Konu: | Hak ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 26 |
Tarih: | 24.11.2016 |
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündem dışı konuşmak için grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Bu şekilde anlatamayacağım, konuşamayacağım. Siz de lütfen ikaz edin ve süremi de gözetin.
BAŞKAN - Sayın Yiğitalp, bir şey yapamam, lütfen konuşun siz.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Nasıl "Bir şey yapamam." Sayın Başkan? Buranın huzurunu sağlamak zorunda değil misiniz?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Ama, en azından oturabilirler yani. Şimdi, o zaman biz de mi böyle yapalım, arkadaşlar konuştuğunda biz de mi aynı davranışı yapalım?
BAŞKAN - Sayın Yiğitalp, lütfen, buyurun, devam edin.
Sayın milletvekilleri, istirham ediyorum, lütfen.
Buyurun.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Yaklaşık iki yıldır burada yasama faaliyeti yapmaya çalışıyoruz ve bölgelerimizde yaşananları sizlere anlatmaya çalıştık ve anlatmaya da devam edeceğiz. Ama, siz yaşananları anlamaya çalışmaktan ziyade "Anlatılanlara nasıl karşı çıkarım, kendimi nasıl savunurum, nasıl hatibi kriminalize ederim?"in çabasında oldunuz. Şöyle bir dönüp geçmiş iki seneye baktığımızda geçen yıl ağustos ayından bu yana başlayan -tırnak içinde- sokağa çıkma yasakları aralıksız bir şekilde devam ediyor. Burada yüzlerce kez ifade ettik, şehirler yıkıldı, yakıldı, binlerce insan yaşamını yitirdi ve hâlâ cenazelerini alamayan, cenazelerine ulaşamayan aileler var. Yüz binlerce insan yaşam alanlarından zorla göç ettirildi. Bu yaşananlar hâlen devam ediyor ve halkta çok büyük bir öfke olduğunu ve öfke birikimine sebep olduğunu da hatırlatmak isterim. Ayrıca, şu anda yaşamış olduğumuz ekonomik krizde ve Türk lirasının değer kaybetmesinde de savaşın büyük bir etkisinin olduğunu da hatırlatmakta fayda var.
Biz bu kürsüden size defalarca Taybet Ana'nın, Sur'un, Cizre'nin fotoğraflarını gösterdik. Yaşananları tüm çıplaklığıyla size anlatmaya çalıştık. Ama siz, tüm bu yaşananlara karşı kulaklarınızı ve gözlerinizi kapattınız. Kimi zaman da bölgeye gidip iki gün kalırız, rapor hazırlarız, zırhlı araçlarla bir tur atıp geçtikten sonra gelip burada cümle kurarızın çabasına girdiniz ve bu şekilde sorumluluğumuzu yerine getiririz mantığıyla yaklaştınız.
Bugün de burada rehin olan eş başkanlarımızın ve milletvekillerimizin fotoğraflarını gösteriyoruz. Ancak, buradaki tüm vekillerin, sadece bizim değil, bütün partilerin bu milletvekili resimlerini gösterip bu Parlamento ayıbını göstermesi gerekirdi.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra yürüttüğünüz politikalarla on binlerce insan görevden alındı, binlerce insan sorgusuz sualsiz gözaltına alındı ve tutuklandı ve bu süreçlerde insanlık suçlarına maruz bırakıldı. Tüm bu yaşananları şöyle okumak gerekiyor: "Cemaat" adı altında yapılan operasyonların asıl amacı, kendi iktidarınızı tehdit edecek, onlar için tehdit oluşturacak bütün insanları lağvetmekti. Beraber politika ürettiğiniz, beraber ülke yönettiğiniz ve hatta yağmurlar altında beraber ıslandığınız insanlarla sürdürdüğünüz akıl, hâlen o akıl devam ediyor. Birlikte kurmaya başladığınız kötülük mirasınızı onları da içine katarak daha da büyütüyorsunuz.
Hükûmet 15 Temmuzu kendi sivil darbesinin sacayaklarından biri olarak kullandı fakat mesele bu darbenin siyasi ayağını araştırmaya gelince, kaçıyor. Neden kaçıyorsunuz, neden korkuyorsunuz? Çünkü darbenin siyasi ayağı sizin içinizde. İşte bu siyasi ayağın görünür olmaması için size muhalif tüm sesleri, en başta da bizi susturmaya çalışıyorsunuz. Aynen 1994'te DEP'li milletvekili arkadaşlarımızın buradan zor kullanılarak, gözaltına alınarak tutuklanması gibi. Sene 2016, bir dejavu yaşıyoruz, aradan yirmi iki sene geçmiş ama bugün de eş başkanlarımız ve 10 milletvekili arkadaşımız yine zor kullanılarak, gözaltına alınarak tutuklandı. Birbirinin devamı niteliğinde uyguladığınız politikalara bugün bütünen baktığımızda, bize tam da bir sivil diktayı işaret ediyor. Seçilmişlerimizin rehin alınması, eş başkanlarımızın, vekillerimizin tecrit koşulları altında tutulması, tüm hakların gasbedilmesi, halkların oyuyla elde edilen belediyelerimize kayyum atanması, tüm bunlara, kötülük mirasınıza miras eklemeye ve devam eden bir politikayla güvenlik politikalarını sürdürmeye çalışıyorsunuz.
Şu iyi bilinmelidir ki iktidarın da sonu gelecek. Bu iktidarın politikalarını alkışlayanlar, bu politikalara sessiz kalanlar ve korku içinde kendini kurtarmaya çalışanlar bu kötülüğün altında kalacaklar ve bunun hesabını verecekler çünkü henüz doğmamış çocuklara, henüz doğmamış bebeklere büyük bir enkaz bırakıyorsunuz. Lütfen, gidin bir bakın, 1994 darbesinin yaratıcıları bugün nerede, ne şekilde ve nasıl anılıyor. Bir de Halkın Emek Partisinden bugünlere kadar gelen, mücadele eden partimize bakın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)