Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 24 |
Tarih: | 22.11.2016 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, biz bugün burada çocuklarla ilgili çok önemli bir gündemi konuşurken şu dakikalarda yine bir çocuk derneğinin kapısına kilit vurulmaya çalışılıyor; Gündem Çocuk Derneğinin Ankara Şubesi bugün şu dakikada, biz bu kadar mühim bir meseleyi konuşurken kapatılıyor. Bu, sadece bir değil, bu son süreçte, geçen hafta içerisinde onlarca kadın ve çocuk derneği kapatıldı ve hemen akabinde bir gece yarısı darbesiyle bu tasarının gelmiş olması çok manidar geldi açıkçası bize. Çünkü çocuklarla ilgili, kadınlarla ilgili, dişini tırnağına takıp gerçekten bu ülkede çocuk haklarını, kadın haklarını savunan bu kurumları kapattıktan sonra bu tasarının getirilmiş olması, aslında bütün muhalif kesimi susturup, bu konuda gerçekten emek verenleri susturup burada toplumsal bir algı yaratmaktan başka bir şey değildir.
Evet, bugün sabahtan beri biz bu cinsel istismar, çocuk istismarıyla ilgili konuşuyoruz ve nasıl oluyorsa bilmiyorum, iktidar partisinden buraya gelip her konuşan, sanki muhalefet bu konuyu gündeme getirmiş, sanki muhalefet kendiliğinden bugün bu konuyu gündem yapıp bunu konuşuyormuş gibi bir algı yaratıyor.
Arkadaşlar, bir gece darbesiyle, kendi milletvekillerinin bile haberi olmadan bu tasarıyı getiren iktidar partisi. Bugün bu tasarıyı getiren muhalefet değil. Burada bunun karşısında duran bizleriz zaten. Burada çıkıp çocuklarla ilgili, istismarlarla ilgili ne kadar iyi işler yaptığınızı söylüyorsunuz, söylüyorsunuz ama bu tasarıyı getiren sizsiniz; bu tasarıyı toplumsal bir algı üzerinden buradan geçirmeye çalışan da sizsiniz.
Ve dediğim gibi, siz her defasında çıkıp toplumsal bir kabulün olduğunu, toplum tarafından bir kabul olduğunu söylüyorsunuz. Mademki öyleydi neden şu anda bugün Adalet Bakanı çıkıp "Mağdurlar kendini halka daha iyi ifade etsin, kendilerini anlatsınlar ki biz bu kanunu geçirebilelim." diyor. Yani şunu demek istiyor: "Bu kanunu biz Adalet Komisyonuna çekelim, bunun üzerinden bir algı yapalım, daha sonra tekrar getirip buradan geçiririz." Biz bu oyunları buradan çok gördük; kayyumla ilgili maddede de gördük, burada yapılan bütün hukuksuz, gayrimeşru düzenlemelerde de gördük bunu. Kalkıp, bugün geri adım atıyor gibi yapıp, dediğim gibi toplumsal algılarla bu Meclisi yönetmeye çalışıyorsunuz.
Kanun tasarısı Meclise geliyor, hemen bütün televizyonlar o mağdur kadınları çıkarıp bu yasanın ne kadar önemli olduğunu anlattırıyor. Doğru, o kadınların mağdur olduğunu, o kız çocuklarının mağdur olduğunu biz de söylüyoruz ama bunun çözümü hiçbir zaman o kız çocuklarını, o kadınları suçlulara teslim etmek değildir. Kadınların hepsinin ortak söylediği bir şey var. Belki, eğer onları dinleme zahmetine gerçekten katlandıysanız, şunu söylüyorlar: "Ya, eşim dışarıdayken en azından eve ekmek getiriyordu, toplumsal baskının karşısında beni koruyup kolluyordu." Hiçbirinin ağzından "Ben eşimi seviyorum. Ben eşimi sevdiğim için çıksın." gibi bir cümle çıkmıyor.
Demek ki bu işin çözüm yöntemi, o kadınlara yaşayabilecekleri, o kız çocuklarına yaşayabilecekleri ortam sağlamaktır; bir ömür boyunca, kendisine tecavüz eden faillerle aynı evi paylaşma cezasını vermek değildir. Bu yasada neyi öngörüyorsunuz? O kadına boşanmak da yasak. Çünkü failin kusuruyla boşandığı zaman o kadın, o fail tekrar cezaevine giriyor. Peki, bunun yaratacağı sonuç ne? Daha çok çocuk cinayeti, daha çok kadın cinayeti. Biz bunları da çok iyi biliyoruz.
Ya da siz buradan bir sürü şey anlattınız; bu 3 bin kişinin 3 bini, 4 bini, gerçekten hepsi sizin anlattığınız düzlemde insanlar mı, yoksa 8 yaşında, 10 yaşında, 12 yaşında, 1 kişinin, 2 kişinin, 26 kişinin hatta, tecavüzüne uğrayıp onlarca ameliyattan sonra oturabilme durumuna gelen çocuklar mı? Peki, bununla ilgili herhangi bir belirleme, bir tespit var mı sizin elinizde? Hayır, çünkü sizin derdiniz bu değil, çünkü sizin derdiniz, kendinize göre bir sistem oluşturmak. 15 yaşında, evet, birçok kişinin annesi evlenmiş olabilir ama biz biliyoruz ki o kadınların çoğu doğum yaparken hayatını kaybetti; o kadınların çoğu doğurduğu çocukla oyun oynadı; o kadınların çoğu, belki 10 çocuk doğurup, maalesef o erkekle yaşamak zorunda kaldığı için evliyken tecavüze uğrayıp yine de terk etmeme durumunda kaldı. Gelip bunları konuşalım. Aslında bunlar için çözüm bulmamız gerekiyor.
