GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:25
Tarih:23.11.2016

CHP GRUBU ADINA CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, yarın 24 Kasım Öğretmenler Günü. Bu vesileyle, öncelikle, çocuklarımızı iyi birer insan, vatanını ve ulusunu seven bireyler olarak yetiştiren, çocuklarımızın vicdanlarını ve akıllarını geliştirme çabasındaki özgürlükçü bir anlayışa ve ruha sahip tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutlarım.

Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, Millî Eğitim teşkilatı üzerine bir yasa tasarısı konuşuyoruz. Burada devamlı bize "Muhalefet hep eleştiriyor ama asla öneride bulunmuyor." diye sık sık dile getiriyorsunuz. Aslında, öneriyoruz duymuyorsunuz; duysanız da görmezden geliyorsunuz. Bugün ben size bazı önerilerde, bazı sorunlarla ilgili başlıklarda bazı önerilerde bulunacağım bazı tespitlerle birlikte tabii ki.

Arkadaşlar, birinci konumuz, en büyük sorunlardan bir tanesi, öğretmen atamaları. Öğretmen atamaları konusunda, siz de biliyorsunuz ki, büyük bir karmaşa ve kaos var. Her gelen bakanın farklı bir açıklaması ve Bakanlık bürokratlarının farklı açıklamaları nedeniyle binlerce atama bekleyen öğretmen KPSS sınavlarına girip bu sonuçları beklerken hayatlarını belli bir düzene sokamıyor. Bizim önerimiz, her yıl şubat ayında standart, adil ve KPSS odaklı bir atama modelinin artık hayata geçirilmesidir. Bununla ilgili söyleyeceğimiz çok detay var ama kanunun diğer maddelerinde diğer detayları da sizlere ileteceğiz.

Bunun dışında, itiraz ettiğimiz, sözleşmeli öğretmenlik maddesi var. Millî Eğitim Bakanlığı, bildiğiniz gibi, son atamasını sözleşmeli öğretmenlik olarak gerçekleştirdi. Biz, buna kökten karşıyız ancak bu yapılan atamanın içerisinde de bazı sorunlar var. Bunlardan bir tanesi çakılı kadro. Bir öğretmeni çakılı kadroyla yeni kalkınma bölgesine atadığımızda altı yıl orada kalmasını diliyoruz ve bekliyoruz, murat ediyoruz. Bu kadronun garantisi yok ve belli şartlara bağlı. Bir de burada özellikle iki sözleşmeli öğretmen arasında evlilik söz konusu olduğunda bu insanların bir araya gelmesi mümkün görünmüyor. Örneğin, biri Bitlis'te, biri Ağrı'da iki sözleşmeli öğretmen atandığında nişanlı bu iki insan evlenemiyorlar ve evlilik işlemlerini yerine getiremiyorlar. Bakanlığın bu konuda yol açıcı ve uygun bir formül geliştirmesi gerekiyor.

