| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 29.11.2016 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Adana Aladağ'daki büyük faciayla ilgili... Vekili olduğum ilde gerçekten şu anda büyük bir yas var ve eğitim alanına ilişkin, yurtlara ilişkin, denetimsiz, sorumluluğun üstlenilmediği, özelleştirmenin yaygınlaştığı, cemaatlere, farklı kesimlere devredildiği bir ortamda bunu çok ciddi tartışmamız gerekiyor. Gerçekten, şu anda yavrularımız, küçücük çocuklar, ortaokul öğrencileri -büyük bir işkence aslında- o dumanda, o yangında... Yani, onu düşünmek bile korkunç bir şey. Ailelerine tekrar başsağlığı diliyorum, kendilerine de Allah'tan rahmet diliyorum. Umarım en kısa zamanda sorumlular bulunur, yangına sebebiyet verenler ortaya çıkarılır ve bir daha böyle faciaların, katliam gibi yangınların, sebep olan yangınların önlenmesi için gerekli tedbirler alınır. Her ne kadar bu konuda iyi bir tarihimiz yoksa da Soma gibi, Ensar gibi, daha birçok olayda, tecavüz, yangın ve benzeri olaylarda sorumlular ortaya çıkarılmadığı için ve denetimler yapılmadığı için maalesef bu acıları yaşamaya devam ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, uzun süre önce verdiğim iki soru önergesine bugün yanıt aldım; ilginç ama yanıt verdiler fakat diyeceğim ki keşke yanıt vermeseydiler çünkü çok daha vahim yanıtlar verdiler. Sağlık Bakanı Sayın Akdağ'a bir soru sormuştuk ve dayanağımız da... Geçtiğimiz aylarda KADEM'in hizmet binası açılışında Sayın Cumhurbaşkanı şöyle demişti: "Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun özgünlüğünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır; eksiktir, yarımdır." Bu, çok ciddi bir tartışmaya sebep olmuştu. Bu kapsamda ve daha başka gerekçelerle kürtaj uygulamaları çerçevesinde Bakanlığa bir soru sorduk. Kendisi cevabında, Cumhurbaşkanının bu talihsiz açıklamasına büyük değer verdiğini ifade etmiş ve "Bakanlığımızın doğum kontrolü şeklinde çağdışı kalmış bir uygulaması yoktur. Bakanlığımız çağdaş üreme sağlığı kavramı çerçevesinde çalışmalarını, hizmetlerini yürütmektedir." demiş.
Tabii, bu cevap da sezaryen uygulamasında olduğu gibi oldukça bilimsel olmuş gerçekten. Sayın Bakan sezaryeni de gereksiz bilim dışı bir yöntem olarak nitelendirmiş aynı cevapta. Ancak o çağdışı, bilim dışı dilin değiştirilmesi gerektiğini ilk elden söyleyelim. Hâlâ görmezden geliyor Sayın Bakanlık ama biz varız kadınlar olarak ve bizim bedenimize, haklarımıza karışamayacaksınız.
Kürtaj hakkı mücadelesi, çocuk istemediği hâlde hamile kalan her kadının gebeliğine son vermek için kürtaj olma hakkını savunarak, dünyanın her yerinde kadınların kendi bedenleri üzerindeki söz hakkını, ne zaman ve kaç çocuk doğuracağını kendilerinin belirlemesi gerekliliğinden hareketle başlamıştır. Sınırlı da olsa Türkiye'de var olan bu hak, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Hükûmet yetkililerince tamamen ekonomik yetersizliklere buldukları tek çare olan genç nüfusun artırılması politikasının bir nüvesi ve en az 3 çocuk şiarının dışa vurumu olarak sabote edilmektedir.
Elbette bunun diğer bir boyutu da sağlık hizmetlerindeki özelleştirme ve sosyal harcamaların kapsam dışı bırakılması yani kürtaj için ayrılan ödeneğin kesilmesiyle ilintilidir. Türkiye'de gebeliğe bağlı ölüm oranlarında güvensiz koşullarda yapılan kürtajın etkisi ilk sıradadır. Dolayısıyla, kadınlar için özgür, ücretsiz, ulaşılabilir, güvenli ve yasal kürtaj hakkı aynı zamanda kadınların yaşam hakkı demektir; aksi, kadınların hayatlarını riske atacak tehlikelere zorlamak yani kadın ölümlerine davetiye çıkarmak demektir. Gerçekten bu oran 1970'lerin 2000'lerin ortalarına 100 bin canlı doğumda 250'den 26'ya kadar düşmüştür ve gerçekten bu bahisle kürtaj hakkı yasalar nezdinde tanınmışken uygulamada da bunu destekleyici düzenlemelerin, sosyal düzenlemelerin yapılması büyük önem arz etmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu çağ dışı cevabı, bilimsellikten uzak cevabı reddediyoruz ve biz kadınların varoluş mücadelesinde elde ettiği birçok kazanım maalesef Hükûmetçe yerle bir edilmek istenmekte, her konuşmalarında bizlere darbe vurup yıkacakları saikiyle sözler sarf etmektedirler. Fakat, farkında değiller, değilsiniz, biz kadınların gücünün ve bu güçle toplumu nasıl inşa etmeye muktedir olduğumuzun farkında değilsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Onlar, o kör, karanlık dehlizlerde dolaşmaya devam ededursun biz çoktan dayanışmayı ördük ve kararlı adımlarla da ilerlemeye devam ediyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)