Yine, Avrupa'daki düzenlemelerden söz ediyorsunuz. Avrupa'daki düzenlemelerin hiçbiri bu şekilde düzenlemeler değil, biraz açıp bakalım. Mağdurun daha çok ön planda olduğu, mağdurun sosyal hayata ve psikolojik olarak tekrar yaşama dönmesi için gerekli düzenlemeler yapılıyor; sizin gibi, mağdur failmiş gibi, tecavüz edenmiş gibi servis edilmiyor. Eğer gerçekten çocuğun haklı yararını konuşuyorsak gelin bunları konuşalım ama eğer sizin derdiniz başkaysa gelin, derdinizi açık açık söyleyin, bütün halk, bütün kamuoyu da asıl derdinizin ne olduğunu gerçekten öğrensin.
Yine, ben, en son, sizin, bir sürü yaptığınız iyi işten söz ettiniz, kendi cümlelerinizi size okuyayım, bakalım bu süreç içerisinde kadınlara, çocuklara nasıl bir hayatı reva görmüşsünüz ya da nasıl uygulamalar olması gerektiğini savunmuşsunuz: "Kadın ile erkek eşit olamaz, fıtratına aykırı." İsim vermeyeceğim, hepsinin kimler tarafından söylendiğini siz çok iyi biliyorsunuz. "Kız mıdır, kadın mıdır, bilemem." "Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek." Bu mu sizin istihdama bakış açınız? "Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, günahı ne? Anası ölsün öyleyse." "İş istiyoruz Sayın Bakanım." sözlerine karşılık "Evdeki işler yetmiyor mu?" "Kadın çalışarak fuhşa hazırlık yapar." "Kahkaha atan kadın iffetsizdir." "Kadının fıtratında köle olmak var." "Tecavüze uğrayan kürtaj yaptırmasın." "Hamile kadın sokakta dolaşamaz." "Kadınlar için tek kariyer annelik." "Türk kadını evinin süsüdür." İşte sizin kadınlara, kız çocuklarına layık gördüğünüz hayat bu. Böyle, istihdamdan söz ederek... Gerçekten, kadınların istihdama, sosyal hayata, ekonomik hayata katılımı gibi bir derdinizin olmadığını hepimiz biliyoruz ki son yaptığınız bu operasyonlardan da bunun ne kadar net olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Dediğim gibi, bir sürü kadın derneğini kapattınız ama en önemlisi de büyük bir başarı olarak düşündüğünüz ve böyle yansıttığınız, belediyelerimizdeki eş başkanlık sistemine saldırdınız. Bunun da nedeni işte bugün burada yaptıklarınız.
Eğer 5 kadın vekil arkadaşımız bugün tutukluysa, her gün bizi tutuklamalarla tehdit ediyorsanız, yine, belediye eş başkanlarımız görevden alındıysa, kadın kurumlarımızın hepsinin kapılarına kilit vurulduysa, bütün kadın dernekleri, çocuk dernekleri kapatıldıysa, işte burada istediğiniz o sistemi yaratmak için, bütün sesleri kesmek içindir. Ama arkadaşlarımız da söyledi.
Evet, arkadaşlarımız tutuklu olabilir, bütün kurumları da kapatmış olabilirsiniz ama bugün Meclisin kapısındaki kadınları gördünüz. Sizin ne yapmaya çalıştığınızı oraya gelen kadınlar da buradaki kadınlar da çok iyi biliyor. Ben iktidar sırasındaki kadınların da aslında çok farkında olduğunu düşünüyorum, bu uygulama karşısında çok rahatsızlık da hissettiklerini biliyor ve inanıyorum. Onun için biz sadece bu meseleyi bir muhalefet yapma meselesi olarak görmüyoruz. Bence vicdan sahibi, gerçekten, kadınların özellikle, bir bütünle bu önergenin tamamının reddedilmesi için baskı yapması gerekiyor.
Çünkü burada başka bir şey de söylendi, Anayasa Mahkemesinin kararı dendi. Ben diğer arkadaşlarım gibi, iktidar sıralarında oturanların bu düzenlemeleri yaparken hukuku çok da bilmediklerini düşünmüyorum. Çok iyi biliyorsunuz ama ben bir hukukçu olarak... Bir başka daha terim vardır hukukta, "kanunu dolanmak" diye bir tabir vardır; işte bunu çok iyi biliyor ve çok iyi beceriyorsunuz. Çünkü Anayasa Mahkemesinin kararı şu anda yapmaya çalıştığınız düzenleme değil, aslında daha adil bir uygulamanın getirilmesi için Anayasa Mahkemesi o düzenlemeyi iptal etti. Ama siz kendi isteğiniz, kendi içgüdüleriniz, kendinizi tatmin etmek için bugün burada bu kanunu başka şekilde yorumlayıp başka şekilde düzenlemeye çalışıyorsunuz.
Ama dediğim gibi, biz her alanda bunun karşısında durmaya devam edeceğiz. Sizin, o kız çocuklarına, o kadınlara reva gördüğünüz hayatın tam aksine, daha özgür bir hayat kurmak için, daha eşitlikçi, çocuk haklarından yana bir hayatın kurulması için her alanda sizin karşınızda dikilmeye devam edeceğiz. Çok rahatsız olacaksınız, biliyorum.
Gülmeyin, ne kadar rahatsız olduğunuzun göstergesi bu.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)