Bunun dışında, en önemli sorunlardan bir tanesi, sözleşmeli öğretmenlikle birlikte karşımıza çıkan ve bizim karşı olduğumuz mülakat. Çünkü, biz, mülakat varsa mutlaka torpil var diye düşünüyoruz ve çok kez aynı şeyi soruyoruz: Eğer sorun terör örgütleriyse sadece güvenlik soruşturması yetmez miydi? Eğer "Hayır, yetmez, illa mülakat gerekir." diyorsanız, o zaman şunu soruyoruz: Binlerce öğretmeni ve personeli ihraç ettiniz. Bunları mülakata mı tabi tuttunuz? Sadece belli bir güvenlik soruşturması veya bir güvenlik bilgisiyle binlerce öğretmeni ihraç edebildiğinize göre, hiçbir mülakat yapmadan anlayabildiğinize göre, bu öğretmen atamalarındaki mülakatlarda da şaibe olduğunu düşünüyoruz. Size bir tane örnek okuyayım, binlerce mülakatta torpil ihbarı bize geldi, birçoğunun videosunu gösterdim. Ama bir tane de yeni bir "WhatsApp" yazışması örneği elime geçti. Atanan vicdanlı bir öğretmen utanıp sıkıldığı için bana mesaj atmış, "Ben utanıp sıkılıyorum, Allah beni affetsin, bir günah işledim ama Hocam, artık sizi de inşallah..." Hani günah çıkarır gibi bunu göndermiş. Diyor ki buradaki yazışmada: "Ankara'nın kazası olsa olur mu?" "Öğretmenlikte Ankara'nın kazalarına atama yapılmıyor ki, illa doğu." diyor. Ondan sonra "Mülakatta komisyon başkanları 2 tane, ortağımız." "Eyvallah abi, büyüksün. Bu olaylardan dolayı -yani herhâlde son gelişmelerden dolayı- ben de oralarda elenirim diye korkuyordum. Adama ihtiyaç var. Ali Abim '4 kişi bul.' dedi, 2 tane amca çocuklarını hallettim, işte bir de sen aklıma geldin." diyor. "Eyvallah abi."

Buyurun Sayın Bakan, mülakatlarda torpil yapıldığına dair örneklerden bir tanesi.

Bunun dışında, biz mülakatlarda KPSS'nin asıl olmasını ve kamera konulmasını önerdik komisyonda. Nitekim bu önerimizde ısrar ediyoruz. Eğer mülakat mutlaka yapılacaksa, eğer samimiyseniz, kendinize güveniyorsanız o zaman komisyonlara kamera koyalım, hiç olmazsa insanların itiraz etme hakkı olsun.

Bir başka konu ücretli öğretmenlik konusu. Binlerce öğretmen atama bekliyor ama biz binlerce kişiyi, üstelik öğretmen olmayan insanları öğretmenlik göreviyle görevlendiriyoruz ve bu arada da binlerce kişi işsiz. Bunlardan da birkaç tane örnek verebilirim -binlerce örnek var ama- örneğin muhasebe ve vergi mezunu, formasyonu yok, sınıf öğretmeni. İşletme mezunu, formasyonu yok, sınıf öğretmeni. Bilgisayar programcısı, formasyonu yok, sınıf öğretmeni. Maliye mezunu, formasyonu yok, İngilizce öğretmeni. Hemşire, formasyonu yok, fen ve teknoloji öğretmeni.

Bu ücretli öğretmenlik konusunun kökten kaldırılarak formasyon almış insanların öğretmenlik yapmasını, öğretmenliğin ciddiye alınmasını öneriyoruz.

Branş adaletsizliği konusunda, fazla girmeyeceğim ama bu konuda da çok ciddi şikâyetler olduğunu bilmenizi isterim.

Bunun dışında, önemli sorunlardan bir tanesi, belki küçük bir sorun gibi görünüyor ama maalesef onlar için çok büyük bir sorun, engelli öğretmen ataması. 1.500 kadar engelli öğretmen kaldı fakat bütün çabalara rağmen, bütün ısrarlara rağmen nedense engelli öğretmenlerin atama konusunu bir türlü çözüme ulaştıramadık.

Eş tayinleri konusunda Bakanlığa teşekkür ediyorum; gerçekten de özellikle eş tayinleri konusunda bir çaba gösterildi ve bir çözüme ulaşıldı ama il içi tayinlerde, Bakanlık valiliklere talimat göndermiş olmasına rağmen, hâlâ il içinde bazı sorunların giderilemediğini görüyoruz ve haziran ayına kadar il içi tayinlerin çözüldüğünü görüyoruz. Biz, kalıcı olarak insanların eşlerinden ayrılmamasını ve eşlerinden ayrı tutulmamasını diliyoruz.

