| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 29.11.2016 |
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuştuğumuz yasa millî eğitim yasası, o yüzden ben, gelelim millî eğitime diyorum ve tekrar konuyu Millî Eğitim Bakanlığının teşkilat yasasına çekmek istiyorum.
Aslında, bu madde üzerinde konuşacağımız şeyler vardı fakat madde çekilince söyleyecek sözümüz kalmadı, gerek de kalmadı ama biraz önce, 37'nci maddede, bu Meclise hiç yakışmayacak bir madde geçti ve o madde üstünde aslında çok konuşmak istemiyordum çünkü Komisyonda gerekeni söyledik biz, fazlasıyla söyledik. Ancak, o madde burada konuşulurken buradan bazı öğretim üyeleri yani bu yasadan, bu maddeden yararlanacak olan bazı öğretim üyeleri "Buna ihtiyaç var, üniversiteler zorda, üniversitelerde ihtiyaç var, üniversiteler istiyor." deyince birkaç söz etmek istedim çünkü son iki ayda 8 bin akademisyen; 2.300'ü işsiz kalmış, 2.500'ü ihraç edilmiş, bir o kadarı başka sorunlarla karşı karşıyayken yani böyle bir paradoksun içine nasıl düşülebiliyor? Yani burada topu topu kaç tane akademisyen milletvekili var ki? Hadi olsun 50; bilemediniz, 100; bilemediniz, 500 olsun. Siz 8 binini bir gecede, bir haftada, bir ayda hallettiniz ya. Bunun içinde 14 bin ÖYP'li genç akademisyen yok. Bunlara "FETÖ'cü" diyemezsiniz çünkü YÖK Başkanı ve Hükûmet bizzat açıkladı "Biz bunları FETÖ'den dolayı kanun hükmünde kararname kapsamına almadık." dediler. Nitekim de şimdi, YÖK, doktorası tamamlanan 600 tanesini 33/A kadrosuna iade etti. Yani demek ki değillermiş. Şimdi, 13 bin insan sizin döneminizde çıkarılmış yasayla, sizin çıkardığınız kanunla Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı içindeydi, bir gecede işsiz kaldılar, geleceksiz kaldılar, plansız kaldılar. Bu nedenle, bunlarla ilgili bir düzenleme yapılması şarttır. Ben tekrar Meclisi bu konuda daha duyarlı olmaya, en azından kendi akademisyenleriniz için duyarlı olduğunuz kadar duyarlı olmaya çağırıyorum. Bu nedenle de biz bu tasarı içerisine 3 ayrı kanun teklifi öneriyoruz, bunları da biraz önce Başkanlığa sunduk. Bunlardan bir tanesi, kapatılan üniversite akademisyen ve memurları için güvenlik soruşturmasından geçirildikten sonra tekrar Yükseköğretim Kurulunca uygun görülen yükseköğretim kurullarına intibaklarının sağlanması ve çalışmalarının sağlanması ve işe alınmaları için bir kanun teklifidir.
Bunun dışında ikinci kanun teklifimiz öğrenci affı konusundadır. Özellikle son yıllarda ailevi nedenlerle, sağlık nedeniyle, sosyal ve birçok nedenle üniversitelerden ayrılmak zorunda kalan veya bu son yaşanılan olaylarla üniversitelerden ayrılmak zorunda kalan; işte, harp okullarından, işte, FETÖ'nün yarattığı kaotik ortamdan dolayı veya baskılardan dolayı harp akademilerinden ayrılan öğrenciler gibi, üniversitelerden ayrılan çocuklar için, öğrenciler için, bu aileler için de iktidardan bir af yasası çıkartmasını bekliyoruz, bu konuda önerimizi de Başkanlığa sunduk.
Üçüncü önerimiz, biraz önce bahsettiğim 14 bin ÖYP'li yani Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı'nda olan, doktora yapan gençleri ilgilendiren ve şu anda hiçbir şeyden habersiz, bir anda, bir gecede işsiz, aşsız ve bilim ortamlarından uzakta kalan bu insanlar için tekrar, kazanılmış hakların kaybolmaması için ve kanunun geriye doğru yürüyemez ilkesinden hareketle 33/a kadrolarına şu andaki ÖYP'lilerin tekrar iade edilmesini ama bundan sonra 33/a'yı çıkartmamanızı.. Evet, 50/d'yle devam edecekseniz devam edin ama var olan kazanılmış hakları koruyun çünkü bunlar kul hakkıdır, insan hakkıdır. Hepiniz akademisyensiniz madem, kendi çalışmanızı istediğiniz üniversiteye gitme hakkını bu kadar önemsiyorsunuz, kendinize özel yasa çıkarıyorsunuz o zaman bu çocuklara da bir yasa çıkarın, bu çocuklar için de bir şey yapın. Binlerce genç insan heba olurken siz bu noktalardan, bu çarklardan, bu merdivenlerden, bu olanaklardan geçmediniz mi? Siz bu ortamı yaşamadınız mı, nasıl sessiz kalabiliyorsunuz bu kadar genç bilim insanının heba olmasına? Yani artık ne söylesek yetmiyor, ne desek olmuyor. Hiç mi vicdanlı bir kişi yok "Evet ya, haklısın." diyebilecek. Bakanlık burada, Millî Eğitim burada, aylardır, günlerdir aynı şeyi söylüyoruz. Bir çıkın da deyin ya: "Evet, doğrudur ve düzeltmemiz lazım." Nitekim Başbakan Yardımcısı o kanun hükmünde kararname burada konuşulurken söz verdi bize, öyle değil mi? İktidar partisinin grup başkan vekilleri burada. O zaman dediniz ki: "Biz bunu kanun hükmünde kararnameyle düzelteceğiz, söz veriyoruz, ilk kanun hükmünde kararnameyle." E, ilk kanun hükmünde kararname geçti, geldi, düzeltmediniz. Yani, hangi sözünüzü tutacaksınız? Hiç olmazsa bu genç bilim insanlarını lütfen küstürmeyin, bu ülkeye olan güvenlerini yitirmelerine izin vermeyin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)