GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:27
Tarih:25.11.2016

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sevgili kadınlar, çok kıymetli halkımız, değerli arkadaşlar; bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Erkek şiddetini, tahakkümünü, erkek egemen zihniyetin toplumsal yaşamda yarattığı ahlaksızlığı her alanda teşhir etmek bakımından 25 Kasım biz kadınlar için hayati önemde bir gündür. Bu nedenle kadın özgürlük mücadelesi yürütürken hayatını kaybeden, katledilen tüm kadınları saygıyla, hürmetle, minnetle anıyorum tekrar.

Yıllar önce Mirabal Kardeşlere yönelik o diktatörün hedef göstermesi sonucu işlenen vahşi saldırı ve cinayet, o gün o diktatörün geride kalanlara verdiği bir mesajdı ancak tam bir yıl sonrasında o diktatörün sonu gelmişti ve Mirabal Kardeşler kadın mücadelesinin de sembolü oldular. Bugün tüm dünyada aynı farkındalıkla kadınlar her türlü şiddete karşı "hayır" diyor ve mücadele yürütüyorlar.

Değerli arkadaşlar, 25 Kasım 2016 gününde de ne yazık ki hâlâ kadın cinayetlerinden, tecavüzden, istismardan konuşuyoruz çünkü hâlâ erkek şiddeti sonucu kadınlar öldürülüyor. Sadece 2016 yılında 220 kadın öldürülmüş durumda. Bir devlet için gerçekten büyük bir utançtır bu rakamlar.

Meclis araştırma önergemizde belirttiğimiz gerekçelerle kadına yönelik şiddetle mücadeleyle ilgili esas yükümlülük devletindir esasen. Bu teklifin de aslında iktidar partisi tarafından getirilmesi anlamlı olurdu. Böylesi bir konuda Meclis araştırması istemek ve gerçekten sorunlarla yüzleşip bir aktif eylem planı oluşturmak devletin hâlâ yükümlülüğüdür. Örneğin başka ülkeler böyle yapıyor. Bu sabah Avrupa Parlamentosu ortak bildiri yayınlayarak "artık yeter" mesajı verdi.

Ancak, Türkiye'nin kadına yönelik şiddetle mücadele karnesi ne yazık ki çok kötüdür. Kadına yönelik erkek şiddeti devam ederken, kadınlar bir yandan da devletin sistematik saldırılarına karşı mücadele veriyor. Bölgede AKP iktidarı eliyle son bir yıldır yürütülen imha politikaları nedeniyle onlarca kadın öldürülmüştür. Toplumsal cinsiyet eşitliği esaslı yürütülen eş başkanlık sistemine savaş açılmış ve şu anda Demokratik Bölgeler Partili 25 belediyenin kadın eş başkanı tutukludur. Partimize yönelik 4 Kasım 2016'da yapılan yargı darbesi sonucu Eş Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ'la beraber 5 kadın arkadaşımız şu an tutsak durumdadır. Buna rağmen, HDP'li kadınlar olarak bizler AKP politikalarına inat özgürlük, barış ve demokrasi demeye devam edeceğiz. Çünkü, içinde bulunduğumuz şiddet sarmalından çıkmak için şiddete, zulme, her türlü ayrımcılığa karşı mücadele eden kadınların mücadelesi yaşamsal bir rol oynamaktadır. Biz bu sorumluluğu üstleniyoruz ve yürütüyoruz. Erkek şiddetine tapanlar, bu şiddeti ve tecavüzü, istismarı kutsayanlar karşısında özgür bir yaşama inanmak suçsa biz kadınlar bu suçu işlemeye devam edeceğiz; gerekirse her gün her an her birimiz Mirabal Kardeşler olacağız ve iktidarın uykusunu kaçırmaya devam edeceğiz.

Sevgili kadınlar, ne yazık ki her gün evde, sokakta, hatta bu çatı altında dahi sözlü ya da fiziksel erkek şiddetine maruz kalıyoruz ve ne yazık ki kadınlar her gün öldürülüyor, işkenceye uğruyor, tecavüze maruz kalıyor. Kadın özgürlük mücadelesi, mutlaka birlikte hareket etmekten geçiyor. Bu nedenle, şiddet mağduru kadınlar için faaliyet yürüten sığınakların çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu sığınaklar, her yıl erkek şiddetine maruz kalan binlerce kadının yaşama tutunmasını sağlamaktadır.

Değerli kadın arkadaşlarım, geçtiğimiz günlerde çıkan kanun hükmünde kararnameyle erkek şiddetiyle mücadele eden, bu şiddete uğrayan kadınlara destek sunan, sığınmaevlerinin faaliyetini sürdüren tam 8 kadın örgütü gerekçesiz olarak kapatıldı. Ben dünkü konuşmamda da biraz değinmiştim ama ne yazık ki iktidar sıralarındaki milletvekilleri gerçekten ikiyüzlü bir şekilde "O kadın örgütleri, o dernekler hangi örgütle bağlantılı, onu da söyle." şeklinde derhâl sataşmada bulundular. Gerçek anlamda bir ikiyüzlülük olduğunu düşünüyorum. Çünkü, bu kadın örgütleri sadece kadınlarla ilgili konularda, kadına yönelik şiddet konularında fayda sağlıyor, politika üretiyor ve yaptıkları şey, aslında Hükûmetin yapması gerekenleri yapmadığı için olanları teşhir etmek. Hükûmetin de öfkesi galiba bu yüzden oluyor, hemen bir kanun hükmünde kararnameyle kapatmış oldu. Adıyaman Kadın Yaşam Derneği, Bursa Panayır Kadın Dayanışma Derneği, Ceren Kadın Derneği, Gökkuşağı Kadın Derneği, Muş Kadın Çatısı Derneği, Muş Kadın Derneği, Selis Kadın Derneği, Van Kadın Derneği gerekçesiz kapatılan kurumlardır. Onların yürüttüğü faaliyetleri Hükûmet yapmıyor.

