| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 25.11.2016 |
ERKAN HABERAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'deki süt fiyatları ve süt üreticilerinin sorunları hakkında verilen önerge için söz almış bulunmaktayım.
Sayın milletvekilleri, Türkiye'de süt problemini, süt fiyatları dolayısıyla üreticilerin problemlerini sadece süt tarafından bakarak değerlendirmenin çok doğru olmayacağı kanaatindeyim. Türkiye'de süt, aynı zamanda tarıma bağlıdır; Türkiye'de süt, aynı zamanda hayvancılığa bağlıdır; Türkiye'de süt, aynı zamanda bölgesel coğrafi koşullara bağlıdır; aynı zamanda, bir de eğitime bağlıdır. Bu işin bir de eğitim tarafı vardır.
Türkiye'de bir genelleme yaparsak süt ve süt ürünleri sanayisi vardır, üreticiler vardır, köylüler vardır, köylü üreticiler vardır, büyük çiftlik olarak üreticiler vardır, aile işletmeleri olarak üreticiler vardır, mevsimlik çalışan mandıralar vardır, çok büyük sanayi işletmeleri vardır. Türkiye'de bugün en büyük sıkıntı, süt işletmelerinin büyük sanayilerinin Ege ve Marmara bölgelerinde toplanması, diğer bölgelerde fiyatların daha ucuzlaması, sanayinin daha az olması, süt ve süt ürünlerinin yeterince rantabl kullanılmamasından kaynaklanmaktadır. Bölgesel farklılıklar özellikle Doğu Anadolu Bölgesi'nde çok ciddi, belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki üreticiler çok zor durumdadır. Süt üreticileri devlete fazlasıyla borçlanmaktadır, borçludur ve ne yapacaklarını bilmedikleri bir âcizlik içindedirler.
Türkiye'de çiğ sütün kullanım alanları nerelerdir? Türkiye'de çiğ sütün yüzde 27'si modern fabrikalarda, yüzde 33'ü mandıralarda, yüzde 20'si işletmelerde tüketilmektedir, sokak satıcıları da geri kalan yüzde 20'yi sokaklarda satmaktadırlar. Türkiye'de sütün şu anda ortalama fiyatı bölgesel olarak farklılık göstermektedir. Doğu Anadolu Bölgesi'nde 1,08 lirayken Denizli'de 90 kuruş, Ankara'da 1,3 lira, Marmara Bölgesi'nde 1,4 lira ile 1,5 lira arasında farklılık göstermektedir.
Türkiye'de süt sektörünün sorunlarını konuşurken sanayici ile üretici arasında ciddi bir farklılık yaratmak durumundayız. Her ikisini birbirinden ayırt etmemiz mümkün değil. Türkiye'de süt sektörünün sorunlarında temel, parçalı yapı önemlidir, kalite düşüklüğü önemlidir, yüksek maliyet önemlidir, verim düşüklüğü önemlidir; kayıt dışılık, bilgi eksikliği, sağlık, desteklemeler ve örgütlenme çok ciddi problem teşkil etmektedir. Bunun yanında, işin bir de üretici tarafından olan kısmı vardır, sanayici tarafından olan kısmı. Üretici, devamlı sanayiden şikâyet etmektedir. Sebebi, çiğ süt fiyatlarını özellikle son bir buçuk yıldır hep aynı fiyatta tutup sanayide ürettikleri ürünün fiyatlarını artırmasından dolayıdır. Bundan dolayı sanayiciyi suçlayabilir miyiz? Hayır. Niye? Ülkemizdeki girdi maliyetleri artmıştır, asgari ücret artmıştır, elektrik fiyatları artmıştır ama süt üreticisi bundan mağdur olmuştur. Yapılması gereken şey: Süt üreticisinin çok daha ciddi bir şekilde desteklenmesi, devlet tarafından teşviklerin artırılması gerekmektedir.
Türkiye'de süt sektörünün sorunları dedim; parçalı yapı ve kalite düşüklüğü. Türkiye'nin parçalı yapısı diye bahsettiğim konuda en temel özellik, bölgesel kriterlerin farklılık göstermesidir. Özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, kısmen de Karadeniz Bölgesi'nde kış mevsiminin uzunluğu süt verimini oldukça azaltmaktadır. Bugün özellikle küçük işletmelerde üretilen sütlerin antibiyotikli, denetimsiz ve sıcak olarak toplanıp işlenmesi gıda güvenliğine uygun değildir. Soğuk zincir, özellikle küçük işletmelerde kullanılmamaktadır. Bundan çıkacak en önemli sonuçlardan bir tanesi, küçük işletmelerin, köy işletmelerinin ölçeklerinin büyütülerek en azından soğuk zincirin korunmasıdır.
Diğer bir konu, bilgi eksikliği ve sağlık sorunudur. Özellikle kırsal kesimdeki üreticilerin hayvan sağlığı ve beslenmesi konusundaki bilgi eksikliğinden kaynaklanan kayıplar çok ciddi boyuttadır. Sağlıklı koşullarda hayvan bakılamaması nedeniyle, son yıl, milyona yakın hayvan kaybı vardır, telef olmuştur bu ülkede. Aşılamada yapılan eksiklikler bunun en önemli nedenlerinden bir tanesidir. Özellikle ülkemizde, farkında olmadığımız şekilde brusella, verem ve özellikle dişi düvelerdeki meme hastalığı mastitisin oldukça yaygın olmasının sebebi budur.
