arasındadır, aynı Kulp'taki gibi, aynı Konya'daki gibi ve bu çocukların bu yurtta kalmasına kim izin vermiştir? Türkiye'de ilkokul öğrencilerine yurt açma izni verilmez iken Türkiye'nin dört bir yanına yayılan tarikat, cemaat yurtlarına Millî Eğitim Bakanlığı nasıl onay veriyor?

Dün akşam, facianın duyulduğu saatlerde yurdun önünde kızını arayan bir babanın şöyle bir isyanı vardı: "Burası Süleymancıların yurdu. Devlet, yurdunu yıktı ve çocuklarımızı buraya yerleştirdi." Yurt açığını gidermek için, kamusal, parasız ve nitelikli barınma hakkı için politikalar üretmek kimin hakkıdır ve kimin görevidir? Neden bu politikaları üretmek yerine kız çocuklarının küçücük yaşta evlendirilmesi ve onların birtakım suistimal, istismar aracı hâline getirilmesi konusunda çaba gösteriyorsunuz?

Yine soruyorum: Bu tür yurt yangınlarıyla ilgili ne zaman önlem almayı düşünüyorsunuz? Sizin için önlem alma eşiği nedir?

Yine soruyorum: Denetim görevini yapmak yerine sabır dileyen ve hatta bunu kader olarak niteleyen bu bakış açınızdan ne zaman vazgeçeceksiniz? Çünkü, bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz ve yönettiğiniz için de bir karınca bile incinse siz sorumlusunuz. Bugün Adana'da, ondan önce Kulp'ta, ondan önce Konya'da olan her şeyden sorumlusunuz ve bu sorumluluğunuzu tekrar size hatırlatmak istiyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Yiğitalp.