| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 25.11.2016 |
İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; UNESCO tarafından 17 Kasım 1999 yılında alınan bir kararla 21 Şubat tarihi Uluslararası Anadil Günü olarak ilan edilmiştir. Birleşmiş Milletlere üye 194 ülkenin 113'ünde birçok dil resmî eğitim dili olarak kullanılmaktadır. Örnek olarak Hindistan'da 20'den fazla kabul edilen yerel dil vardır ve bu dillerin konuşulduğu bölgelerin önemli bölümünde de ana dilde eğitim hakkı tanınmaktadır. Türkiye'de de ana dilde eğitim hakkı Anayasa'nın 42'nci maddesine göre yasaklanmıştır. 20 milyonun üstünde Kürt'ün yaşadığı Türkiye Cumhuriyeti'nde vatandaşlarının ana dilde eğitim hakkının engellendiği görülmektedir.
Değerli arkadaşlar, üç yıldan bu yana Kürtçe ana dilde eğitim veren ve 238 öğrencisi bulunan Ferzad Kemanger Okulu, üçüncü yılında, yine bu Hükûmet tarafından kapatılmıştır. Eğitim formasyonu alan 18 öğretmen tarafından ders verilmekteydi. Devletten hiçbir nakdî yardım almadan, veliler tarafından eğitim öğretim masrafları karşılanıyordu. Bu tür okulların devlet tarafından teşvik edilmesi gerekirken, hatta resmî olarak böyle eğitim veren okulların açılması gerekirken, Ferzad Kemanger, Kürtçe ana dilde eğitim veren okul kapatılmıştır.
Türkiye'de birden fazla etnik kökene sahip insanların yaşadığı bilinmesine rağmen, ana dilde eğitim ve öğretimin sadece Türkçe yapılması, 1982 darbe Anayasası tarafından teminat altına alınmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; asimilasyonun insanlık suçu olduğu çok iyi bilinmesine rağmen, kendi ülkesinde yaşayan insanların önemli bir bölümünün konuştuğu Kürt dilini tanımayıp, kürdistan illerinde ana dilde eğitim hakkını engelleyen tutarsız politikalar doğrultusunda, tarih sayfalarına adınızın kara harflerle yazılmasını istemiyorsanız, bu politikadan bir an önce vazgeçip somut adımlar atmanız gerekmektedir.
Bu bağlamda, Hükûmete şu soruları yöneltmek istiyorum:
1) Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan kaç farklı dil konuşulmaktadır? Bu etnisitelerin nüfus istatistikleri ve yaşadıkları bölgeler nerelerdir?
2) Ana dilde eğitim hakkıyla ilgili Hükûmetimizin yapmış olduğu herhangi bir çalışma var mıdır? Varsa nelerdir?
3) 2008 yılında Almanya'da, 2010 yılında İstanbul'da, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan konuşmalara istinaden, Türkiye'de yaşayan, ana dili Türkçeden farklı olan vatandaşlar, 1982 darbe Anayasası'nın 3'üncü ve 42'nci maddesinden dolayı asimilasyona uğruyorlar mı?
4) Asimilasyonun insanlık suçu olduğunu belirten dönemin Başbakanı, günümüzün Cumhurbaşkanı ülkesinde yaşayan farklı etnik kökene mensup vatandaşlarının ana dilde eğitim görmemesinden dolayı bir insanlık suçu işliyor mu?
5) Ana dili Türkçeden farklı olan vatandaşların ana dillerinde eğitim görmemeleri devletin resmî asimilasyon politikası mıdır? Değilse bunun yasal düzenlemelerinin yapılmasına neden engel olunmaktadır?
6) Yaşayan diller ve lehçeler seçmeli dersi kapsamında eğitim vermek için kaç tane öğretmen alınmıştır? Bu öğretmenlerin atanmasında hangi kıstaslar dikkate alınmıştır?
7) Yaşayan diller ve lehçeler seçmeli dersini seçen kaç tane öğrencimiz vardır?
8) Ders verecek öğretmen olmadığı için farklı seçmeli dersleri almak zorunda olan kaç öğrenci bulunmaktadır?
Evet, değerli arkadaşlar, bir toplumun yaşamında önemli bir yeri olan ana dilde eğitim hakkını tanımamakla birlikte önüne engel koyma girişiminiz son dönemde sıkça gündeme gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İMAM TAŞÇIER (Devamla) - Ana dilde eğitim veren okulları kapatmak ve belediyelerde yazılı Kürtçe tabelaları kaldırmak Kürtlerin asimilasyona uğramasını amaçlamaktadır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.