Yüksek maliyet ve verim düşüklüğü dedik. Ülkede bir buçuk yıldır süt fiyatları sabittir ve hatta bazı bölgelerde geriye doğru düşmüştür. Süt işletmeleri yeterli miktarda ve kalitede süt bulamamaktadır. Dünyada mililitreye düşen organizma sayısı 200 binin altındayken Türkiye ortalaması 1,5 milyonlar civarındadır. Türkiye'de -en iyi- mililitrede 200 bin civarında getirene devlet ve özel sektör teşvik vermektedir. En iyi, en mükemmel süt üretenler şu anda "ari çiftlikler" olarak adlandırdığımız çiftliklerdir. Üretimleri mililitrede 150 bin civarındadır. Bunların da sayısı 3-5 taneyi geçmemektedir.
Kayıt dışılık, süt üretiminde çok ciddi bir etkendir. Yılda üretilen 10 milyon ton sütün 2 milyon tondan fazlası kırsal aileler tarafından üretilmektedir. Bunlar, devletin her türlü denetiminden ve desteğinden uzaktır, tamamen kayıt dışı üretim yapılıp sokaklarda satılmaktadır ve pek çoğu zaten üretim koşulları sebebiyle insan sağlığı için uygun değildir.
Süt üreticileri açısından en önemli olan kurumlardan bir tanesi örgütlenmelerdir. Ülkede damızlık süt birliği üreticileri, et üreticileri birlikleri kurulmuş ama yeterli seviyede ülke ekonomisine ve süt üreticilerine kendi alanlarında katkı gösterememektedirler. Bunların en büyük sebeplerinden bir tanesi devlet denetiminden ve iç denetimden uzak olmalarıdır. Örnek mi? Örnek: Ankara Süt Damızlık Birliği.
Süt üretiminde kooperatiflerin kurulması olmazsa olmaz koşuldur ama kooperatifleşmede pazarlamanın özellikle devlet tarafından muhakkak kontrol edilmesi, sağlıklı bir şekilde bölgesel dağılımının yapılması şarttır.
Desteklemeler, kooperatifler ve kooperatif birlikleri, süt toplamadan soğutma tanklarının sağlanmasına, süt kalite kontrolünden geçirilmesine kadar muhakkak devlet tarafından denetlenmelidir.
Yaz ve kış fiyatlarının farklı fiyatlar olması muhakkak, muhakkak engellenmeli, ortak bir fiyat altında gidilmelidir. Bildiğiniz üzere, kışın süt azaldığı için süt fiyatları artmaktadır, süt tozuna yönelinmektedir. Devlet süt tozu üreticilerine destek verdiği hâlde küçük üreticiye destek vermemektedir. Türkiye için ciddi bir sorundur.
Süt ürünleri sektör strateji geliştirilmesi çok önemli konulardan biridir. Bu sektörle ilgili Türkiye'de şu ana kadar ciddi bir yol katedilmemiştir. Neden katedilmemiştir? Her iktidar, her hükûmet ve aynı hükûmetler içinde bile baktığınız zaman ithalata izin verilmiş fakat bölgeler araştırılmadan, coğrafi koşullara bakılmadan her bölgeye farklı cins sığırlar getirilmiştir. Ne getirilmiştir? Holstein getirilmiştir, Angus getirilmiştir, Jersey getirilmiştir, Limuzin getirilmiştir, Hereford getirilmiştir, Belçika mavisi getirilmiştir. Ama ne dedik? Eğitim şart. Köylü hayatında görmediği sığırı karşısında görmüş, hayatında görmediği düveyi karşısında görmüş. Hayvanını besleyip on iki ayda 300 kiloya getiren bir köylünün eline, eğitmeden, altı ayda 500 kiloya gelen bir hayvanı verirseniz köylü onu satar. Satmaması gerektiğinin farkında değil köylü.
Çiğ sütün kalitesi dedik. Çiğ süt bu sektörün en önemli sorunlarından biri. Teslim edilen süt karşılığı yapılan ödemelerde kaliteyi gözden kaçırmaktayız maalesef.
Soğuk zincirin bozulması dedim.
Hayvan hastalıklarıyla mücadele dedim.
Süt üretimini artırmak için sütte kalite-fiyat ilişkisinin çok iyi değerlendirilmesi lazım. Kaliteli süt getiren çiftçiye daha fazla teşvik verilmesi lazım, daha fazla desteklenmesi lazım. Bugün ari çiftlik sayılarının ülkemiz bazında çok az olduğunu görüyoruz, devlet tarafından ari çiftliklerin daha fazla desteklenerek sayılarının artırılması gerekmektedir.
Çiğ süt maliyetinin yüksek olması dedik, bu da çok önemli bir konu. Çiğ süt maliyetinin yüksek olmasındaki en büyük sebeplerden biri yem maliyetlerinin fazla olması. Yem maliyetlerinin fazla olması demin söylediğim baştaki konuya geldi, tarımın desteklenmesi lazım. Ama tarımda yem bitkileri üreticilerinin çok daha fazla desteklenmesi lazım. Neden? Yurt dışından saman ithal etmeyelim diye, yurt dışından koyun ithal etmeyelim diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN HABERAL (Devamla) - Bugün 500 bin baş hayvana eğer ülke izin vermişse emin olun geçen yıl 1 milyon başa yakın hayvan da telef oldu.
KDV'yi söyleyecektim, söyleyemedim.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Haberal.