Kapatılan bu kurumlar, erkek şiddetine ve ayrımcılığa karşı çalışmalar yapmış; birçoğu, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un çalışmalarına destek vermiş, kadınların sosyal ve hukuksal desteklere erişiminde paha biçilmez çalışmalar yürütmüştür. Kamu kurumları tarafından şiddetten uzaklaşmak isteyen kadınlara verilmeyen destekleri, kadından yana politikaları hayata geçirmişlerdir. Örneğin, Van'da herhangi bir kadına VAKAD'ın yaptığı çalışmayı sorsanız size sağladığı faydayı anlatır ya da Adıyaman'da bir kadını yolda çevirip sorsanız, Adıyaman Kadın Yaşam Derneğinin hangi faaliyetleri yürüttüğünü size anlatır. Anlamak için bunu sormanız bile, yapmanız bile yeterlidir aslında. Kadın derneklerinin faaliyetlerinin durdurulması sadece kadınların örgütlenme hakkına bir saldırı değil, erkek şiddetinden uzaklaşmak isteyen kadınların mücadelesine de müdahaledir. Bu müdahale kadın kurumlarıyla dayanışma kurmuş ve kuracak yüz binlerce kadını da tehdit etmektedir.

AKP politikaları, kadın özgürlük mücadelesini hedef almaktadır. Yukarıda adını saydığım kurumların kapatılması, Eş Genel Başkanımız Sayın Yüksekdağ'ın, belediye başkanlarımızın, Özgür Kadın Kongresi, KJA Eş Sözcüsü Sayın Ayla Akat Ata'nın, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Sayın Sebahat Tuncel'in tutuklanması bu politikanın bir sonucudur. "Ama" ile başlayan hiçbir cümlenin Kürt kadınları nezdinde geçerliliği yoktur. Devlet OHAL bahanesiyle ülkeyi cehenneme çevirirken en önce belediye kurumlarımızın kapısına duvar ördü, ardından derneklerimizi kapattı. Bu bakımdan çok net ifade edebiliriz ki erkek şiddeti tesadüf, münferit, kaza, delilik değil, sistematiktir, politiktir.

Sevgili kadınlar, erkek şiddetini sadece bireyler uygulamıyor. Devlet de her alanda kadınlara saldırmaktadır. Muhalif kadınlara yönelik devlet şiddeti devam etmektedir. Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosuna, son on dokuz yılda 548 kadın tecavüze veya tacize uğradığı için başvuruda bulunmuştur. Türkiye'de kadına yönelik ayrımcı politikalar, AKP iktidarının son dönemde izlediği politikalarla birleşerek kadınların yaşamlarını zorlaştırmanın ötesinde, en temel hak olan yaşam hakkını dahi sürekli bir şekilde tehdit etmektedir.

Sevgili kadınlar, sığınmaevlerini kapatarak ne kadına yönelik erkek şiddeti ne taciz ne tecavüz ne de erkek egemen zihniyet son bulmaz. Bu nedenle kadın özgürlük mücadelesi yürüten bizler, bir mücadele ve dayanışma günü olan 25 Kasımı, bu günü açığa çıkaran yaşanmışlıklardan, diktatörlük rejimi ve diktatör gerçeğinden, cezaevlerinde tutulan politik mahkûm gerçeğinden, onlar için cezaevlerini mesken edinen politik mahkûm yakınları gerçeğinden, kadın bedeninin bir ganimet ve aynı zamanda bir işgal ve iktidar alanı olarak görülmesinin sonucu olarak tecavüz gerçeğinden ve etkisizleştirmek, susturmak, sindirmek, mesaj vermek amacıyla kadın katliamı gerçeğinden bağımsız değerlendirmiyoruz. Mirabal Kardeşlerin mücadelesini IŞİD zihniyetine teslim etmemekte kararlıyız.

Kadına yönelik şiddet son buluncaya kadar, toplumsal cinsiyet eşitliği, eşit temsil sağlanıncaya kadar bizim için her gün 25 Kasımdır, mücadele günüdür. Kadının özgürleşmesiyle toplumun dönüşeceğinin bilincinde ve farkındayız. Bu nedenle, şiddet nereden gelirse gelsin karşısında set olmaya hazırız.

Erkek egemen düzen eğer kadına yönelik erkek şiddetini bitirmek istiyorsa önce cinsiyet eşitliğini sağlamalı, yargı mekanizmasını bağımsız kılmalı, şiddete maruz kalan kadınların hayatlarını her bakımdan güvence altına almalıdır.

İktidar partisi bilmelidir ki kadının yaşama katılımı, her yanı erkek zihniyetiyle donatılmış toplumsal yaşamda erkeklerin iktidar alanını daraltacaktır. Bunu sağlamak için mücadele edeceğiz. Kadınların dönüştüreceği toplumda ranta, hileye, istismara, tacize ve tecavüze yer yoktur. İktidarın bu alanları korumak adına kadın özgürlük hareketine saldırdığının farkındayız ama karşısında direneceğiz.

Kadınlara karşı şiddet ve ayrımcılığın olmadığı, kadınların özgür olduğu bir hayat ve sığınaksız bir dünya için, kadın mücadelesi için bizler, tüm kadınlar her alanda mücadele etmeye devam edeceğiz diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.