GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:28
Tarih:29.11.2016

NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi bilgi üretmek, değer üretmek belli koşullarla, belli zeminle ve imkânlarla ancak mümkün olabilir. Mesela özgürlük olmazsa bilgi üretimi konusunda bizim başarılı olabilmemiz mümkün olmaz. Özgürlük deyince bu bilgi üretiminde düşünce ve ifade özgürlüğü her şeyden önce aklınıza gelir. Bugün gerçekten eğer bu anlamda bilgi üretemiyor ve değerler üretemiyorsak oturup bu özgürlük alanlarını yeniden gözden geçirme mecburiyeti var. Bakınız, eğer bir yerde üretim olmazsa -bu maddi anlamda da böyledir, manevi anlamda da böyledir, ilimde, bilgide de böyledir- o zaman tek bir seçeneğimiz, tek bir şansınız var; o da üretilen değerleri tüketmeye mahkûm kalırsınız ve öyle bir zaman gelir ki eldeki, avuçtaki var olan her şey de tükenir gider. Daha vahim olanı sizinle paylaşmak istiyorum. Böyle bir sorumluluğumuz da var. Genel anlamda ifadelerimi kullanmaya itina göstereceğim.

Şimdi, cehenneme dönme, cehenneme çevirme, yeryüzünü, dünyayı, bulunduğun yeri cehenneme çevirme diye bir ifade var; zaman zaman kullanılır veya okuruz, makalelerde okuruz, bazen de dinleriz. Bu nasıl; bir ortam, bir dünya, bir memleket, bir ülke cehenneme dönüyor? Demek ki insanoğlunun elinin ulaştığı fakat musallat olduğu alanlarda bu risk ve tehdit her zaman var olagelmiş. İnsanoğlunun eli ya inşa için bir yere uzanır, onu imar eder, onu inşa eder, onu korur, onu bir emanet gibi gelecek nesillere devreder ama eğer o el musallat olmuşsa bir yere o zaman onun kaçınılmaz sonucu da oranın cehenneme dönmesidir. Ülkem için bu tabiri kullanmak istemem ama şu anda içinde bulunduğumuz hâl maalesef biraz da buna doğru seyretmektedir. Bakınız, şu sıralarda vekil arkadaşlarımızın, eş genel başkanlarımızın, grup başkan vekilimizin olmaması aslında bir ayıp olarak düşünülmeli ve o şekilde yaklaşmalıyız.

Ben Ahmet Türk'le ilgili bir örneği sizinle paylaşmak istiyorum. Ahmet Türk aslında, bu sit alanları oluyor ya, tarihî alanlar, mekânlar yani insanoğlunun dokunmaması gerektiği ve onunla ilgili daha dikkatli, daha özenli olması gerektiği yerler var. Emin olunuz, Ahmet Türk sadece bizim partimiz için, sadece bizim bölgemiz için bir değer değil, bu ülkenin bir değeriydi.

Bakınız, şu anda Sayın Baykal burada yok. Ben, bir Diyarbakırlı arkadaşımla bir yerde oturuyordum, Sayın Baykal gidip Ahmet Türk'ü, ailesini evinde ziyaret etmişti. O arkadaşımın bana söylediği: "Ben de gidip Antalya'da Sayın Baykal'ı evinde ziyaret edeceğim." Ne CHP'yle ne de Sayın Baykal'la herhangi bir ilgi ve alakası var. Bu tür olaylar, bu tür sıkıntılar bizi birbirimize düşman etmek yerine, bizi birbirimizden uzaklaştırmak yerine bizim için birer fırsat ve ders olmalı diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, şu anda hâlen bu Meclisin yapabileceği, birlikte yapabileceği, oturup uzlaşarak, konuşarak çözebileceği çok önemli sorunlarımız var. Ümidim, inancım odur ki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - ...bu şekilde bir istidat gösterilir ve bu ülke o cehennem algısından kurtulur, hem bu dünyanın hem öbür dünyanın cennetine vesile olursunuz diyorum.

Hepinize hayırlı akşamlar. (HDP sıralarından alkışlar)