GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:25
Tarih:23.11.2016

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada gördüğünüz, şu anda bu Parlamentonun üyesi olan 10 milletvekili. 2'si Eş Genel Başkan, bir de her gün burada gördüğünüz Grup Başkan Vekilimiz Sayın İdris Baluken'in de içinde olduğu 10 milletvekili, şu anda cezaevinde tek kişilik hücrelerde ve bu nedenle bu Meclis şu anda özgür değil. Bu Meclis, 4 Kasım darbesiyle iradesi sakatlanan, Türkiye toplumunun dörtte 1'inin "İrademdir." dediği -aileleriyle birlikte- vekiller cezaevinde. Bu nedenle, ne biz ne siz, sakın "özgürüz" diye bir duyguya kapılmayalım. Bu vesileyle 4 Kasım darbesini de kınadığımı tekrar ifade etmek istiyorum.

Yeni yayınlanan 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle, terör örgütü üyeliği veya örgütlerin faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar sebebiyle tutuklu ve hükümlü olanların öğrenim hakları ellerinden alındı, gasbedildi. Burada, özellikle ayrıntılara baktığımızda, ülke genelinde yapılacak olan merkezî sınavlara, örgün her türlü eğitim ve öğretim kurumları ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından ceza infaz kurumu içinde veya dışında yapılan ya da yaptırılan sınavlara giremeyecekleri açıkça kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu madde, şu anda ceza ve tutukevlerinde bulunan 50 bin tutuklu ve hükümlüyü etkilemektedir. Anayasa'nın 42'nci maddesinde hiç kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından mahrum bırakılamayacağı emredici bir hüküm olarak düzenlenmiştir. Ve bu kanun hükmünde kararnamedeki düzenlemeyle Anayasa'nın 42'nci maddesi açıkça ihlal edilmiş, ilga edilmiş ve bu tutuklu ve hükümlülerin öğrenim hakları, eğitim hakları ellerinden alınmıştır. Şu anda 15 Temmuz darbe girişiminden sonra sayı çok daha fazla artmıştır. Yani, bizim totalde derlediğimiz rakam, derneklerin, ilgili kurumların derledikleri rakamlar 50 bin tutuklu ve hükümlünün bu düzenlemeden zarar göreceği anlamına geliyor.

Şimdi, bu ne anlama geliyor gerçekten? Meali, yani çok açık ama biraz daha açmak gerekirse: Bir kere, her şeyden önce bu tutukluları da etkiliyor. Ve hepimiz biliyoruz ki Anayasa'nın başka bir hükmüne göre, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar herkesin masum sayılacağı bir temel ilke niteliğindedir. O tutuklular diyelim ki bir yıl, iki yıl, üç ay ya da beş ay merkezî sınavlara, diğer sınavlara giremediler. Ne olacak sonra beraat etseler, o hakkını kim telafi edebilir? Mümkün değil, bu, telafisi imkânsız sonuçlar doğuracak. Ve tutukluluk, Türkiye gibi bir ülkede hele hele 15 Temmuzdan sonra o kadar yaygın ve o kadar kitlesel tutuklamalara dönüşmüş ki herkesin gece kapısı çalınabilir, gözaltına alınabilir, "Sen terör örgütü üyesisin, bu nedenle seni alıyorum." diyebilir. Nitekim, şu anda gazeteciler, akademisyenler, siyasetçiler, bir dolu farklı kesim terör örgütü üyesi olma iddiasıyla cezaevindeler. Türkiye tarihinde ilklere imza atılıyor. Bizim, mesela, bugün bir milletvekilimiz hakkında, dün de yine, Yazar Necmiye Alpay ve Aslı Erdoğan hakkında 302'den dava açıldı. Gerçekten, ilk okuduğumda inanamadım, Ya savcılar kafayı mı yedi dedim. Bir yazı yazmakla devlet nasıl bölünür? Böyle bir suç tipi yok ki. Yargıtay içtihatları var, sonuçta bunu biz mahkemelerde çok konuştuk, çok tartıştık. Bu nedenle, bunun kapsamı çok geniştir. Gerçekten, herkesi, bütün tutukluları ileride telafisi imkânsız zararlara sebebiyet verecek şekilde etkileyecektir ve yargılama maddesi konusunda da açıkça ayrımcı hüküm içermektedir. Tecavüzcüsü, katili, uyuşturucu kullananı eğitim öğretimine devam edebilecek ama düşünce suçu sebebiyle cezaevinde olan öğretimine devam edemeyecek. Bu kadar da ciddi bir handikap içeriyor.

Bu nedenle, bu hususun derhâl düzeltilmesini gerçekten önemsiyoruz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)