Bu eş konusunda, aile bütünlüğü konusunda biliyorsunuz iki, üç gün önce Sayın Özgür Özel'in Türkiye gündemine soktuğu aile bütünlüğü meselesini çok önemsediniz ve bizim üstümüze o konuda çok geldiniz ve işte, "CHP aile bütünlüğünü istemiyor mu, aile birliğini istemiyor mu?" dediniz. Ben, aynı şeyi Millî Eğitim Bakanlığına söylüyorum: Lütfen, Millî Eğitim Bakanlığı öğretmenlerin aile birliğini en başta gözetsin anayasal bir gereklilik olarak.

Bunun dışında, ihraç edilen, açığa alınan öğretmenlerde ölçü, kriter belirsiz, savunma hakkı yok. Bunlar defalarca söylendi, konuşuldu, çok söylemek istemiyorum ama sadece şunu söylemek istiyorum, bir cümle: Yasal sendikayı öneren Bakanlık sütten çıkmış ak kaşık, bir dolu farklı nedenle sendikaya üye olan gariban memur terörist mi? Bunun hukuki ve vicdani bir açıklamasını yapabiliyor musunuz? Bunu soruyoruz, buna da cevap bekliyoruz.

Bu lisansı iptal edilen öğretmenlerle ilgili olarak Bakanlıktan hızlı bir çözüm bekliyoruz, çünkü bu insanlarla ilgili hukuki bir işlem yok, bir hüküm yok. Bu insanların iş ve aş bulmalarına engel olmamalıyız. Bu kış aylarında, bu insanlar çocuklarına aş, kendilerine iş istiyorlar. O yüzden Bakanlığın bu konuda elini daha hızlı tutmasını bekliyoruz.

Özel okul öğretmenlerine gelince, en ihmal edilen, en kenarda köşede kalan öğretmen gruplarından bir tanesi; özlük hakları ve maaş farkları çok fazla. Eğer öneri istiyorsanız, Bakanlıktan, bu konuda çok basit bir genelgeyle veya hangi yolla düzenlenecekse, özel okul öğretmen maaşlarının devletteki öğretmen maaşlarından az olmaması konusunda bir köklü değişim ve öneri bekliyoruz.

Alın size köklü bir öneri daha: Öğretmenlik meslek yasası çıkarılsın, bunu istiyoruz. Şu anda bu Mecliste bir dolu öğretmen arkadaşımız var. Öğretmenlikten köken alan ve daha başka mesleklerle buraya gelenler var. Eğer öğretmenlik meslek yasası çıkartılabilirse bu sorunların kökten çözüleceğini düşünüyoruz.

Bunun dışında bir önerim daha var: Bu il millî eğitim müdürü ve şube müdürlerinin seçimlerinde çok ciddi siyasi hareketlilik ve ayak oyunları dönüyor ve öğretmenler birbirini tüketiyorlar. Ben size bir öneride bulunuyorum: Bütün büyük şehirlerde il millî eğitim müdürleri ve şube müdürleri akademisyenlerden atansın, aynen müftülerde olduğu gibi. Bazı illerde, biliyorsunuz, sadece profesör, doçent akademisyenler müftülüğe atandı. Aynı şekilde millî eğitim müdürleri de akademisyen, doçent ve profesörlerden seçilsin, böylece bu siyasi ayak oyunları ve öğretmenlerin birbirini tüketmesi sona ersin. Özellikle eğitim, sosyoloji ve felsefe alanında doktora yapan, tez hazırlayan, yüksek lisans yapanlar tercih edilsinler.

Son olarak da engelli eğitiminde biyometrik tanımlama için avuç içi meselesinde Bakanlığın bir ısrarı vardı ama son görüşmelerimizde "Millî irade ne istiyorsa onu yaparız." diyorlar. Biz de onlara inanıyoruz ve bu konunun sadece kamera yöntemiyle çözüleceğine inanıyoruz.

Aslında eğitimle ilgili söyleyecek bir dolu sorun vardı. Diğer maddelerde eğer yine söz hakkım gelirse onları tamamlamak istiyorum.

Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın İrgil.