| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 29.11.2016 |
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 45'inci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu saatlerinde gerçekten bir taraftan son günlerde hem sınır ötesinde hem ülkemizin sınırları dâhilinde terörle mücadele sonucu canlarımız yanmaktadır, şehitlerimiz vardır, diğer taraftan da son zamanlarda, üstüne üstlük geçenlerde, yine Siirt Şirvan'daki bir kazada 16 madencimizi toprak altına verdik. Maalesef, bugüne kadar sanıyorum 6 işçi kardeşimizi çıkarma başarısını gösterdik, 10 civarındaki madencimiz hâlâ toprak altında. Allah milletimize, ailesine sabırlar versin. İnşallah, dualarımız onların, bir mucize gerçekleşsin de sağ salim bizi sevindirsinler diyorum.
Üstüne üstlük bugün acımızı tazeleyen bir elim kaza daha işittik. Adana ilimizde bir öğrenci yurdunda çıkan yangından dolayı şu ana kadar 12 kardeşimizi kaybettik, 20 civarında da yaralı öğrencimiz var. Evet, bunları niye söylüyoruz? Empati kuruyoruz, anneyiz, babayız ve hepimizin yürekleri dağlandı. Tabii, buradan çıkarılacak derslerimiz de olmalı diyoruz.
Tedbir alıp öyle tevekkül etmek lazım değerli milletvekilleri. Tedbiri aldığımız noktasında eğer mutmainsek, tatminkârsak eyvallah ama tedbir noktasında eksiklerimiz varsa bu bizim hassaten vicdanlarımızı kanatan ekstra bir acı ve sorumluluk yüklemektedir diye düşünüyorum. Ne olabilirdi, neler yapılabilirdi, bu yavrularımızı bu beklemediğimiz, ummadığımız kazaya düçar kılmadan önce ne olabilirdi? Devlet eliyle, devlet her zaman özel sektör mantığından... Evet, geleneksel bir yapıdan geliyoruz, hepimiz öğrencilik yıllarını tattık. Devlet yurtları, daha kucaklayıcı, daha sıcak, daha altyapı noktasında, tedbirler noktasında daha sağlam bir zemine oturtulmuştur.
Bakın, değerli milletvekilleri, sürekli savunma mekanizması geliştirerek... Biz bir eksikliği, bir yanlış uygulamayı, bir durumu izah ederken karşısında şöyle bir savunma getirmemek lazım: "Ama, biz, şu kadardı, şu kadar yaptık." Eyvallah, Allah razı olsun yapanlardan ama eksik.
Değerli arkadaşlar, bir şeyi yapmak, bir görevi ifa etmek normal olan bir şey. Yapmak görevimiz, söylemek görevimiz, yasal olarak bizim bunları ifade etmemiz görevimiz, ekstra bir sorumluluk değil. Bunun için çok büyük bir iltifat, bir teşekkür beklemeyeceğiz. İcra makamı da aynı şekilde düşünmeli. Bakanlık ve Bakanlığa bağlı bütün kurumlarımız üzerine düşen görevi yapmalı. Bu yurtların sayısı az, çoğaltmalıyız, çok yapmalıyız. Her eğitim öğretim yılı başında -sizlere de mütemadiyen bu şikâyetler geliyor- inanın anneler, babalar, veliler, akrabalar, çocuklar arıyorlar. Anadolu'nun bir yerinden kopmuş gitmiş büyük bir kente. Metropol bir kentin yaşattığı o psikolojik bunalımdan kurtulmadan bir de evsizlik düşüncesine kapılıyor. Bunları hep yaşadık. Ama bunun cevabı şu olmamalı: "Biz şu kadarını yaptık. Şu kadardı devraldığımızda, şu kadar oldu." Hayır, böyle bir savunma mekanizması yok. Benzer şeyleri belediyelerimiz de yapıyor. Benim en nefret ettiğim şey. İnanın, bir bakıyorsunuz bir sokakta küçük bir yama var, bir asfalt çalışması var, yama şu kadarcık yer ama öyle bir tabela koymuşlar ki oraya, yazıyor: "Büyükşehir çalışıyor." Ya, Allah aşkına böyle bir... Yani bu söylemi biraz irdelediğimiz zaman e, ne yapacak, büyükşehir yatma yeri mi? Yani sanki bütün büyükşehirler yatıyor, beyefendi küçük bir yama yapıyor, diyor ki: "Büyükşehir çalışıyor." Çalışmayıp ne yapacaksın, görevin çalışmak senin.
Şimdi, tabii, gerçekten bu yurtların sayısının, devletin kontrolünde olmak şartıyla -devletin o şefkat dolu kucağında yavrularımızı emanet edebileceğimiz- çoğaltılması lazım. Yoksa, Allah korusun, özel sektör mantığı arkasında -hangi isim, hangi marka, hangi grup olursa olsun- çalışma mantığında kazanç vardır. Kazanç olmayan tek hizmet ayağı devletin kendi imkânlarıyla çoğalttığı yurtlardır diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)