GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hukuksuz uygulamalar ve temsiliyet hakkına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:25
Tarih:23.11.2016

İBRAHİM AYHAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz üzere, şu anda burada oturması gereken ve resimlerini gördüğünüz arkadaşlarımız 4 Kasım gecesi hukuk dışı bir şekilde, bir darbe marifetiyle tutuklanarak zindanlara, cezaevlerine atıldılar. Bu arkadaşlarımızın şahsında aslında, cezaevine atılan özgürlük, demokrasi ve adalet mücadelesi engellenen milyonlarca halkımız olmuştur. Dolayısıyla, 7 Hazirandan sonra halkın iradesinin gasbedilme süreci adım adım birtakım antidemokratik, gayrimeşru uygulamalarla hayata geçirilerek 4 Kasımda da eş genel başkanlarımızın ve milletvekillerimizin âdeta siyasi bir rehin olarak tutulmasıyla zirve yapmıştır. Şu anda yüzlerce belediye eş başkanı, belediye meclis üyesi, partimizin yöneticisi de aynı bu yöntemlerle içeriye atılmıştır.

Bakınız, "darbe" denildiği zaman darbenin klasik anlamını hep kullanageliyoruz, aslında "darbe" demek darbenin klasik anlamıyla gerçekleşen bir olgu değildir. Darbe, askerî yöntemlerle olduğu gibi sivil siyasal yöntemlerle halkın iradesinin gasbıdır. Belli bir çoğunluğun, zor yöntemleri, güç yöntemleri kullanılarak iradesine el koyma yöntemidir. Dolayısıyla şu anda yapılan şey de tamamen zamana yayılmış, ağır çekim hâli yaşayan bir darbe sürecidir. Ondan dolayı bu darbe sürecini gerçekleştirenlerin, halkın iradesine bu yöntemlerle müdahale edenlerin yarın bu yöntemlerin kurbanı olmayacaklarının garantisi de yoktur.

Siz, kötülükleri, antidemokratik uygulamaları, hukuksuzlukları meşrulaştırarak ve sıradanlaştırarak aslında eş genel başkanlarımızın, vekillerimizin, seçilmişlerimizin şahsında Türkiye'nin geleceğini karartıyorsunuz. Bugün güç olmanın, muktedir olmanın böyle hoyratça avantajını kullanmak asla ve asla adil değildir, asla ve asla demokratik değildir.

Türkiye'de şunu da çok iyi biliyoruz ki müthiş bir kavram erozyonu var. Kavramlar içi boşaltılarak, çarpıtılarak topluma sunularak toplum uyutulmaya, toplum aldatılmaya çalışılıyor. Doksan yıldır bu gelenek bugün AKP iktidarıyla sürdürülegelmektedir. Tüm bunların hiçbir şekilde topluma faydası olmadığını tekrardan belirtmek istiyorum.

Bakın, biz, her zaman demokrasiden, özgürlükten, barıştan ve eşitlikten yana olduk. Bu dokunulmazlık sürecinde de aslında bu tutumumuzu ortaya koyduk. Biz asla yargıdan kaçmıyoruz, asla bağımsız, objektif yargılamaların karşısında olmadık ama yargının bu kadar siyasallaştırıldığı, bu kadar subjektivize edildiği yani niyetlerin okunduğu bir durumda bizim bu yargıya güvenmemiz de beklenemez. Keza siyasal iktidar, AKP iktidarı da yargıya güvenmediğini defalarca belirtmiştir. Ben de o yargının, o siyasallaşmış yargının mağdurlarından biriyim. Cezaevindeyken vekil seçildim ve beş yıl boyunca benim şahsımda halkın iradesi tutsak edildi ve 2014 yılı Ocak ayında Anayasa Mahkemesinin temsiliyet hakkı kararından hareketle ben tahliye edildim ve iki yıl sonra bu arkadaşlarımız yine bu temsiliyet hakkı ihlalinden dolayı şu anda tutsak edilmiş ve şu anda cezaevinde bulunuyorlar. Yani sürekli kendisini tekrar eden, sürekli demokrasinin ruhunu yerle bir eden uygulamalarla karşı karşıyayız.

Onun için, değerli arkadaşlar, bu mevcut antidemokratik uygulamalara karşı halktan yana, emekten yana, adaletten yana bir duruşu ve tutumu sergilemek öncelikle bu Meclisteki arkadaşlarımın görev ve sorumluluğudur. Bugünler elbette ki geçecektir.

Şunu çok iyi ifade etmek gerekir: Bugün bu arkadaşlarımız eğer alınmışlarsa bu, bumerang gibi, sahiplerini de vuracaktır. Bundan hiç kimsenin kaçma gibi bir durumu da söz konusu değildir.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)