GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:28
Tarih:29.11.2016

METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Adana'da hayatlarını kaybeden yavrularımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. İnşallah, böyle acıları bir daha yaşamayız diyorum.

Değerli milletvekilleri, şimdi ülkemizdeki eğitime ilişkin verilere bir bakalım. Avrupa İstatistik Ofisi Eurostat 2013 verilerine göre, 28 üyeli Avrupa Birliğinde 30-44 yaş grubunda yükseköğrenimini tamamlayanların oranı yüzde 37'ye çıkarken Türkiye'de bu oran yüzde 11'dir. Türkiye'de 16 yaş üzeri eğitim durumuna göre nüfus dağılımı ise şöyle: Okuma yazma bilmeyen 2 milyon 784 bin 257, yüzde 5; okuma yazma bilen fakat bir ilkokul bitirmeyen 3 milyon 784 bin 667, yüzde 7 insanımız var. İlkokul mezunu sayımız 15 milyon 220 bin 28, yüzde 28; ilköğretim diplomasına sahip olanların sayısı 11 milyon 617 bin 159, yüzde 21; 2 milyon 849 bin 999 yani yüzde 5 ortaokul veya dengi okul mezunumuz; 12 milyon 96 bin 830, yüzde 22 ise lise veya dengi okul mezunumuz var. Yüksekokul veya fakülte mezunlarının sayısı toplumda 5 milyon 913 bin 187 yani yüzde 11; yüksek lisans mezunu 416.741, yüzde 1; doktora mezunu sayımız ise 122.619, oranı ise kabaca yüzde sıfır noktalarla ifade ediliyor.

35 OECD üyesi ülkedeki durumun incelendiği "2016 Tek Bakışta Eğitim" adlı rapora göre Türkiye'nin ilkokuldan yükseköğretime kadar eğitim kurumlarına yaptığı harcamalar diğer OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında oldukça düşük seviyede. Her ne kadar "Eğitime en büyük payı ayırıyoruz." desek de eğer eğitimde bir şeyler yapmak istiyor isek daha fazla para ayırmamız gerekiyor. Yine, OECD'nin 2016 raporunda Türkiye 38 OECD üyesi ülke arasında en altlarda yani 35'inci sırada yer aldı. OECD üyesi ülkelerin karşılaştırıldığı raporda Türkiye'de ortalama eğitim görme süresi OECD ortalamasının çok gerisinde kalarak 16,9 yıl olarak tespit edildi. Türkiye'de 25-64 yaş arası lise mezunlarının oranı ise yüzde 36. Bu oran yüzde 76'ya ulaşan OECD ortalamasının oldukça gerisinde ve en düşük sıralamalardan biri.

Türkiye'de kız öğrencilerin eğitime katılımı da OECD sıralamasının sonlarında. Kadınların doktora veya daha ileri düzeydeki yükseköğretim kurumlarına girmesi ve buralardan mezun olması hâlâ erkeklere göre daha zor. Raporda Türkiye'de kadınların sadece yüzde 50'sinin üniversiteden mezun olarak bir lisans diploması alabildiği açıklandı. Bu oran OECD ortalamasında ise yüzde 58; 60'lara yakın.

Raporun özetinde belirtiğine göre Türkiye matematik alanında 64 ülkenin sadece 18'ini geride bırakarak 45'inci sırada yer aldı. Daha önceki 2012 verilerine göre Türkiye 44'üncü iken bu yılki verilerde 1 sıra gerileyerek 45'inci sırada yer aldığı görülüyor. Genel sıralamasında ise 2012 yılı sıralamalarına göre bir değişiklik olmadı, âdeta yerinde saydı Türkiye yani 65 ülke arasında 45'inci sırada yerimizi aldık. Türkiye kendi klasmanında yer alan İsrail, Yunanistan ve Rusya'nın yine gerisinde kaldı. Tablo oldukça vahim.

Bir de yetişmiş insan gücümüze ve üniversitelerimize bakalım. Ülkenin en önemli şemsiyesi yetişmiş insan gücüdür, bunun da en önemli kaynağını üniversiteler oluşturur. YÖK kayıtlarına göre Türkiye'de 22.400 profesörümüz, 15 bin doçentimiz, 35.300 yardımcı doçentimiz var. Diğer gelişmiş ülkelerle kıyasladığımız zaman neredeyse çoğunun üçte 1'i, hatta dörtte 1'i düzeyinde olduğumuzu görüyoruz.

Eğitimin gerçekten toplumu değiştiren ve dönüştüren bir işlev üstlendiğini bilmemiz gerekiyor. Bunu hep beraber doğru şekilde kavradığımızda eğitim sistemimizi gerçekten millî, çağdaş, modern hâle getirerek birlikte bir şeyler yapabildiğimizde eğitimdeki başarılarımızı konuşabiliriz diye düşünüyorum.

Hepinize gecenin bu saatinde saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)