GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:29
Tarih:30.11.2016

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Teşekkürler Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 405 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 52'nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

657 sayılı Kanun'un disiplin hükümleri kendisine yetmediği için bugün bu yasa düzenlemesiyle akademik personel hakkında ekstra hükümler koyma ihtiyacı hisseden Hükûmet, kamu emekçilerine, 657 sayılı Yasa da yetmemiş, kanun hükmündeki kararnamelerle bu kanunun dışında "Allah'ın lütfuyla" Allah'ın hoş görmeyeceği tüm mağduriyetleri yaşatmıştır.

Millî Eğitim Bakanlığı sendikal eylem nedeniyle 11.300 öğretmeni açığa alırken, sadece 6.007 öğretmeni görevine iade etmesi göreve iade edilmeyen eğitim emekçilerine yönelik hukuksuz tutumun sürdüğünü göstermektedir. Adıyaman'da KESK'e bağlı EĞİTİM-SEN üyesi 500'e yakın öğretmen açığa alınmış, öğretmenler dâhil 57 kamu emekçisi ihraç edilmiştir. Açığa alınanlar, soruşturma tehdidi altında üç ay boyunca süren işkenceden sonra görevlerine iade edilmişlerdir. Bu açığa alınmalar üzerine üç ay boyunca bu insanlar ciddi anlamda hukuksuz bir şekilde mağdur edilmiştir. Aynı şekilde, ihraç edilen emekçiler hakkında bu hukuksuzluk devam etmektedir. Bu ihraç edilenleri göreve almadığınız müddetçe, bu ihraç kararını kaldırmadığınız müddetçe bu haksızlığı, bu hukuksuzluğu, bu mağduriyeti gidermiş olamayacaksınız.

Şanlıurfa'da -benim de üye olduğum- 100'ü aşkın SES üyesi arkadaş ihraç edildi. İhraç edilen bir doktor arkadaşla görüştüm, bana şunu söyledi: Bir ara mahkemeye çağırmışlar, diyorlar ki "Sen Rojava'dan gelen insanlara itinayla bakmışsın." Bir doktorun hastasına itinayla bakması ne zaman suç olmuştur arkadaşlar, içinizde hekim arkadaşlar var? Evet, bu soru, benim doktor arkadaşıma, genel cerrah arkadaşıma sorulmuştur: "Sen hastalarına itinayla bakmışsın." Evet, ben de hastalarıma, Rojava'dan gelen insanlara Suruç'ta, kapıda, çadır kentlerde itinayla baktım; suçsa bu suçu ben de işledim arkadaşlar.

Bir ikincisi: Rojava olayıyla ilişkilendirilen Sayın Demirtaş'a işte "Milleti sokağa döktü." falan... Bir tek Sayın Demirtaş'ın bu söylemleri milleti sokağa dökmemiştir, Rojava'dan gelen havar sesleri vardır, uluslararası çağrılar vardır, "Rojava düştü, düşecek." diyenler vardır, bütün bunlarla Kürtlerin ar damarına basılmıştır, Kürtler sokağa dökülmüştür, Rojavalıların yardımına koşmuştur, IŞİD belasını defetmiştir.

Adıyaman'da da halk sokağa döküldü. Ben de o süreçte, o sokaktaki insanlar bir şey yapmasın diye risk aldım. İşte, içinizde AK PARTİ milletvekili var şu anda, o zaman AK PARTİ il başkanıydı. Adıyaman'da bir şey olmasın, bak, insanlar yürüyor, 3 bin, 5 bin kişi sokaklarda yürüyor, bir şey olmasın diye biz inisiyatif aldık. Bir kişinin burnu kanamadı. Burada şu anda aranızda oturan vekil arkadaşa da teşekkür ederim. Biz süreci çok güzel yönettik.

Selahattin Başkan öyle dediyse kimsenin ölmesi gerekmiyordu. Bu insanların ölümünden bu tedbirleri almayan devlet sorumludur. 52 tane arkadaş ölmüştür, bu 52'sinin çoğu da bizim partilidir. Bu kadar insafsızlık olmaz.

Yine, bu açığa alınmalarla ilgili, ihraçlarla beraber, toplumda hukuka güven ve adalet duygusu kaybolmuştur. Hedef alınan, emekçilerin sadece iş yaşamı değil, hedef alınan, emekçilerin tüm kazanımları, esasında bu kazanımlara yol açan örgütlülüktür.

Bakın, Adıyaman'da ihraç edilenlere baktığımızda hepsi emek örgütlerinde, sendikalarda görev aldıkları için ihraç edilmiş, soruşturmalara tabi tutulmuştur. EĞİTİMSEN Adıyaman Şubesinin eş başkanları dâhil 7 kişilik yürütme kurulundan 6 kişi, SES Adıyaman Şubesi eş başkanları, BES Adıyaman temsilciliği, DİVES Temsilcilik Başkanı sırf yasal örgütlenmede görev aldıkları için soruşturmalara tabi oldular ve ihraç edildiler.

Bir tek insanın sendikalarda hakkını aramaması adına, belli sendikalar ve genellikle sol, muhalif sendikalar hedef alınmıştır. Darbe girişimiyle hiçbir şekilde alakası olmayan bu emekçi arkadaşlara faturanın bilinçli olarak kesilmeye çalışılması, sol, muhalif kesimler üzerinde uygulanan bir baskı ve sindirme politikasıdır ve işinden olan binlerce emekçiyle beraber bu emeğin muhatapları ve özellikle öğrenciler mağdur edilmiştir.

Bir de bu emekçi arkadaşların geri dönüş sürecinde her gün bir şeyler söyleniyor: "Bugün alınacak, yarın alınacak; bugün alınacak, yarın alınacak." gibi. Bundan siyasi rant devşirmeye çalışan siyasiler olmuştur. Bu da çok yanlıştır. O arkadaşlar gerçekten bu konuda da çok mağdur olmuşlardır. Emekçilerin hak mücadelesini sonuna kadar destekleyip her zaman onların yanında bulunmak bizim işimiz olmalıdır. Yoksa bütün bu mağduriyetleri yaratan iktidar milletvekillerinin bulunduğu ilde propagandasına dönüşen eylem ve faaliyetlerde bulunmak değil, mücadeleleri sonucunda işlerine dönen emekçilerle her alanda ve her anlamda dayanışma içinde olmak gerekir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Yıldırım.