| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 25.11.2016 |
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; gecenin bu saatinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili 405 sıra sayıyla gündeme gelen Tasarı'nın 25'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugüne kadar, birkaç gündür Millî Eğitim Bakanlığı bünyesindeki birtakım sıkıntıları dile getirdik hep beraber. Ortak olduğumuz, mutabık olduğumuz birçok sorunu ifade etmeye çalıştık ama bu kısa süreçte, ben, özellikle çok fazla değinilmeyen bir konuya el atmak istiyorum. Tabii ki üst paydamıza, hep, sorunları ifade ederken çözüm önerilerimizin de en üstüne şunu koyduk: "Liyakat" dedik, "ehliyet" dedik, "uzmanlık" dedik.
Burada, elbette ki sınav formatındaki değişikliği çok tasvip etmiyoruz. Özellikle yurt dışı lisansüstü eğitim için Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde seçtiğimiz öğrencilerin bir taraftan evrensel, bilimsel değerlere bağlığı ve bu konudaki donanmışlığına dikkat etmek gerekirken -yani iyi bir eğitim formatından geçmiş olmaları dikkate alınırken- bir taraftan da ülkenin kurucu değerleri noktasında, ülkenin vazgeçilmez millî, manevi değerleri noktasında da yine belirli bir birikim sahibi olması gerekmektedir. Bunu niye söylüyoruz? Çünkü, şu anda aramızda bu süreçten geçip şu anda yüce Mecliste, Türkiye'mizin seçilmişleri olarak bu eğitim sürecinden süzülerek gelen, gerçekten burada hizmet etmeye çalışan arkadaşlarımız vardır. Aynı süreci her beraber yaşadık. Niye? Çünkü, bu göndereceğimiz evlatlarımız, evet, bir taraftan uluslararası boyutta akademisyen olacaklar, ilim, irfan noktasında geneli, dünyadaki ilmin, biliminin, sanatın vardığı o noktayı içeriye taşıyacak ve buradaki sürekliliğin devam etmesine katkıda bulunacak. Ama bir taraftan da orada bizi temsil etme noktasında olacaklar, bunu içtenlikle söylüyorum, bir yabancı eğitimcinin söylediği şey aynen: "Sizin gönderdiğiniz öğrenciler aynı zamanda büyükelçileriniz bizim nezdimizde." Dolayısıyla çok dikkatli, çok hassas bir teraziyle tartıp kılı kırk yararak göndereceğiz. Kötü örneklerden ders çıkaracağız. Biz, inanın, Türkiye Cumhuriyeti devleti adına, Millî Eğitim Bakanlığı adına nice yurt dışına gidip de yurt dışında bağlı bulunduğu ülkenin değerleri dışında her türlü değere bağlılığını ifade ederken, ülkenin, asıl onu gönderen iradenin arkasında durmayan bir sürü, "hain" diyebileceğimiz öğrenci tipleriyle karşılaştık. Bayrağıyla sorunu olan, milletiyle sorunu olan, ülkesiyle, ülküsüyle, cumhuriyetiyle sorunu olan bu bağlamda birçok öğrenciyle karşılaştık. Bunun geriye dönüşü ne olacak?
Bakın, millî değerlerini evrensele taşıyamadan dünya vatandaşı olma iddiası çok temelli bir şey değildir. Efendim, örneklerimiz var mı? Var, çok var. Çok tipik bir örnek, bir sitemle beraber örneği tekrarlamak istiyorum:
Bir Aziz Sancar'ımız var. Bakın, Sayın Bakanım, geçen sene, biz Aziz Bey'le ilgili -gerçekten birçok bütçeyle, turizm adına, Türkiye Tanıtım Fonu adına yapamadıklarımızı, o tek başına Anadolu'nun kavruk bir yerinden çıktı, geldi, dişiyle, tırnağıyla ve değerlerine bağlı kalmak kaydıyla dünya bilim hayatında Allah'a şükür göğsümüzü kabarttı, bizim medarı iftiharımız oldu- o değerli hocamızla ilgili biz önerge verdik, araştırma önergesi verdik, dedik ki: "İsminin mutlaka, TÜBİTAK olabilir, YÖK'e bağlı bir üniversite olabilir, bir araştırma merkezi olabilir..."
Bakın, Avrupa Parlamentosuyla sıkıntılar yaşıyoruz ya... Biraz da gerçekten çuvaldızı kendimize batırarak, Aziz Hoca formatıyla, burada önce biz yaşatalım ki, onu sembolleştirelim ki yeni Aziz Sancarların önünü açalım. Aziz Sancar'ın öyküsüne baktığınızda, evet, yurt dışında eğitim almıştır ama dünya ile Türkiye'yi eklektik olarak bir arada yani evrensel ile millîyi bir araya getirip çok rahat bir şekilde hayata geçirmiş bir bilim adamıdır; şahsında saygılar sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL AYDIN (Devamla) - Bu konuda hassasiyetimizi gündeme getiriyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.