GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:28
Tarih:29.11.2016

MUSTAFA MİT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 405 sıra sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 30'uncu maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunca verilen önerge üzerinde MHP Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının 30'uncu maddesi, devlet ve vakıf yükseköğretim kurumlarında görevi başında kalmasında sakınca görülen üst kuruluşlar ile yükseköğretim kurumunun yöneticileri, öğretim elemanları, memurlar ve diğer personel hakkında ihtiyaten görevden uzaklaştırmayı düzenlemektedir. Madde metni gerek lafzı ve gerekse ruhu itibarıyla olağanüstü hâl mantalitesiyle kaleme alınmış, komisyonlarda dile getirilen sakıncalar dikkate alınmadan Genel Kurula getirilmiştir. Üniversitenin yüksek lise hâline getirilmesine yol açacak olan bir anlayışla tasarının kaleme alındığı anlaşılmaktadır. Zaten sıkıntılı olan ilim hayatımız bu anlayışla daha da sığlaştırılacaktır. Olağanüstü bir süreçten geçtiğimizden şüphe yoktur. Bugünün şartları malum ancak kalıcı düzenleme yaptığımız hatırlardan çıkarılmamalıdır.

Değerli milletvekilleri, tasarı, görevden uzaklaştırmanın disiplin veya ceza soruşturmasının herhangi bir safhasında üç ay süreyle alınabileceğini, sebepler devam ettiği zaman her defasında üç ay olarak uzatılabileceğini düzenlemektedir. Bu hâliyle düzenleme birçok yönden sakatlık taşımaktadır. Birincisi, 28'inci ve 29'uncu maddeyle sınırları belirlenmeye çalışılan disiplin ve ceza soruşturmasına neden olan hâller ve usuller objektif unsurlar taşımamaktadır. Keyfî uygulamaya yol açacak muğlak ve subjektif ifadeler yerine objektif kriterler ortaya konulmalı ve keyfîlik ortadan kaldırılmalıdır. Devlet yönetiminde neredeyse üç asırdır şikâyetçi olduğumuz keyfî uygulama neticesinde etkin konumda olanların kendinden olmayanları tasfiye aracı olduğu 15 Temmuzda açıkça görülmüştür. İkincisi, görevden uzaklaştırmanın her defasında üç ay olarak tekrarlanması bir başka keyfî uygulama olacaktır. Bazı soruşturmalar belki üç ay içerisinde, altı ay içerisinde sonuçlanmayabilir ancak düzenlemeden anlaşıldığı kadarıyla uzatmalar süre sınırı olmadan devam edebilir, bunun sınırlandırılması gerekmektedir. Nasıl ki görevden uzaklaştırmayı izleyen on gün içinde soruşturmaya başlanılması düzenlendiyse sonuçlandırılması da sınırlandırılmalıdır. Üçüncüsü: Görevde kalmanın soruşturmanın devamını teşkil edip etmediği durumlarda uzaklaştırma tedbir süresi bitmeden kaldırılabileceğini düzenlemektedir. Bu doğru bir anlayış olmakla beraber eksik bir düzenlemedir. Kişinin görevde kalmasının soruşturmayı etkileyecek olup olmadığının da subjektif kriterlere bağlanması gerekmektedir. İnsanların işi ve aşıyla oynamak zulümdür ve biz bu zulme karşıyız, düzeltilmesi gerekmektedir. 15 Temmuz sonrası yaşanan açığa almalar neredeyse 100 bin kişiye ulaşmıştır. Bu konuda sebep olunan mağduriyetler zaman zaman devletin en üst temsilcileri tarafından da ifade edilmektedir. Her platformda yapmış olduğumuz itirazlar dikkate alınmamıştır, yeni mağdurlar yaratılmıştır. Bu düzenlemenin uygulamasında da bu tip mağduriyetler yaşanabilecektir. Dördüncüsü ise objektif kriterlere bağlanmadan yetki verilenlerin yorum ve değerlendirmelerine açık, subjektif sebepler ile akademik personelin idari tasarruf altında tutulması, akademik özerklik açısından oldukça problemli olan ilim hayatımızı amir, memur disiplini içine alacak akademik personeli devlet memuru hâline getirecektir. Beşincisi: Tasarıdan anlaşıldığı kadarıyla modern devlet hayatının geçirdiği tecrübeler ile ulaşmış olduğu devlet hükûmet ayrımından hükûmetin adamları modeline geçme gayreti görülmektedir. İbni Haldun'un cemiyetin çöküş sebeplerinden biri olarak gördüğü...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA MİT (Devamla) - ...asabiyet yani partizanlık, toplumu hükûmetin adamları ve diğerleri olarak görecek, devlete olan aidiyet duygusunu da ortadan kaldıracaktır diyorum. Tarihin bunun örnekleriyle dolu olduğunu hatırlatıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)