GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:25
Tarih:23.11.2016

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce bölüm üzerinde yaptığım konuşmada, Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili, Millî Eğitim dünyasında yaşanan sorunlarla ilgili bazı maddeler üzerinde önerilerde bulunuyordum, kaldığım yerden devam etmeyi düşünüyorum.

Bunlardan bir tanesi, bu teşkilat yasasıyla gelen maddelerden bir tanesi, önemli değişikliklerden bir tanesi maarif müfettişleriyle ilgili değişikliktir. Denetim mekanizmasını etkili ve nitelikli hâle getirmek için müfettişlerce özgür bir denetim yapılmasının sağlanmasını istiyoruz, bütün talebimiz bu kadar. Fakat bu konudaki ısrarların, bu konudaki detaylandırıcı veya zorlayıcı ve mülakatla yapılacak olan bazı yeni uygulamaların bu yasa tasarısından çekilmesini öneriyoruz.

Bunun dışında önemli sorunlardan bir tanesi, 10 Hazirana kadar şube müdürlüğü atamalarını yaptı Bakanlık. Biz diyoruz ki mahkemeleri kazanan şube müdürlerini görevlendirin ve mahkeme kararlarına uyunuz. Biraz önce diğer milletvekillerinin de belirttiği gibi, Sayın Bakanımız hukukçu ve daha önceki Komisyon konuşmalarında bize "Ben bir hukukçuyum, mahkeme kararlarını uygularım." demişti ama şube müdürlerinin mahkeme kararlarının uygulanmadığını söyleyebiliriz.

Bunun dışındaki bu dönemde kanun hükmünde kararnamelerle ilgili yaşadığımız önemli sorunlardan bir tanesi kapatılan üniversitelerin öğrencileriyle ilgili sorunlar. Biliyorsunuz 65 bin öğrenci okullarından mahrum kaldı, bir gecede öğretmenlerinden, anılarından, yuvalarından ve hocalarından koparıldı ve bu öğrenciler bir anlamda cumhuriyet tarihinin en büyük eğitim sürgününe tabi oldular ve bir dolu Anadolu'daki üniversitelere dağıldılar. Şimdi, biz devlet olarak bu öğrencileri o üniversitelere özel öğrenci olarak yerleştirdik. Benim şu anda Bakanlığa somut önerim şudur: Özel öğrencilik statülerini sona erdirelim, bunları asil öğrenci yapalım ki bu öğrencilerin ayrımcılığı, bu öğrencilerin üniversite içerisinde yaşadığı karmaşa bitsin çünkü bu gelecekte daha büyük soruna yol açacak, bu çocuklar birkaç yıl sonra kendi aralarında bir ayrışmaya gidecekler.

En önemli sorunlardan bir tanesi de Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olarak aynı devlet üniversitesinde -örneğin İTÜ'de, örneğin Aksaray'da, örneğin İzmir'de herhangi bir devlet üniversitesinde bu öğrenciler 15 ila 30 lira arasında ücret öderken- aynı dersi gören, aynı sırayı kullanan, aynı kampüsü kullanan bir grup öğrenciye bedava, bu öğrencilere ücretli. Bu, Anayasa'nın eşitlik ilkesine de aykırı. Burada Millî Eğitim Bakanlığının bu yaraya bir çözüm bulması lazım. Çünkü bu insanlar, aileler bir özel okulu ya da bir lüks oteli tercih ettiler ama siz bunları aldınız, bir pansiyona veya bir devlet misafirhanesine yerleştirdiniz. Onlardan aynı ücreti istemek haksızlıktır. Bu konuda adaletli ve hakkaniyetli bir çözüm önerisi bekliyoruz Bakanlıktan ama daha da önemlisi, bunu çözemiyorsanız, "Bu, Maliyeyle ilgili bir şey." diyorsanız hiç olmazsa bu insanların ödemelerinde kolaylık gösterelim. 6 taksit diye belirledi YÖK, biz 12 taksit öneriyoruz çünkü insanların aile bütçeleri yıllık, on iki aya göre planlanmış bir şey. Çok basit bir talep, basit bir öneri, kanun gerektirmiyor, Bakanlığın basit bir genelgesiyle bitecek bir konu. İnsanlar acı çekiyor, binlerce mail, mesaj atıyorlar. Durduk yere sizler beddua alıyorsunuz, durduk yere aileler ağlıyor.

Onun dışındaki önemli sorunlardan bir tanesi bu çocukların KYK kredileri ve bursları. Birçoğunun burslarını ve kredilerini kestiniz. Neden? Çünkü "Sen okulundan atıldın." veya "Okulunu bıraktın, ara verdin." diye. Arkadaşlar, yapmayın, bu kadar vicdansızlık olmaz. Bu çocuklar duruyordu, sabah kalktılar, okullarını siz kapattınız. Bunlar da eğer teröristse, o zaman niye başka okullara yerleştiriyoruz? Alın bu çocukları, hepsini yargılayın, hapishanelere tıkın; aileler de kurtulsun, çocuklar da kurtulsun, siz de kurtulun. Ama, bir şekilde, bu çocukların kredilerini vermemek, burslarını ödememek şu anlama geliyor: "Sen bu okula devam etme." anlamına geliyor, "Bu okulu bırak." anlamına geliyor. Caydırmaya, yıldırmaya çalışıyoruz. Bu gençliğe bunu yaparsanız... Bu 65 bin gencin kendisi ve aileleri, çevresiyle birlikte -beşer yakını olduğunu düşünün- milyonlarca insan, yüz binlerce insan... Bu vebali taşımanız mümkün değil. O yüzden, ben Bakanlığı bu konuda insani olarak, vicdani olarak bir kez daha uyarıyorum.

Açığa alınan akademisyenleri, ÖYP'yi, ihraç edilen akademisyenleri, işsiz kalanları ve diğer konuları ilgili diğer maddelerde eğer yine vaktim ve fırsatım olursa dile getireceğim.

Maalesef, Millî Eğitim Bakanlığı öyle büyük bir kaos ve yapı içinde ve çöküş içinde ki bu beş dakikalar, on dakikalar yetmiyor.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)