| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 23.11.2016 |
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın Başkan, Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Yarın Öğretmenler Günü deniyor ama öğretmenlerden geriye yeller kalmış. 70-80 bin öğretmen açığa alınmış, ihraç edilmiş, görevinden edilmiş ve aileleri büyük bir hayati mücadele vermektedir, rızık için çırpınmaktadır. Onlarca öğretmenin intihar ettiği söyleniyor, medya bunu vermiyor, Sayın Bakana kaç öğretmenin bugüne kadar intihar ettiğini de buradan soruyoruz. Yine, onlarca öğretmen eşi ve öğretmen kadın düşük yapmıştır haksız yere işten atıldığı için ve açığa alındığı için. Size buradan bir ayetikerimeyi okumak istiyorum: "Ey müminler! Zannın birçoğundan sakınınız. Çünkü, zannın çoğu günahtır." deniyor. Hucurat 12'nci ayette bu belirtilmiş durumda.
Tabii, Sayın Başkan Vekiline de şunu öneriyorum: Mecliste gözükecek bir yere "..." (x) Yani "Aralarındaki işi şûrayla yaparlar, istişareyle yaparlar." ayetinin görülecek bir şekilde konulması gerekiyor çünkü maalesef, iktidar, muhalefete sormadan istediği kanunu geçirmeye çalışıyor. Velev ki halkın, milletin yararına dahi olsa bu yanlıştır.
Yine, şu ayetikerimenin aslında yazılmasını istiyorum. Maide Suresi'nde diyor ki: "Ey iman edenler! Hakkı titizlikle ayakta tutanlardan olunuz, sizin bir kavme ve bir topluluğa olan kininiz, sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmesin. Allah adildir ve yaptıklarınızdan haberdardır." Maalesef, Türkiye'de hangi iktidar başa geliyorsa muhalefete ve kendinden olmayana kin tutup adaletsizlik yapıyor. Bugün de bu örnekleri maalesef, en görünür bir şekilde yaşıyoruz.
Burası Şırnak, Hazreti Nuh'un şehri Şırnak. Ayeti kerimede "..."(x) diyor, "Hazreti Nuh'un gemisi Cudi Dağı'na oturdu." diyor.
Hazreti Nuh'tan bu yana Şırnak şehri bu şekilde yıkılmamıştır, bu şekilde yok edilmemiştir. İyice bakın buraya. Bunu hiçbir siyasetçi ve hiçbir kanal haber yapmıyor maalesef ve 7 mahalle, yaklaşık 50 bin nüfus, şu anda, evsiz barksız, bu kış şartlarında maalesef yaşam mücadelesi vermek zorunda.
Yine, Sayın Bakan, bunlar ellerinde kitap olan öğrenciler, o görünen yıkıntılar içinde yürümeye çalışıyorlar. Bizim görüntülediğimiz, size sonra gösterebileceğim tank top mermileri var hâlâ orada patlamamış. Üzerlerine patlamaması için aldığınız bir önlem var mı? Bunu da size böyle izhar edeyim.
Geriye kalan evlerin çoğu da bu şekilde. İçlerindeki eşyalar talan edilmiş, çalınmış, kurşunlanmış gördüğünüz gibi ve sağlam evlerde de beş altı aile birlikte yaşamak zorunda kalıyor maalesef.
20 Mayıs dokunulmazlık darbesini 15 Temmuz darbe girişimi gölgede bırakmıştır. 4 Kasım darbesi de 15 Temmuz darbe girişimini gölgede bırakmıştır. Uluslararası platformlarda, gidip her yerde 15 Temmuz darbesini anlatırken artık insanlar size 4 Kasımı soruyor çünkü 15 Temmuz gitti, bitti. Siz onun üzerinden kendinize darbeleri meşrulaştıramazsınız. 4 Kasım gecesi evimde danışmanıyla misafir bulunan Leyla Birlik zorla içeriden alınmıştır. Ben darbedildim ve etkisiz hâle getirildim, Leyla Birlik misafirimiz de benim, eşimin ve çocuğumun elleri arasından zorla çekiştirilerek alınmıştı. Bu mudur sizin millî ve yerli kültürünüz, ananeniz, örfünüz, âdetiniz? İslam'da, hukukta, örfte, ananede misafiri, hele hele bir milletvekilini içerden almak var mıdır?
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Kitapta öldürmek var mı, kitapta? İslam'da öldürmek var mı, İslam'da?
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - İslam'da öldürmeye sebep olan sizsiniz.
Bakın, geçen yıl bu vakitler biz canlı kalkandık; asker de polis de Kürt çocuklar da ölmesin diye kendi bedenimizi tehlikeye atarken...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL TAMER (Kayseri) - O Kürtleri öldüren sizsiniz!
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - ...siz az önce olduğu gibi maç izliyordunuz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Sizsiniz o Kürtleri, Kürt vatandaşları öldüren!
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - "Ne işiniz vardı orada?" diyordunuz. Neden gelip canlı kalkan olmadınız!
BAŞKAN - Sayın Aslan, süreniz dolmuştur.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Biz asker, polis için de canlı kalkan olurken siz neden gelip olmadınız, neden?
BAŞKAN - Sayın Aslan, süreniz dolmuştur.
Sayın Aslan, lütfen...
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - O çok sevdiğinizi iddia ettiğiniz polisler ve askerler için biriniz gelip canlı kalkan oldu mu? (HDP sıralarından alkışlar)