| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 25.11.2016 |
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iyi sabahlar.
Sabahın bu ilk saatlerinde, yasanın ikinci bölümünde, daha çok, üniversitelerin yapılanması, üniversitelerin iç disiplin meseleleriyle ilgili konular ağırlıklı olarak görüşülmekte. Ben yasanın bu bölümünde, daha çok üniversitelerle ilgili olduğu için, üniversitelerde son dönemde yaşanan bazı somut sorunları Bakan da buradayken, YÖK temsilcileri de buradayken dile getirmek isterim.
Özellikle, bu kapatılan üniversitelerde şu anda önemli oranda -daha önce de söyledim- sorunlar aşıldı gibi görünüyor, öğrenciler yerleşti gibi görünüyor, 45 bin kadar öğrenciyi yerine yerleştirebildi YÖK. 20 bin kadar öğrenci bu arada telef oldu ve üniversiteleri bırakmak zorunda kaldı. Fakat, şu an yerleşen öğrencilerde şöyle bir sıkıntı var yani YÖK temsilcileri de buradayken mutlaka çok acilen el atılmasını isterim, Sayın Bakana da özellikle sesleniyorum: Bakanlığın diğer konularda, ilk, ortaöğretim ve diğer okullarda ve proje okulları gibi daha bir dolu -yani eğitimin çok kaotik yapısı nedeniyle- başka konularla ilgilenmekten üniversite ayağının zayıf kaldığını ve Millî Eğitim Bakanlığının üniversiteyle ilgili konularda daha geride ve regresif bir davranış içinde olduğunu görüyoruz. O yüzden, özellikle YÖK'te, bu kapatılan üniversitelerin öğrencilerinin bu hafta ödemeleri istendi hepsinden. Aslında, 12 taksit yapılacakken 6 taksite indirdiniz, şimdi de 3 taksitini peşin istiyorsunuz. Bu insanların aileleri kışta, çoğu dar gelirli insanlar ve bir bölümü bu yüzden, para yüzünden okulu bırakacaklar. Yani uzun zamandır böyle bir şey yaşanmadı bu ülkede. İnsanlar yoksulluk yüzünden ya da taksit ödeyemediği için okullarını bırakma aşamasına geldiler.
Daha önemli sorunlardan bir tanesi, YÖK belli ve dar kapsamlı mali ödeme açıklamasını üniversitelere gönderdi ama kendi sitesinde ilan etmedi; ilan etti, bir gün ilan etti, eksik vardı bir dolu, uyardık, kaldırdılar ama defalarca aramamıza rağmen, bugün örneğin 3 defa aramamıza rağmen asla ulaşılamıyor YÖK'e. Sonuç olarak YÖK hâlâ, ödeme zamanı yaklaşmış olmasına rağmen, sitesine öğrencilerin hangi usul ve esasla ödeme yapacaklarını koymadı. Bu kadar basit bir sorunu, bu kadar hocamız var, bu kadar hukukçumuz var, bu kadar profesörümüz var, bu kadar personelimiz var ama bir sayfa usul ve esası oraya koyamadınız.
Onun dışındaki önemli sorunlardan bir tanesi, kapatılan üniversitelerin açıkta kalan, işsiz kalan akademisyenleri için ocak ayı işsizlik maaşını aldıkları son ay. Şu an 1.307 lirayla geçiniyorlar profesör ve doçentler, ocak ayında işsizlik maaşları bitecek, ocak ayından itibaren bu öğretim üyelerinin normal asgari ücret, işsizlik parası alma şansı bile yok. Bunlar 2.300 civarında doçent, profesör, yardımcı doçentler. Bu insanların büyük bir çoğunluğu bu üniversitelere devlet üniversitelerinden geldiler. Biraz önce değerli konuşmacının söylediği gibi, Ahmet Bey'in, zaten, kollama, kayırma veya birtakım iç taktiklerle devlet üniversitelerine geçti daha çok bu FETÖ'cü yapılanma. Nitekim, bakarsanız gelişmelere, sadece Dicle Üniversitesine bakarsanız, 70 tane öğretim üyesini görevden almakla kalmadınız, tutukladınız rektörü dâhil. Eğer bu, kapatma gerekçesi olsaydı devlet üniversitelerinin tamamını kapatmanız gerekirdi en başta Dicle olmak üzere. Doğal olarak bu üniversiteleri kapattınız ama bu öğretim üyeleriyle ilgili hiçbir hükme varmadınız yani suçlu demediniz. Suçlu demediniz ama bu öğretim üyeleri şu an çalışamıyorlar çünkü onlara Sosyal Güvenlik Kurumundan bir kâğıt verdiniz üstünde "OHAL, kanun hükmünde kararname" yazıyor. Bu yüzden hiçbir yerde işe giremiyorlar, çalışamıyorlar. Binlerce akademisyenle ilgili bu sorunun çözülmesi bir cümleye bakıyor Sayın Bakanım. YÖK bunlarla ilgili bir tutuklama kararı, hüküm vermediğine göre -siz hukukçusunuz- hukuki bir karar olmadığına göre söyleyeceğiniz tek şey şu: "Bunlarla ilgili herhangi bir hüküm yoksa, tutuklama kararı yoksa bu arkadaşların çalışmasında engel yoktur." diyecek, bu kadar. Nitekim aynı şeyi Sağlık Bakanlığı 26 Ağustos itibarıyla yaptı, "İhraç edilen ve görevde işsiz kalan hekimlerin özelde çalışmasına engel yoktur." yazısını yayımladı. Bu yüzden de bunun, Sağlık Bakanlığının Millî Eğitim Bakanlığına örnek olmasını diliyorum.
Bunun dışındaki en önemli sorunlardan bir tanesi bu öğretim üyelerinin yurt dışına doğru hareket hâline geçmesi. Bu konuya daha sonra değinmeyi düşünüyorum çünkü zamanım çok daraldı ama bu arada bir başka sorun daha var. Bu üniversitelerde -devlet üniversitelerine geçemediği için- yabancı uyrukluların birçoğu gelip özel üniversitelerde çalıştılar. Yani Türklerle evlendikleri için eşleri doğal olarak Türkiye'deki üniversitede çalıştılar. Mesela bunlardan bir tanesi Catherine Francesca Coussens. Bu hanım gelmiş Türkiye'ye, burada evli olduğu için bir üniversitede iş bulmuş, aslında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEYHUN İRGİL (Devamla) - ...daha önce Çankaya Üniversitesindeyken İpek Üniversitesine geçmiş. Şimdi, bu insanlar herhangi bir nedenle yurt dışına gittiklerinde yani ailelerinin yanına döndüklerinde, bir şekilde tekrar Türkiye'ye gelmek istediklerinde bu insanları hiçbir gerekçe olmadan ülkeye sokmuyorsunuz. Bu da mesela dünyadaki, Avrupa'daki itibarı azaltan bir şey. Ondan sonra diyorsunuz ki: Avrupa bize bunu niye yaptı? İşte bu insanlar gidip orada anlatıyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın İrgil.