| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 24.11.2016 |
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Türkiye'de eğitimle ilgili düzenleme Anayasa'mızın 42'nci maddesinde "Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz." hükmü yer almaktadır ve bu hükümle bütün eğitim kurumlarımız değerlendirilmelidir fakat son on dört yılda Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı, laiklik karşıtı çok sayıda kurum açılmıştır. Açılan bu okullara göz yumulmuş, hiçbiri hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştır. Eğitim sistemi özelleşmiş ve nitelik kaybı yaşanmıştır. Kamusal eğitim anlayışından uzaklaşılmış ve özel eğitim teşvik edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 4+4+4 eğitim modeline geçildikten sonra özel okullar, özellikle okul öncesi eğitim okullarında yüzde 35, ilkokullarda yüzde 40, ortaokullarda yüzde 72 ve liselerde tam yüzde 182 artış görülmüştür. Devlet okulları temizlik yapacak müstahdem bulamazken 2016 yılında özel okullara giden 315.586 öğrenciye "eğitim desteği" adı altında 2.860 ila 4 bin lira arasında teşvik yapılmıştır. Maddi imkânlardan yoksun ailelerin çocuklarının nitelikli eğitim alma şansı ortadan kaldırılmıştır. Fakir aileler çocuklarını özel okullara gönderememektedir. Eğitim öğretim desteği hizmetinden sadece ekonomik durumu iyi olan aileler yararlanmaktadır. Yoksul aile çocuklarının eşit şartlarda sınavlara girmesi ve eğitim hakkına erişmesi de engellenmiştir. Tüm bunların yanı sıra, engelli öğrenciler için ne mekânsal anlamda ne de teknolojik anlamda olanak yoktur. Ülkemizde kamusal eğitimden yana politikalar üretilmelidir. İnsanlar arasında ayrım yaratarak, çelişkileri derinleştirerek bir eğitim sistemi oluşturulamaz. Parası olanları ayrı bir sınıfa, olmayanları ayrı bir sınıfa koyma devletin görevi olmamalıdır, değildir. Devletin görevi, vatandaşlar arasındaki ayrımı, sınıfı ortadan kaldırarak insanlara eşit hizmet, eşit eğitim hizmeti sunmaktır. Parası olan kaliteli, parası olmayan kalitesiz eğitim almakta; parası olan 12 kişilik sınıfta, parası olmayan belki de sınıf bulamamaktadır. Parası olan ana dili gibi yabancı dil öğrenmekte, parası olmayan sadece "yes", "no" bilmektedir.
Peki, yatılı okullarda durum nedir? Yoksul ailelerin daha çok çocuklarını gönderdiği yatılı okullarda yüzde 35, öğrenci sayısındaysa yüzde 66 oranında azalma olmuştur. Bu aslında iyi de değerlendirilebilir, Gerger ve Ensar'daki tecavüz olaylarını düşündüğümüz zaman. İzlenen, doğru olmayan politikalarla devlet okulları yoksul çocukların devam ettiği kurumlar hâline gelmiş, devlet de giderek bu okullara daha az kaynak aktarımı yapmaya başlamıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; talebimiz ülkemizin özgürlük ve bağımsızlığının teminatı olan nitelikli bir eğitim sistemidir. Bunun da ana noktası öğretmendir. Bu bağlamda fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller; sorgulayan, araştıran, soru sormaktan korkmayan öğrenciler yetiştirmek için gayret sarf eden öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyor, Başöğretmen'imiz Mustafa Kemal Atatürk ve devrimci arkadaşlarını saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
27 Ocak 1954 tarihinde kapatılmasıyla ülkemizin aydınlığa çıkması engellenen köy enstitülerinin kurucusu yedi yıl, yedi ay, yedi gün Bakanlık yapan Millî Eğitim eski Bakanımız Hasan Ali Yücel'in oğlu Can Yücel'den bir dörtlük okumak istiyorum: "Sevdiklerin kadar iyisin/ Nefret ettiklerin kadar kötü/ Ne renk olursa olsun kaşın gözün/ Karşındakinin gördüğüdür rengin/ Yaşadıklarını kâr sayma/ Yaşadığın kadar yakınsın sonuna."
Yüce meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)