GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Mardin'deki insan hakları ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:28
Tarih:29.11.2016

ALİ ATALAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Meclisin değerli emekçileri ve bizi izleyen, dinleyen yurttaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Malumunuz, 7 Haziran genel seçimlerinden sonra halkın iradesi gasbedilmek üzere sistematik bir antidemokratik süreç başlatılmış, belediye eş başkanlarımız, birçok yöneticimiz ve daha sonra 4 Kasımda eş genel başkanlarımız ve milletvekillerimiz siyasi rehin olarak tutuklanmış ve bununla zirve yapmıştır. Darbe teşebbüsünü âdeta Allah'ın bir lütfu olarak görerek OHAL uygulamaları ve kanun hükmündeki kararnamelerle kayyumlar atanıyor, görevden alınmalara gidiliyor, insanlar tutuklanıyor ve böylelikle bir partinin anlayışına göre toplumun tamamı büsbütün zapturapt altına alınmak isteniyor.

Değerli arkadaşlar, sadece 22 Kasım tarihli kanun hükmünde kararnameyle Mardin ve ilçelerinde işten çıkarılan belediye çalışanlarının sayısı 400'ü aşmaktadır.

Belediyelere el koymakla yetinilmiyor, emekçinin hakkı da elinden alınıyor. 74 yaşında, kalp hastası, barışın sesi, halkın seçilmiş iradesi ve ortak yaşamın sarsılmaz simgesi değerli Ahmet Türk bir darbe sonucunda alınıp hücreye konulmaktadır. Türkiye'nin her darbesinde içeri alınıp daha sonra milletin iradesiyle tekrar seçilen bir şahsiyettir Ahmet Türk. Toplumun vicdanı ve iradesi, barışın çınarı zindana hapsedilmeye çalışılıyor. Ama, bir şey unutuluyor: Onur ve bir halkın iradesi zindanlara, dört duvar arasına sığdırılamaz.

Nusaybin'de hâlen yıkmaktan başka hiçbir şey yapılmıyor. Kış gelmesine rağmen binlerce evsiz barksız ve yoksul insan için ne geçici ne de kalıcı herhangi bir tedbir alınmış değildir, alınacağa benzemiyor.

İlginç ve ibretlik olması açısından söylemek lazım: Kuşkusuz, ülkeler arası yardımlaşmaya hiç itirazımız yoktur ve olamaz. Ancak, birçok yerde olduğu gibi, Mardin'in Bagok Dağı'nda birçok sefer yangın çıkmış, bunun üzerine biz mülki amirlerle konuşmamıza rağmen maalesef yangın söndürme aracı ve özellikle uçak gönderilememiş ama nedense İsrail'e gönderilebiliyor. Burada ortaya çıkan gerçeklik şudur: Güçlüye yaranma ve itaat etme ama diğer yandan da mazlumu ezme siyaseti hâkimdir burada. Soruyoruz size: Bu olup bitenler ayrımcılık değilse, bölücülük değilse nedir? Başka bir izahatı var mıdır?

Değerli milletvekilleri, bu söylediklerimiz Orta ve Doğu Asya'da ve Afrika'nın herhangi bir ülkesinde değil bu ülkede gerçekleşiyor. Bir de kalkıyorsunuz bu koşullarda Avrupa Parlamentosuna veryansın ediyorsunuz. Bir kere bu kafayla, değil Avrupa Birliğine üye olmayı, bir bilardo kulübüne bile üye olamazsınız. Burada halkı kandırmaya gerek yoktur. Biz mi Avrupa Birliğine üye oluyoruz, yoksa Avrupa Birliği mi bize üye oluyor? Uygulanan bildiğimiz objektif kriterler var, bunlar herkes için geçerlidir. Her gün popülist, demagojik söylemlerle halkın kafasını karıştırmaya, halkı kandırmaya gerek yoktur.

Bakın biz, eş genel başkanlarımızı, milletvekillerimizi ve belediye eş başkanlarımızı cezaevinde ziyaret edemiyoruz yani buna bile müsaade edilmiyor. Diğer yandan ama bakıyoruz ki bazı milletvekillerine pürüzsüz, sorunsuz izin verilebiliyor.

Değerli milletvekilleri, her zaman demokrasiden, özgürlükten, barıştan ve eşitlikten yana olduk. Bu tutumumuzu her zaman aynı şekilde ortaya koyduk ve koymaya devam edeceğiz. Mevcut antidemokratik uygulamalara karşı halktan, haktan ve emekten yana bir duruşu ve tutumu sergilemek öncelikle bu Meclisin ve milletvekillerinin görevi olmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ATALAN (Devamla) - Bu haksızlık, hukuksuzluk ve irrasyonel siyaset anlayışı artık son bulmalıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)